16.Bölüm Kırılgan Kalp

113 3 2
                                    

☆James'dan☆
Ben gazı köklerken telefonuma bilinmeyen numaradan bir konum geldi.Burasi Sophia'nın tutulduğu yer olmalıydı.Hemen arabanın navigasyonundan konumu açtım.Bir buçuk iki saat sonra düz bir araziye geldim bu düz arazide sadece yer altına açılan bir kapı vardı.
Silahımı kemerime sabitledim kapının koluna uzandım temkinli bir şekilde çevirdim.Burası belkide bir tuzaktı ve kapıyı açtığım anda bomba düzeneği devreye girecekti bu sebeple büyük bir özenle açıyordum kapıyı.Kapıyı araladım ve içeri girdim,aşağıya uzanan merdivenler vardı arkamdan birisinin gelmesine karşın hafif yan dönük bir şekilde yavaş yavaş merdivenleri indim.Merdivenler gri duvarlara sahip bir odaya açılmıştı odaya girdiğimde gördüğüm şey ile kalp atışlarım belli belirsiz hızlandı.Sophia'nın elleri ve ayakları sandalyeye bağlıydı Sophia çok fazla hareket ettiği için bilekleri aşınmış hatta ellerindeki halatları kırmızıya boyamıştı.Bağırmaması için ağzına bir bez parçası sıkıştırmışlardı.

☆Sophia'dan☆
Şükürler olsun ki artık yalnız kalabilmiştim ve kaçış yollarını daha rahat bir şekilde arayabilirdim.Kol bileklerimi oynatarak ellerimdeki halatlardan kurtulmaya çalıştım ama bu hareketi bir çok kez denediğim için artık bileklerim yara olmuştu bu yüzden sessizce acıyla inledim zaten ağzımdaki lanet bez parçası yüzünden zar zor nefes alıyordum.Sonra halatın ayak bileğime sürtünmesinden ne kadar acısada, ayaklarımdan yardım alarak sandalyemi hareket ettirmeye çalıştım, tam bu sırada karşımdaki merdivenden gelen ayak sesleri yüzünden yerimde buz kesildim.Ve merdivenden inen o tanıdık simayı görünce kalp atışlarım hızlandı.James hızlıca yanıma geldi.Elleri titreyerek yanaklarımı avuçlarının içine aldı,sanki kırılacak bir esere dokunuyormuş gibi dokunuşu sakin ve hafifti. Yaptıkları umrumda değildi onu gerçekten çok özlemiştim gözleri gözlerimi bulunca gözlerimde yaşların biriktiğini hissettim. Elleri ağzıma uzandı ve ağzımdaki bez parçasını çıkardı. Çok uzun süre bez parçasıyla kaldığım için birkaç kere şiddetli bir şekilde öksürdüm. James elinin tersiyle saçlarımı yüzümden çekti.

James:İyi misin?

Sophia:James...

James:O...

Sesi içine kaçmış gibi bir anda sustu,sanki duyacaklarından korkuyordu.

James:Sana zarar verdi mi?!

Endişeli bir şekilde beni baştan aşağı süzdü tam elimi çözmek için eğilmişti ki benim çığlığımla duraksadı.

Sophia:JAMES!

Şakağına dayanan soğukluk hissi ile irkildi ve elleri havada yavaşça eğildiği yerden doğruldu.

Hanry:Ahh James...keşke sözümü dinleyip daha uslu bir çocuk olsaydın.Ama başarısız oldun tıpkı abini kurtarmakta başarısız olduğun gibi...

Abisi mi? Bana bundan hiç bahsetmemişti hatta bir abisi bile olduğundan bihaberdim.Ona ne olmuştu acaba?

James'ın dişlerini sıkıyordu hatta öyle bir sıkıyordu ki çenesi seğirmeye başlamıştı.Nefes alışları öylesine hızlıydı ki göğüs hızlı hızlı kalkıp iniyordu.

Hanry:Şunu bilmeni istiyorum ki...ben her zaman istediğimi alırım!

Silahın tetiğini çektiği anda çığlığı bastım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Sophia:Hanry!

Sophia:Nolur

Sophia:Dur!

Sophia:Yapma

Ağlamam yüzünden cümlelerim kesik kesik çıkıyordu hatta hıçkırmaktan konuşamıyordum.

Sophia:Ne istersen yaparım ama nolur dur!

Anlaşmalı EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin