12.Bölüm İhanet

278 11 10
                                    

"Mezarım olmuş olan o toprak gözlere son bir kez baktım..."

Hanry:Çünkü o-o aslında bir mafya şirketinin başkanı.... ve babamlar da onların en büyük mafya düşmanı...James'ın asıl amacı babamı öldürmekti...

Sophia:N-Ne!

Hanry:Aslında hiçbirşey tesadüf değildi Sam'in seni aldattığı fotoğrafları gizli numaradan sana kimin attığını sanıyorsun...hatta ve hatta barda karşılaşmanızda bir tesadüf değildi aslında herşey önceden planlanmıştı

Son cümlesi kulağımda yankılanmaya başladı bir anda başım dönmeye başladı sanki birisi aşırı sert bir şekilde boğazımı sıkıyormuş gibi hissettim resmen boğuluyordum. Boğuluyormuş hissinin gitmesi için ellerimi elbiseme bastırdım derin derin nefes aldım

Bir elimle duvara tutundum başımın dönmesi az da olsa azalınca elimi zar zor kapı koluna götürdüm bir yandanda yanaklarımdan yaşlar süzülüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir elimle duvara tutundum başımın dönmesi az da olsa azalınca elimi zar zor kapı koluna götürdüm bir yandanda yanaklarımdan yaşlar süzülüyordu. James'ın yanına gidip sormalıydım kapıyı açınca üst katta beni arayan James'ı gördüm hemen yanına koştum ve yakasından sertçe kavradım

Sophia:BANA HANRY'NİN YALAN SÖYLEDİĞİNİ SÖYLE!

Sophia:JAMES! BANA ONUN BIR YALANCI OLDUĞUNU SÖYLE

James ağzı yarı açık bir şekilde sakince bana bakıyordu.Yakalarından daha çok sıktım ve James'ı yakalarından ileri geri sallayıp bağırmaya devam ettim bir yandan yakalarımdan hızlı ve sertçe sallıyor bir yandanda göz yaşlarım tıpkı bir çeşme gibi şarıl şarıl akıyordu

Sophia:AGHHHHAAAA(Acı çekerek ağlama sesi) JAMESS BANA YALAN OLDUĞUNU SÖYLE!

Bir yandan "Bana yalan olduğunu söyle"
cümlesini tekrarlıyor bir yandande sertçe omuzlarını yumrukluyordum.
James ise sadece duruyordu bu beni daha çok sinirlendiriyordu çünkü sanki suçunu kabul ediyordu...

Sophia:JAMES!

*Ağlama sesi

Sophia:KONUŞ DİYORUM SANA KONUŞ!

Dahada sert yumruk attım.

Sophia:YALAN SÖYLÜYOR DEĞİL Mİ?

Gözlerinin içine baktım ve kahrolmuş bir şekilde acı çekerek çığlık attım yumruklarımın hızı yavaşladı yavaşladı ve yavaşladı. Midem düğümlenmiş gibi hissediyordum bir yandanda göz yaşlarım durdurmaya çalışıyordum. Daha fazla dayanamadım ve omzuna çarparak koşar adımlarla merdivenleri inmeye başladım ama o kadar dikkatsiz iniyordum ki elbiseme takıldım, elbisemin tülü ayağımı kaydırdı ters dönerek düşmeye başladım, düşmemek adına James'a elimi uzattım, James hemen yanıma koştu ve beni belimden yakaladı.O anda gözlerimiz bir oldu. Onun gözlerine baktıkça kalbimdeki ağrı daha da şiddetlendi.

Ve, mezarım olmuş olan o toprak gözlere son bir kez baktım...

Daha sonra eteğimi toparladım ve James'ı arkamda bırakarak hızlıca kalan merdivenleride inip dışarı çıktım. Kendimi sarhoş gibi hissediyordum ayakta durmakta güçlük çekerek yürümeye çalıştım arabam yoktu bu yüzden yoldan bir taksi çevirdim ve beni istediğim yere götürmesi için telefonumdan konumu gösterdim.
30-35 dakika sonra düz bir araziye geldik taksiye parayı ödeyip arabadan indim arkamızdan bir araba daha geldi. Beni bunca yol boyunca takip mi etmisti ne utanmazdı ama!

Sonra arabadan Hanry indi tahminim yanlış çıkmıştı. Hanry yavaş yavaş yanıma doğru yürüdü.

Sophia:Neden geldin?!

Hanry:Seni korumaya çalışıyorum Sophia...

Hanry:Lütfen benimle gel

Sophia:Kimseyi görmek istemiyorum!

Sophia:Git başımdan!

Gözlerim tekrardan dolmaya başlamıştı.
Hanry bana birkaç adım daha yaklaştı ama ben hızlı bir hamleyle babamın her zaman çantama zorla koydurduğu çakı benzeri bıçağı kendime doğru tuttum.

Sophia:Sakın yaklaşma!

Hanry:Sophia!

Hanry:Hemen bırak o bıçağı!

Sophia:Gitmezsen kendime zarar veririm!

Ne dediğimin ben bile farkında değildim ama o an öyle bir gözüm dönmüştü ki gitmesi için ağzıma geleni söylüyordum.

Hanry:Tamam-tamam sakin ol

İki elinide öne uzatarak birkaç adım öne yürüdü

Sophia:Hanry şaka yapmıyorum!

Bıçağı boynuma doğru doğrulttum.

Sophia:Sakın yaklaşm-

Nasıl olduğunu anlamadan bir anda koşarak yanıma geldi bir hamleyle bıçağı kendime doğru savurdum ki eli ile bıçağı yakaladı keskin taraf eline geldi yere kan damlaları dökülmeye başladı.

Sophia:AMAN TANRIM!

Sophia:N-ne yaptım ben!

Zaten her an yıkılmaya müsait olan bedenim Hanry'nin o halini görünce daha fazla dayanamadı ve bir anda kendini salıverdi.Hanry kendi elini umursamadan hızlı bir hamleyle beni belimden yakaladı. Son hatırladığım şey yere düşen bıçağın şıngırtısıydı.

Gözlerimi açtığımda başımda çok yoğun bir ağrı vardı ve Hanry'nin odasındaydım,lanet olsun!Ne olmuştu bana. Hemen doğruldum ve ayağa kalktım çok hızlı kalktığım için başım döndü ve birkaç adım sendeledim bir elimi dolabın kapağına yaslayıp diğer elimle ağrıyan başımı ovdum ve baş dönmemin geçmesini bekledim. Bu sırada kapı tıklatıldı ve içeri Hanry girdi.

Sophia:Hanry!

Hanry:Uyanmışsın

Sophia:Ne oldu bana?

Hanry:Şuan iyisin Sophia

Hanry:Herşey geçicek merak etme

Hanry:Sana çok güzel bir hayat yaşatacağım, kimsenin seni üzemeyeceği bir hayat...

Gözlerimi bir anlığına kapattım ve dün geceyi düşündüm James...Hanry'nin kanlı eli, bıçak!

Gözlerimi hızlıca bir anda açtım ve Hanry'nin yanına gelerek elini avuçlarımın içine aldım evett doğru hatırlamıştım...Hanry'nin eli sargılıydı ve bunun sorumlusu bendim. Hanry'nin elini alıp yüzüme doğru yaklaştırdım ve daha fazla gözyaşlarıma hakim olamadım. Git gide etrafımdaki herkese zarar veriyordum. Hanry'nin bir suçu yoktu ama ben James'a olan sinirimle Hanry'e zarar vermiştim.

Sophia:Hanry,b-ben...

Sophia:Gerçekten çok üzgünüm

Sophia:Sana zarar vermek istememiştim

Hanry:Biliyorum Sophia...

Bana doğru birkaç adım daha yaklaştı ve bana sarıldı. Hıçkırıklar eşliğinde ona karşılık verdim.

Anlaşmalı EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin