Anıl...
Karşımda ki kişi yavaş yavaş yüzündeki hediye paketini indirdi . Şuan bana meraklı gözlerle bakan bir adet Anıl duruyordu. Birkaç günde onu ne kadar da çok özlemiştim. Anıl yüzümdeki ifadeden mutlu olmuş gibi önce hafifçe sırıttı sonra kollarını iki yana açıp bana doğru bir adım attı. Bende ona karşılık verip sıkıca sarıldım.
Yavaş yavaş kıkırdarken bende istemsiz bir şekilde gülmeye başladım. Anıl bir adım uzaklaşınca ne olduğunu anlamak için yüzüne baktım. Ona bakmam onu gülme krizine sokmuştu. O gülünce bende gülmeye başladım. Gülerken bir yanda da ne olduğunu sormaya çalışıyordum. 2-3 dk sonra normal haline dönünce "Ya sen bana şükretmelisin ya. Ben zaten biliyordum senin yerinde duramayacağını. Bak şu ayağa birkaç günde nasıl kırmış. Bakıcı mı lazım kız sana. Hayır yani kocaman kız olmazsaydın neyse de. "Ona şaka amaçlı rendice edici bakışlar atmaya başladım. Ben baktıkça kendini kötü hissetmeyi geç gülmemek için kendini tutuyordu. Bende cevap olarak " İnsanların arkadaşları nasıl olduğunu falan sorar. Benimki de alay eder. "
Ona alındığımı mı anladığında önce saçımı karıştırdı. Daha sonrada bana sarıldı. Kapı önünde çok durduğumuzu fark ettiğimde odama geçtik. Odama gelince huzursuzluk kapladı çünkü bu kapıdan mektup için çıkmıştım. Modumda ki düşüklüğü hemen fark etmişti Anıl. O da ciddi bir tavır aldı.
"Mektubu ne yaptın? "
Ona cevap vermek yerine üzgün bir bakış yolladım. Beş dakikaya yakın ikimizde konuşmadık. Anıl oflayarak bir sağa bir sola gitmeye başladı. İyi düşünmem gerekiyordu. Babaannem ne yazabilirdi ki? Fakat düşündükçe huzursuz hissediyordum. Anıl bir anda olduğu yerde durdu ve buldum diye bağırdı. Hızlı ve meraklı gözlerle ona bakarken Anıl hâlâ bir şeyleri netleştiremiyor gibiydi.
"Eğer o mektup yerinde olmazsa iki olasılık var. Ya onu başka biri aldı ya da şu sana çarpan çocuk... Ya o aldı. Eğer ilk dediğim olursa geçmiş olsun. "
Bana çarparken elinde olamazdı. Yardım ederken almış olabilirdi. Fakat onda ise ona nasıl ulaşacaktım? Hem onu ilgilendirmeyen bir kağıt parçasını ne yapabilirdi ki?
Oda da tekrar sessiz bir ortam oluştu. Yaklaşık 10 dakika sonra çalan kapı sesiyle ikimizde ayaklandık. Anıl hızlı adımlarla aşağı iniyordu . Bende ona yetişmeye çalışıyordum ama alçılı bir ayakla ne kadar hızlı inebilirsem. Ben aşağı indiğim de babam ile Rıfat Abi konuşuyorlardı. Ben yanlarına gelince ikisi de sessizleşti. Rıfat Abi "Aylin Hanım gittiğiniz yolda yoktu. Fakat ben yakınlarda ki mağzaların güvenlik kamerasına da baktım. Size yardım eden çocuk almış gibi görünüyor. "
Bu içinde ne yazdığını asla öğrenemeyeceğim anlamına mı geliyordu. İyi de neden almıştı ki? Benim mektubumu okuyamazdı ki. Çok az Türkçe biliyordu. Benim bilmediğim neler oluyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayboluşun Eşiğinde
Mystery / ThrillerAilemizde ölümler artıyor... Kimin ne zaman öleceği belli değil. Kendini koruman lazım. Kimseye güvenme! Güvenebileceğin tek kişi kendin. Fakat yardım almaktan da çekinme. Ben Aylin ve bu benim hikayem... Hazırsan başlayalım!