Yarım saat boyunca mektubu aradıktan sonra aramaktan vazgeçtim. Hem ayağımın ağrısı da giderek artmaya başlamıştı. Babam şuan evde yoktu. Bu durumda işime gelmemiş değildi. Çünkü babam burda olsaydı bir ton soru soracaktı ve ben bu soruları cevaplayacak durumda değildim.
Annemin yanına gittim. Salonda kahvesini içiyordu. Topallayarak yanına geldiğini fark ettiğinde koşarak koluma girdi. Bir sürü soru soruyordu ama ayağımdaki ağrıdan dolayı hiçbir şeye odaklanamıyordum. Annem koltuğa oturmama yardım ettikten sonra telefondan yakın bir doktor arkadaşını çağırdı. Yarım saat sonra doktor gelip ayağıma daha sağlam bir şekilde sardıktan sonra iki hafta zorunlu olmadıkça hareket etmememi yoksa kırık olan yer yanlış kaynayabileceğini söyledikten sonra gitti. İki hafta boyunca evden dışarı çıkamama düşüncesi berbattı. Daha mektubu bulmam gerekiyordu. Acaba ne yazıyordu o mektupta? Hem ben niye açmamıştım ki? Keşke açsaydım.
Biraz koltukta oturdukran sonra sıkılıp odama çıkmak istemiştim. Fakat doktor ayağını zorunlu olmadıkça hareket ettirme dediği için annem odama çıkmama yardım etmişti ama hâlâ şüpheli bakışlar atıp duruyordu. Yatağıma otur pozisyonunda oturduktan sonra annem hala kapının önünde bekliyordu. Bıkkınca bir nefes verip
"Anne merek edilecek bir şey olmadı. Sadece yürüyüş yaparken bir bisikletli çarptı ama sonra beni buraya o bıraktı. Hepsi bu kadar. "
-Kızım o nasıl çarpma ya. Belki daha sert düşseydin? Hem sen niye önüne bakmadın ki?
"Anne! Tamam iyiyim işte. "
"Bunu sonra konuşacağız. "
Annem çıkarken arkadından göz devirmeden edemedim. Boş boş duruken aklıma mektup geldi. Nasıl kaybettiğimi aklım almıyordu. Bu kadar sorumsuz olamazdım. Şuan Anıl olsaydı bir çözümü olurdu. Anıl! Evet onu aramayı tamamen unutmuştum. Komidinin üstündeki telefonu alıp mesajlara bile bakmadan Anıl'ı aradım.
****
_Sonra da seni aradım işte. Şimdi ne yapacağım içine ne yazmış olabilir ki?"
"Aylin üzülme ama o mektubu bir daha bulamayabilirsin ve ilk defa sana bir öneride bulunamayacağım. Benim de sana anlatacağım bir konu var. Bugün evinizin önünden geçerken birkaç adamın sizin eve girdiğini gördüm. Yani baban da demiş olabilir fakat yine de söyleyeyim dedim. "
"Teşekkürler. Şey ben kapatıyım birazdan yemeğe inerler. "
"Ne demek. Görüşürüz. "
"Görüşürüz. "
Yemek saatine on beş dakika vardı. Ben biraz erken insem daha iyi olacaktı bu ayakla on beş dakika da sadece iki üç merdiven inebilirdim.
Sonunda aşağıya indiğimde annem ve babam beni bekliyordu. Yemekte sessiz ve gergin bir ortam vardı. Sessizliği bölen babam oldu.
"Aylin yemekten sonra kütüphaneye gel. "
Bu daha fazla gerilmeme neden oldu. Annem zaten söylediklerimi anlatmıştır. Fakat daha ayrıntılı soracağı kesindi.
Yemekten sonra kütüphaneye geçtim. Masanın başında bir şeyler üzerinde çalışıyordu. Geldiğimi fark ettiğinde kağıtları çekmecesinde kaldırdı.
"Aylin şimdi her şeyi anlat bakalım. "
"Anneme ne anlattıysam onlar başka bir şey yok. "
"O zaman ben kendi sorularımı sorayım. Yürüyüş yolundan neden çıktın ? "
Bu sorunun cevabını kendime de sormuş bulamamıştım ama gel de anlat şimdi.
'Baba bugün babaannemin önceden yazdığı bir mektup varmış. Bana göndermiş. Yürüyüşe başlamadan önce elime geçti ve evde açmaya karar verdim. İçinde ne yazdığını çok fazla düşünmüştüm. Yoldan çıktığımı fark etmedim. Sonrası da anneme anlaattığım gibi. "
Babama yalan söylersem bir şekilde olayın aslını öğreneceğinden emindim. Hem babamın her şeye bir çözümü de oluyordu.
"Peki sonra ne oldu? Okudun mu mektubu? "
Baş parmağındaki tırnağı ile oynamaya başladı. Bu hareketi genellikle gerildiğinde yapardı.
"Hayır. Eve geldiğimde mektubu bulamadım. Düşürdüm sanırım ama sen Rıfat Abiye söylesen geldiğim yola baksa. "
"Tabiki şimdi söylerim. Fakat sonra ben de okuyayın olur mu? "
"Elbette. "
"Bir de baba bir şey sorabilir miyim?"
"Dinliyorum. "
"Baba bugün bizim İstanbul'daki eve birileri girmiş. Senin haberin var mı? Bana Anıl söyledi. "
Babam parmağıyla daha fazla oynamaya başladı.
"Biliyorum. Onları ben gönderdim. Başka soracak sorun var mı? "
"Hayır. İyi çalışmalar. "
Yukarı çıkıp babamdan haber beklemeye başladım. Bu olanları Anıl'a anlatcaktım ama telefonu kapalıydı. Şarjı falan bitmiş olabilirdi. Dış kapının zilinin çaldığını duyunca hemen odamdan fırladım. Tabi merdivenden inip aşağı varmak 15 dakikamı almıştı fakat karşımda yüzünü hediye paketiyle kapatmış biri vardı. Daha sonra tanıdık bir parfüm kokusu aldım. Bu Anıl'ın parfümüydü.
"Anıl... "
***************
Nasıl bir bölümdü? Sizce mektuba ne oldu? Gelen Anıl mıydı? Anıl ise niye geldi? Bu sorunuzun cevabı büyük ihtimalle diğer bölümde. 2-3 gün diyip nerdeyse bir haftaya yakın bölüm atmadım. Fakat yorum yapın ya size göre nasıl gittiğini merak ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayboluşun Eşiğinde
Mystery / ThrillerAilemizde ölümler artıyor... Kimin ne zaman öleceği belli değil. Kendini koruman lazım. Kimseye güvenme! Güvenebileceğin tek kişi kendin. Fakat yardım almaktan da çekinme. Ben Aylin ve bu benim hikayem... Hazırsan başlayalım!