8. BÖLÜM KISKANÇLIK

10 2 1
                                    

İnsan... Ne garip bir varlıktı. Bazen her şeyi bildiğini sanarken her şey altüst olabilirdi. On saniye yaşayacağının güvencesi bile yokken büyük küçük herkesin ağzından çıkan kelime yarın. Bu yarınların bir sonu yok muydu? Varsa o kadar bol muydu? Bugün yeni okudumda ilk günüm nasıl gidecek, ne olacak bilmiyorum. Fakat çok garip hissediyorum. Belki de garip hissetmemin sebebi kaç gündür ruh gibi dolaşmamdı. Anıl her gün yanımdaydı. Ağzımı açıp bir şey bile söylememe rağmen benimle hep konuşmuştu. Birlikte gidecektik okula. Kaydını benimle aynı okula almıştı ve bizim evde kalacaktı.
Babama mektubu bulduğumdan daha bahsetmemiştim. Çünkü bana ben sormadan mektupdaki adamdan bahsetmesi lazımdı. Söyleyeceğini pek sanmıyordum ama bir umut bekliyordum.
*****
Okulun önüne gelmiştik. Eski okulumuza pek benzemiyordu ama önemli değildi. En yakın arkadaşım yanımdayken nerede olduğumun pek önemi yoktu. Sınıfımızın önüne geldiğimde yüzüne yalvarır gibi baktım. Bu aramızdaki bir olaydan kaynaklıydı. Her zaman kapıyı çalmaya utanırdım. Bu yüzden müdürün odasına falan giderken hep yanımda Anıl bulunurdu. Anıl sesli bir şekilde güldü ve kapıyı tıklattı. Hoca içerdeydi bize baktı. Gülümsedi ve " Çocuklar siz yeni öğrenciler mısınız? " Diye sordu. Sınıfı bir uğultu olmaya başladı. Herkesin gözü bizim üzerimizdeydi ve bu beni fazlasıyla geriyordu. Bir adım geri attım fakat hemen arkamda Anıl olduğu için ona çarpmıştım. Anıl elini omzuma koydu ve "Evet biz yeni öğrencileriz ben Anıl ve bu da arkadaşım Aylin. " Dedi. Yüzüme hafif bir tebesümün oluştu ve sessiz bir şekilde merhaba dedim. Hoca "Çocuklar tanıştığımıza memnun oldum. Ben matemetik öğretmeniniz Lia. Boş olan bir yere oturabilirsiniz." En arka sırada boş bir sıra vardı. Birlikte oraya geçtik. Yerimizi geçtikten sonra yanımızda ki kişi "Türk kız" Diye fısıldadı. O bana yardım eden sonrada kamera kayıtlarımda mektubunu alan çocuktu. Şaşkınlığım yüzüme vurmuş olacak ki sırıtmaya başladı. Sert ama fısıltılı bir sesle " Sen kimsin? O gün niye mektubunu aldın? Senin burda ne işin var? "Diye sordum. "Tenefüsü bekle "diye fısıldadı. Anıl derse o kadar odaklanmış ki benim yanımda ki çocukla konuştuğumu bile fark etmemişti. Bende derse odaklanmaya çalışıyordum ama Anıl kadar başarılı olduğum söylenemezdi. Önümde ki kağıta " Adın ne? " Diye yazdım. Kağıtı katlayıp yan sıraya attım. Kağıdı açıp bir şeyler yazdı ve bana doğru attı. Kağıtı tutamdığım için Anıl'ın koluna denk geldi. Direk bana döndü ve "Ne oldu? " Diye sordu. Bir şey yok diye geçiştirmek istemiyordum bir dakika işareti yaptım ve kağıdı açtım. Çok acelecisin yazıyordu. İstemsiz bir şekilde kaşlarım çatıldı ve kıstığım gözlerle o çocuğa baktım. Hafif bir şekilde tebessüm etti ve önüne döndü. Anıl'a baktığımda o da kaşlarını asmıştı. Şuan nasıl gmründüğümüz bir anda beynimin içinde canları ve küçük bir kahkaha kaçtı ağzımdan. Anıl bunu yanlış anlamış olacak ki "Bakıyorum da ilk günden arkadaş bulmuşsun kendine. Bende kaç gündür Aylin'i nasıl mutlu edebilirüm diye düşünüyorum. Salaklık bende. " Bu söyledikleri çok ağır sözlerdi ama hafif de olsa haklılık payı vardı tabi onun düşüncesiyle. "Anıl bak düşündüğüm gibi bir şey değil sana 2. teneffüste ... "
Anıl lafımın devamını beklemeden "2. teneffüs ben senin için o kadar önemsiz ı'm yani. Naptın 2-3 dakikada kaç yıllık arkadaşından daha mı yakın oldun el âlemin Alman'ı ile. Ve hiç bir şey söyleme. Konuştukça batıyorsun. " Anıl bana oldukça çok kırılmıştı ve kendimi açıklamama izin vermiyordu. "Gerçekleri öğrenince bana hak vereceksin. " Diye mırıldandım. O ise gülerek başını sağ sola çevirdi.
****
Teneffüs zili çalmasıyla hemen çocuğun yanına gittim.
"İlk sorum adın ne? " Başını ağır ağır kaldırdı ve güldü. Bu davranışı çok rahatsız ediciydi.
-Luis.
-Peki Luis o gün mektubumu niye aldın.
-Sana vermek için.
-Ama vermedin.
-Aslında verdim kapidaki adamlardan birine.
Luis ne saçmalıyordu. O mektup çalışanlatda olsaydı bana getirirlerdi.
-Şimdi Türk kızı bende sana soru sorucam. Bu devirde her şey karşılı.
Tavırları iğrençti yarrım ettiği gün daha sempatik birisiydi. Şuanda ergen çocuklar gibi davranıyordu.
-Söyle. Dedim
-Adın ne?
-Aylin.
Biraz sessiz kaldı ve bir yere odaklandı.
-Yanındaki arkadaş kim? Sevgilin mi? Baya sert bakıyorda.
Kafamı Anıl'ın olduğu tarafa çevirdiğimde Anıl da kafasını pencereye doğru çevirdi.
-O benim arkadaşım. Başka sorun var mı?
-Şimdilik yok.
Onun ile uğraşıp vakit kaybetmeyecektim. Önceliğim Anıl ile barışmaktı. Tenefüsün bitmesine 5 dakika vardı. Anıl'ın yanına geldim ve kafasında dikilmeye başladım. Gözümün ucuyla bana doğru baktı.
-Anlat bakalım. Yeni arkadaşın nasıl biri? Benden iyi mi?
-Anıl bak her şeyi yanlış anladın. O çocuk bana yardım eden çocuk. Mektubu sordum. Lütfen böyle davranma.
Sesli bir kahkaha attı. Bana dönerek;
-Aylin sence ben salak mıyım? Derste konuştunuz tamam. Teneffüste yanına gittin ona da tamam. Ama çocuk ağzına girecekti ya. Ve maşşallah Aylin Hanımın özgüveni de tavan. Bir adım gerileme de yok. Bir şey diyeyim....
-Anıl! Niye anlamıyorsun? Olan şey bu. Hem daha önemli sorunlarımız var ve ağzından çıkan şeylere dikkat et.
-Hanfendimizin sorunları bitmiyor. Noldu yine ne için depresyona gireceksin. Ya geldiğimiz günden beri bir kere bana nasılsın diye sormadın.
Anıl o kadar çok dolmuştu ki... En son bu kadar sinirlendiğini hatırlamıyordum bile. Sadece ilkokul da bana aşkım diyen çocuk için bu kadar sinirlenmişti. Ben de ona sarılmıştım. Yine aynı şeyi yaptım. Sıkıca sarıldım. Fakat sarılmama karşılık vermemişti. Hayal kırıklığıyla ona baktım.
"Bu sefer o kadar kolay olmayacak. " Dedi.
🥲🥲🥲🥲🥲🥲🥲
Yeni bölüm geldiiii. Sizce Luis nasıl biri. Anılımm halkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Aylin'e kızmakta haklı mıydı? Karakterlere model belirleyelim mi isterseniz? Kafanız da şu karakter tam bu dediğiniz olursa yorumlarda belirtiniz.

Kayboluşun EşiğindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin