3 gülümsemelerde saklananlar

329 36 18
                                    

'I think I'm better now but getting more and more afraid of everything.'

'Bence şimdi daha iyiyim ama gittikçe her şeyden daha da korkmaya başlıyorum.' 

24 ft. OA

Hayat, bize bir şeyler öğretmek için kafamıza vura vura aynı deneyimleri yaşatırdı. Ya olaylardan ders alırdın ya da benzer deneyimler yaşamaya devam ederdin ders alana kadar. Hayatın kumarı asla şaşmazdı. Öğrenmek, hatalarından ders almak ve ilerlemek zorundaydın. Yoksa tek yaptığın takılmış plak gibi bir ileri bir geri git gel yapmak olurdu.

Hayatın bana öğrettiği en büyük ders, her zaman hislerimi saklamam gerektiği olmuştu. Bir poker masasındaymışım gibi tetikte olmalıydım, her zaman. Korktun mu? Gülümse. Öfkelendin mi? Gülümse. Kırıldın mı? Gülümse. Bir tebessüm en büyük aldatıcıdır. Benim ise en büyük silahım olmuştu. Fakat bazen, silahın namlusunu kendi kafama dayıyordum.

"O kadar da büyük bir şey değil."

Sesini incelterek beni taklit eden Kai ile göz devirdim. Müdürün odasında dört kişi dizilmiş kendisinin ortama teşrif etmesini bekliyorduk. Kendimi tarihi dizilerden birinde gibi hissetmiştim. Onlarca asker saygı duruşunda kralın gelişini bekliyor gibiydik.

"Ben nereden bileyim çocuğun üzerime atlayacağını? Utanıp kaçar sanmıştım."

Kai fısıltıdan ibaret sözlerimle avucunu alnına vurdu. Tamam bunu düşünmek biraz aptalca olmuştu, kabul ediyorum. Yeonjun'u sadece birkaç saattir tanıyordum ve kesinlikle utanıp kaçacak biri olmadığına kalıbımı basabilirdim. Ama işte işin ucunda eğlence olunca mantığı kenara koyabiliyordum. 

"En başta iddiaya girmek bile mantıklı değildi," diye yakındı sessizce. İşaret parmağımı ona doğrulttum ve sallarken uyarıcı bir tonla konuştum.

"Sakın bana söz verdiğin tatlıyı almamazlık etme! Bak onunla öpüştüm işte. Bu da beni iddianın kazananı yapar."

Kai kafasını iki yana sallarken işaret parmağını dudaklarına götürdü ve sessiz olmamı işaret etti. Göz devirerek önüme döndüm ve hemen karşımda bana öldürmek istermiş gibi bakan bedene öpücük yolladım. Tam bana doğru adım atacakken açılan kapı ile geri yerine döndü. Yaşlı müdür sert adımlarla aramızdan geçerek sandalyesine oturdu. Ortamın havası ağırlaşırken bir anlığına hata mı yaptım diye düşündüm. Ama sadece bir anlığına. Zihnimde oynayan sekans ile gülme isteği gelirken yanaklarımın içini ısırdım. Kesinlikle pişman değildim. 

Kai ile girdiğimiz küçük iddia hiç beklemediğimiz bir senaryo ile devam etmişti. Yeonjun öpücüğün şaşkınlığından çıktıktan saniyeler sonra üzerime atlamış ve ben kendimi yine yerde bulmuştum. Üzerine bir de yanağıma falsolu bir yumruk yemiş ve bir anlığına -sadece ufacık bir anlığına-acaba böyle bir şeye kalkışmasa mıydım diye düşünmüştüm. Kai korkuyla Yeonjun'u üzerimden almaya çalışmıştı ama kuduz köpek yerinde durur muydu? Kai'yi sertçe itmiş ve sarı kafa da arkasındaki masayla birlikte yere yapışmıştı. Sanırsam Kai yer ile olan bağımı kıskandı, tam anlayamadım.

Sonra olanlar ise daha şaşırtıcıydı. Kai düşüp acıyla bağırınca Soobin işin içine girmiş ve Yeonjun'u tuttuğu gibi üzerimden almış ve diğer masalara fırlatmıştı. Hala bunu nasıl yaptığını sorguluyordum. Hayır, yani Yeonjun küçük veya cılız bir şey de değildi ki. Öyle bir çakmıştı ki yüzüme, kafamın üzerinde halime kahkahalar atarak dolanan yıldızları görmüştüm. Soobin'deki güç gözümü korkutmuştu. Tabii adrenalinin getirdiği bir güç de olabilirdi ama hem Soobin'e hem de Yeonjun'a bakınca ikisinin de yapılı olduğunu kolayca söyleyebilirdiniz. En azından benim gibi zargana değillerdi. Tek yumruta nakavt olmuyorlardı.

Pareidolia, Yeongyu|Beomjun✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin