13

35 11 5
                                    

"Yine de bana yalan söyledin."

"Of! Özür dilerim. Gerçekten. Çok özür dilerim. Biliyorum yapmamam gerekirdi."

Lisa kaşlarını çatarak;

"Hâlâ Asyalı ajan olduğumu düşünmüyorsun değil mi?"

"Bilmem."

"Of Chaeyoung! Ciddi olamazsın."

"Daha önce bu havaalanı böyle bir vakayla hiç karşılaşmamıştı Lisa."

"Gerçekten ajan değilim. Ben sadece annem ve babamın yanına Tayland'da geri dönmek istiyorum."

"Dön o zaman."

"Ülkemde savaş olduğu için uçaklar Tayland'a uçmuyor, nasıl gideyim?"

Chaeyoung sustu. Lisa'nın masum biri olup olmadığı hakkında düşündü. Chaeyoung;

"Ülkende ki savaş bitince uçaklar gidebilecek yani."

"Evet."

Chaeyoung hiçbir şey demeden arkasını dönüp Jennie'nin yanına, resepsiyona gitti. Jisoo 3 tane yemek tabağı ile resepsiyona ilerliyordu. Lisa;

"Jisoo! Bana öğle yemeği almamışsın."

Jisoo cevap vermedi. Lisa duymadığını düşündüğünden tekrarladı. Fakat yine cevap gelmedi.

Üçü resepsiyon masasına oturup öğle yemeklerini yiyorlardı. Lisa ise onları uzaktan izliyordu. Lisa hızlı adımlarla resepsiyona ilerledi. Jisoo'ya;

"Sana kaç kere seslendim Jisoo! Beni duymuyor musun?"

"Ne dediğini duydum Lisa."

"O zaman neden cevap vermedin?"

"Bak. Chaeyoung uzun zamandır bizim arkadaşımız ve o seninle konuşmamızı istemiyor çünkü kim olduğun şüpheli."

Lisa;

"Sen konuşmak istemiyorsan konuşma! Neden Jennie ve Jisoo'yu da bana düşman ediyorsun?"

"Onlar benim arkadaşlarım. Benim küstüğüm kişi onların da küstüğü kişidir yada onların küstüğü kişi benim de küstüğüm kişidir."

"Ama Jennie ve Jisoo benim de arkadaşlarım."

Chaeyoung bağırarak;

"Arkadaşların mı? Buraya geleli sadece 5 gün oldu ve sırf burada parasızlıktan kalıyorsun diye sana yardım etmeleri arkadaşların olduğu anlamına gelmiyor."

Jennie;

"Çok kabasın Chaeyoung. Bu çok ağır."

Lisa'nın gözleri dolmuştu. Yanlarından ayrılıp havalimanının yürüyen merdivenlerinden üst kata çıktı. Üst katta elinde ki dosyalarla Bay Wilson'u gördü. Bay Wilson;

"Bende tam seni arıyordum Lisa! Chaeyoung'u çağırır mısın?"

"Tabi."

Lisa tam gidecekken Bay Wilson;

"Bekle Lisa. Yüzünü bana dön."

Lisa istemeyerek yüzünü Bay Wilson'a döndürdü. Bay Wilson;

"Sen ağlıyor musun?"

"Hayır!"

"İyi öyleyse. Hadi hemen Chaeyoung'u buraya çağır."

Lisa koşarak Chaeyoung'u çağırmaya gitti. İstediğinden değildi fakat Lisa bu tarz işleri yaptığında Bay Wilson Lisa'ya 40-50 dolar veriyordu. Bu paralar Lisa için önemliydi çünkü iflas etmişti.

Lisa;

"Chaeyoung. Bay Wilson seni çağırıyor."

Chaeyoung ayağa kalkıp yürüyen merdivenlere ilerledi. Jennie;

"Sen onun bu tavırlarına bakma. Chaeyoung'un bu aralar mental sağlığı yerinde değil sanırım."

Lisa cevap vermeyip Chaeyoung'un sandalyesine oturdu. Jennie;

"Bu arada sana tabak getirmiştik ama Chaeyoung yanımızda olduğu için veremedik."

Lisa çok aç olduğundan yemeğe gömüldü. Jennie;

"Yarasın."

Jisoo, Lisa'nın sırtına vurarak;

"Helal be aslanıma! Bunu ye sonra tatlı da vereceğim."

"Sahi mi, ne tatlısı?"

"Baklava."

"Baklava ne?"

"Türk tatlısı?"

"Daha birkaç gün önce Türk kahvaltısı yapıyordunuz. Şimdi de Türk tatlısı... Seviyorsunuz galiba."

"Evet! Yemekleri baya güzel oluyor."

Jennie, Jisoo'ya bakarak;

"Seninle bir gün İstanbul'a gidelim mi Jisoo?"

"Benimle mi? İşe ne olacak?"

"Çok çalıştık yeter! Biraz da tatile çıkalım."

"Sen öyle san. Asla izin vermezler."

"İzin verseler benimle gitmek istersin yani?"

"Ya bir sus Jennie! Amma çenen açıldı senin de."

Jennie, Jisoo'ya pis pis sırıttıktan sonra;

"Gitsek nereye gitmek isterdin?"

"Ayasofya Camisine gitmek isterdim. Azıcık imana gel diye."

Lisa bunu duyduktan sonra gülmekten içtiği meyve suyu boğazında kaldı. Lisa;

"Öhöm öhöm!"

Jennie;

"Bak gördün mü Jisoo! Senin yüzünden oldu."

"Kes sesini! Benim yüzümden olmadı."

Lisa öksürüğünü kestikten sonra;

"Chaeyoung geliyor."







Terminal |Chaelisa|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin