Geçmişin perdesi...
Dersler sonunda bitmişti.İstiklal marşını okumak için bahçeye indik.Yanımda Arya vardı.Ve önümüzde ise Umut ile Barış.
Barış benim hizamda duruyordu.Umut ise Arya'nın hizasında.Beden eğitimi hocası sonunda okulu susturduktan sonra rahat-hazır ol duruşuna geçirdi bizi.Ve sonra ise İstiklal marşını okuduk.Dağılma vakti geldiğinde hep beraber bir kafeye gitme planı yaptık.
8.sınıfın sonlarındaydık hepimiz.Hep lgs'ye çalıştığımız için bu kafe planını bir ödül olarak görüyorduk.Ve bir anı...
Çünkü liseye geçtikten sonra görüşememe ihtimalimiz vardı.Barış'ın ailesi taşınmayı düşünüyordu.Bu grubun dağılması için mükemmel bir sebepti.
"Hadi hızlı olun"diyen Umut'a baktım.Üzerinde beyaz okul gömleklerimizden vardı.Ve her zamanki gibi saçları karışmıştı.Ama kötü gözükmüyordu.Aksine iyi bir hava veriyordu.
"Tamam bekle"bu ses Arya'dan çıkmıştı.Arya ise her zamanki gibi -kısa-okul eteği ve üzerine ise beyaz okul gömleklerinden giyinmişti.Okulumuzun formalarına aşıktım.Ve bence sadece ben değil bitin kızlar aşıktı.Fakat Arya haddinden fazla kısa giyinmeyi seviyordu.O bir istisnaydı.
Sonra Barış ile onlara yetiştik.Barış'a baktığımda ise her zamki gibi gömleğinin üzerine siyah bir sweter giymişti.Ve saçları her zamanki gibi düzenliydi.Umut'un aksine...
Ben ise okul siyah okul eteğimin üstüne okulumuzun gömleklerinden giyinmiş ve üzerine ise bol bir hırka giyinmiştim.Şuanda yoldan geçen biri bizim Yeni Çağlar ortaokuluna gittiğimizi anlayabilirdi.
"Ya biraz beklesene"deyip önümdeki Umut'a yetişmeye çalıştım.Sanki acelemiz vardı! Ama Umut'tu o dakik Umut'tu.
"Kızım sen hızlı yürü"deyip daha da hızlandı ve artık şükürler olsunlar kafeyi görebilecek konuma gelmiştik.Bu sefer ben koşup kafenin yanında bittim.
Kafenin adı 'Night Mare'dı.Duyduğuma göre bu kafeden;Londra,New York,Romanya gibi yerlerdede vardı.Ve kafenin içi mükemmeldi.Renk renk masalar ve sandalyelere sahip bir kafeydi.
"Hadi koşun!"dedim ve içeriye girdim.Uygun bir masa bulup oturdum.Yanıma Arya karşıma ise Umut oturdu.Arya'nın karşısına ise Barış.
"Eee ne içelim?"diye bir soru yöneltti Barış.
Kısa bir an sonra herkes sevdiği kahvelerden söyledi ve sohbet eşliğinde içtik.
Günümüz...
Umut?Umut'un burada ne işi vardı?
"Parla sen iyi misin?"diye bir soru yöneltti.
Parla mı? O kim?
Ah,pardon bendim dimi.Ne yazık ki!
Şuanda kesinlikle tipim kayık bir durumda.Rimelim akmış olabilir.Ben neden rimel sürdüm ki?Ve kesinlikle saçım başım dağınık.
Kısacası;rezil olduk!
"Olmaya çalışıyorum."dedim.Neden şimdi? Yarın konuşabiliriz.Tipimin kayık olmadığı bir gün mesela.
"Parla gerçekten başka kanıt bulmaya çalıştım.Kaç gündür net bir kanıt arıyorum.Ve birşey keşfettim.Hani kamera kayıtları vardı ya."
Umutsuzca başımı aşağı ve yukarıya doğru salladım.
"Depoda normalde kamera yokmuş.Özel bir kamera ayarlanmış.Bu kameranın bilgilerinden sahibine ulaşabiliriz."
Ben farkında olmadan dudağımın kenarının kıvrıldığını hissedebiliyordum.
YOU ARE READING
Umudun Parlar
Teen FictionNerden bilebilirdim ki,uçakta yan koltuğumdaki adamın 10 yıl önceki arkadaşım olduğunu...