1.Bölüm

956 11 2
                                    

Renklerin Efendisi
Renklerin dünyasında yaşayan tüm renklerin hakimi olduğunu ilan eden bir adam her tablosunda ,tualinde farklı bir güzeli yansıtan onları istediği gibi yöneten ,yönlendiren bunun yanı sıra kendi güzellerini seçen onları gizli dünyasına davet edip yüzünü göstermekten kaçınan biri Akın Tuna Özdemiroğlu kendini renklerin efendisi olarak ilan eden uluslararası, dünya çapında eserleriyle kendini kanıtlamış bir ressamdır cesurca kullandığı renkler,idalı tabloları onu bu uçsuz bucaksız servetinbmerkezine getirmiştir her yayınladığı eserinde ise büyük bir yankı uyandırmaktadır onun eserlerine konu olmak isteyenlerse çoktur fakat Akın Tuna kendi zevkine göre güzellerini seçer kimse tarafından ise yüzü bilinmemektedir eserleri yayınlandığında ise yapılan davetlere katılmaz resmettikleri karakterler ise onu tanımamaktadır boş bir oda da karşılarındaki gizli bir paravanın içindeki kişi sadece onların resmini yapmaktadır nü tablolarındaki güzelleri ise büyük bir titizlikle seçer onun seçtikleri şanslıdır onun tablolarında can bulur Akın Tuna Özdemiroğlu gittiği restonda kimse tarafından kimliği bilinmeden yemeğini yemekteydi tek istediği İstanbul'un boğaz manzaralı görkemli görüntüsünün gölgesinde yemeğini yiyip yeni ilhamının karşısına çıkmasıydı etrafına ise keskin gözlerle bakıp büyük bir titizlikle analiz etmekteydi onun için bu işte hataya yer yoktu mesleği ona bu dikkati ,özeni göstermekteydi çok çaba harcamış, çalışmış ilmek ilmek bu seviyeye gelmişti zengin bir ailede dünyaya gelmesine rağmen küçük yaşlarda yeteneği keşfedilmişti bu süreçte kendine has teknikleriyle, firça darbeleriyle diğer ressamlardan öne çıkmış adeta bir mücevher gibi parlamıştı resmettiği nü tablolarındaki bayanların yüzlerini yansıtmaktan kaçınır ayrı bir gizem oluşturmayı severdi sadece tablolarının kenarına altın dokunuşlarla kendine ait imzasını kondururdu gizemli olmak onun için ayrı bir gizemdi ne kadar çok ilgi çeksede bilinmemek ,tanınmamak onun için ayrı bir büyüydü yemek yediği görkemli mekana giren güzeli görünce ilk önce vücut yapısına dikkat etti onun için vücudu önemliydi nede olsa nü tablolarının konusu buydu ne kadar kusursuz o kadar iyiydi karşısında ki bedenin onu tatmin etmesiyle eline telefonu alıp yardımcısını arayıp çağırdı nede olsa bu işler için onun yanında bulunmaktaydı yardımcısı oldukça görkemli mekanın kapısını açarak içeriye girip patronun büyük bir titizlikle seçtiği,ona tarif ettiği bayanın yanına yönelerek patronun kart vizitini cebinden çıkarıp genç bayana uzatıp gerekli bilgileri vermeye başladı genç bayan ise ülke çapında tanınan adından çok söz edilen Akın Tuna Özdemiroğlu'nun kart vizitini alır almaz büyük bir hoşnutlukla heyecanını dizginleyerek teklifi kabul ettiğini söyledi Akın Tuna'nın yardımcısı gerekli bilgileri verip yanından uzaklaştıktan sonra patronunu arayıp işin tamam olduğunu gerekli ayarlamaların yapıldığını söyledi gerekli cevabı alan genç adam hesabı ödeyip büyük bir özgüvenle geldiği mekandan ayrılmak için heybetli bedeniyle kendinden emin adımlarla tatmin olmuş bir şekilde mekandan ayrılıp mekanın dışında ki arabasına binip yardımcısının sürdüğü arabasının uzaklaşmasını izledi büyük görkemli evine kısa sürede geldiğinde arabasından inip evinin parke taşlı yolunda ilerlemeye başladı evin hizmetlileri tarafından açılan kapıyla içeriye girip merdivenlerden çıkıp kendi yatak odasının bulunduğu kata doğru ilerledi istediği kattaki büyük antreye gelince ilerlemeye başladı yatak odasının kapısına gelince kapıyı açıp içeriye girdi üzerindeki kıyafetleri tek tek çıkarıp günün yorgunluğunu üzerinden atmak için duşa girmek için banyosuna girip jakuzinin içini su doldurmaya başladı onun için jakuzinin içinde yıkanmak zihnini arındırıyordu böylelikle tablolarına daha çok konsantre oluyordu jakuzinin içi tamamen dolduğuna kanaat getirince içine rahatlatıcı bir jel sıkıp içine girdi artık tek yapması gereken içine girip gözlerini kapatıp kendini dış dünyadan soyutlamak, ilhamının gelmesini beklemekti öylede yaptı uzun bir süre boyunca jakuzisinde durarak bunu gerçekleştirdi ilhamının geldiğini anladığında ise suyun içinden çıkıp konsantre olmuş bir şekilde duşun altına girip köpüklerden arınıp duştan çıkıp eline havlusunu alıp beline doladı yatak odasına girdiğinde giyinme odasına yönelip bir baksır alıp altına giydi herkes tarafından bilinen kendine has keskin kuralları bu ev için de vardı onun dinlendiği saatlerde kesinlikle kimse rahatsız edemezdi bu hatayı yapan kesinlikle işinden olurdu özellikle patronun kimliğini kimseyle paylaşamazlardı bu kesinlikle yasaktı eğer böyle bir hata olursa bedelini çok ağır bir şekilde öderlerdi bunca zamandır sadık çalışanları sayesinde bu olmamıştı zaten etrafındakiler sadece onu işinde başarılı bir beyin cerrahı olarak biliyordu ailesinin servetide ona bu konuda yardımcı oluyordu babasıda başarılı bir kalp cerrahıydı kendilerine ait hastanelerinde mesleklerini icra ediyorlardı annesi kendilerine ait hastanede çocuk doktoruydu yıllar önce babasıyla dedesinin sahibi olduğu hastanede aşık olmuş ve görkemli bir düğünle evlenmişlerdi ailenin tek çocuğuydu buda onun işine geliyordu daha fazla mahrumiyet ona sağlanmış olunuyordu elinin pratikliğiyle resimlerini tuale daha iyi yansıtıyor kurtarması gereken hayatları büyük bir özgüvenle kurtarabiliyordu daha fazla düşünmeden yatağının örtüsünü kaldırıp içine girip gözlerini kapattı yarın yeni bir gün onu sonuçta bekliyordu her zaman olduğu gibi çok heyecanlıydı yıllar geçmiş olsada bu heyecanı içinden hiç eksik olmamıştı işini her zaman büyük bir tutkuyla yapıyordu sabahın ilk ışıklarında gözünü güne açtığında yataktan kalkıp banyoya doğru ilerleyip ılık bir duş aldı kendine geldiğine kanaat getirince beline havlu sarıp banyodan çıktı giyinme odasına girdiğinde üzerine rahat spor tarzı bir kıyafet giyip ayağına spor ayakkabı geçirip odasından çıktı belirli bir mesafeden sonra merdivenlerden inip hizmetlilerin hazırladığı salondaki kahvaltı masasına oturdu oldukça sert kahvesinden içmeye başlayıp önüne servis edilen kahvaltılıkları yemeye başladı kahvesinin son yudumunu içtikten sonra kahvaltı masasından kalkıp evin çıkışına doğru ilerleyip hizmetlilerin açtığı kapıdan çıktı lüks spor arabasına binerek atölyesinin bulunduğu İstanbul'daki Ağvadaki yere doğru arabasını sürmeye başladı bugün onun için büyük bir gündü diğer eserlerini gölgede bırakacak oldukça ses getiren bir tabloya yine imza atacaktı arabasının içinde ki telefonunda hemen yardımcısını arayıp gerekli düzenlemelerin yapılıp yapılmadığını sordu herşeyin kusursuz bir şekilde ayarlandığını duyunca telefonu kapatıp tüm dikkatini yola verdi kısa bir süre Ağvadaki atölyesine geldiğinde arabasından inip yardımcısına arabayı teslim edip atölyesine doğru ilerledi burası onun için saklı bir cennetti yıllar önce bu yeri gördüğünde adeta büyülenmişti ve hemen satın almıştı tüm eserlerini burda çıkarmıştı burası onun doğuşuydu atölyesinin kapısını açıp kendine has odasına girmiş hemen üzerini değiştirmişti malzemelerinin bulunduğu atölyesine girdiğinde kendisine ait bölmenin içine girip filimli camlardan oluşan mabedinde konuğunu beklemeye başlamıştı burada tuallerinin yanı sıra tüm renkleri ,fırçaları, kalemleri mevcuttu zaten ona görede ayarlanmıştı bir kaç dakika sonra içeriye beyaz bornozu içinde dün yemek yediği mekandaki seçtiği bayan girip üzerindeki bornozu çıkarıp tamamen çıplak kalarak odadaki geniş koltuğun üzerine uzanmıştı karşısındakinin heyecanı şimdiden belli oluyordu bu içeriye girmesinden ,bornozu üzerinden çıkarıp ,uzanmasına kadar o kadar çok belli oluyordu ki ister istemez bunları oda sezmişti bu onun sonuçta ilk nü tablosu değildi bu konuda toyda değildi bu heyecanı normal karşılamış ve işine tamamen konsantre olmuştu kısa bir uğraştan sonra karşısındaki esere büyük bir hayranlıkla bakıp işini hakkıyla verdiğine inanarak ismini tablosunun sağ alt köşesine adeta bir mühür gibi resmetmişti nü tablosu yapılan bayan ise ona verilen sürenin dolduğunu odadaki saatten anlayınca her ne kadar istemesede üzerine bornozunu geçirip odadan ayrılmıştı Akın Tuna hiçbir zaman resmettiği bayanların vücuduna cinsel bir istek duymadan onları resmederdi bu ihtiyaçlarını resmettiği bedenlerle değil farklı bedenlerle giderirdi bu onun için eserlerine yapılmış dışarıdan bir müdahale olurdu sonuçta onlarla birlikte olursa büyünün boğulacağına inanan biriydi buda en son isteyeceği şeydi eserine son kez baktıktan sonra atölyesinde bulunan odasında üzerini tekrar değiştirip çıktı spor arabasına binmek için dışarıya çıkmıştı yardımcısının bayanın gitmesine yardımcı olduğunu hiçbir sorun çıkmadığını öğrendiğinde onu onaylayıp yarın ki galeri için hazır olan tablosunu sağ salim göndermesini tembihleyip arabasına binip dedesinin sahibi olduğu hastenelerinin istikametine arabasını sürmeye başlamıştı oldukça devasa büyüklükte olan hastanelerinin önüne gelip kendine ait park alanına spor arabasını park edip arabasından inmişti girişteki güvenliğe selam verip asansöre binip kendi katında inmiş isminin yazılı olduğu odasına girmişti onun için gün daha yeni başlıyordu sonuçta kurtarması gereken insanlar vardı doktorluk mesleğindede başarılarından dolayı büyük çığır açmıştı bugüne kadar yaptığı ameliyatlarda hiçbir hastasını kaybetmemişti buda onu aranılan ,tavsiye edilen bir doktor haline getirmişti tıp dergilerinde bile baş sayfalarda adından çok söz edilirdi zaten onu sadece başarılı bir beyin cerrahı olarak etrafındakiler bilirdi bu gizem ise onu hiç rahatsız etmezdi her zamanda öyle bilinmek istenirdi tek bilmediği ise kaderin ona güzel bir süprizi olmasıydı istesede istemesede bu çizilen yolda her ne olursa olsun kaçışı yoktu bu yol ise çıkmaz bir yola çıkacağına tüm gizemin ortadan kalkmasına neden olacaktı.

RENKLERİN EFENDİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin