2

87 10 16
                                    

Lisa 2 sandalyenin üzerine uzanmış, kestiriyordu. Yanına bir kadın gelip;

"Neden uzanıyorsun burada, yine mi evsizler? Bıktım şunlardan. Burası bir yatak değil hanımefendi!"

Lisa hızlıca yerinde doğruldu. Kadına;

"Siz kimsiniz?"

"Ben Kim Jisoo. Buranın idaresiyim. Sizden oradan kalkmanızı istiyorum. Burası uyuma yeri değil."

Lisa'nın gözüne Jisoo'nun telefon ekranı çarpmıştı. Jisoo ve bir kadın duruyordu. Nedensizce fotoğraf ona çok tatlı gelmişti. Jisoo;

"Hanımefendi! Ayaklarınızı diğer sandalyeden çeker misiniz artık? Ya düzgün oturun ya da kalkın."

Lisa ayaklarını diğer sandalyeden çekip;

"Telefon ekranınızda ki kim?"

"Aşık olduğum kişi. Saygıdeğer Kim Jennie! Onunla tek fotoğrafımız maalesef ki bu. Keşke daha fazla olsaydı."

"Nereden tanışıyorsunuz?"

"İş arkadaşım. O da burada resepsiyon."

Jisoo parmağıyla resepsiyonu göstererek;

"Bak şurada!"

"Gördüm. Çok güzelmiş."

"Evet. Öyle. A ben ne anlatıyorum? Çok özür dilerim. Size bundan bahsedip meşgul etmemeliydim."

"Hayır sorun değil. Meşgul değilim zaten. Sadece burada uzanıyordum."

"Neden burada uzanıyorsunuz?"

"Eee... Ben bütün mal varlığımı kaybettim. Yanlış şirketle olan bir anlaşma yüzünden."

"Sizin adınıza çok üzüldüm. Peki şimdi burada mı kalıyorsunuz?"

"Evet."

Jisoo'nun aklına müthiş bir plan gelmişti. Jisoo;

"Baksana bi'. Benim Jennie'ye yazdığım mektuplar var. Eğer onları benim için götürürsen sana havalimanının yemeklerinden veririm."

Lisa bu planı beğenmişti.

"Anlaştık."

Jisoo cebinden Jennie'ye yazdığı mektubu çıkardı. Jisoo;

"Gidip bunu ona ver. Ama çok çaktırmadan ve benden asla bahsetme."

"Tamam."

Lisa mektubu aldığı gibi hızla resepsiyona koştu. Jennie;

"Merhabalar! Nasıl yardımcı olabilirim?"

Jennie'nin elinde pasaportun gerçek olduğunu kanıtlamak adına atılan damga vardı. Lisa, Jisoo'nun mektubunu masanın üstüne koyup;

"Şuna bir bakarsanız sevinirim."

Jennie sürekli damga attığından dolayı el alışkanlığından Jisoo'nun ona yazdığı mektuba yanlışlıkla damga attı. Lisa;

"Ne yapıyorsunuz hanımefendi? Bu pasaport değil."

"Ay çok pardon! El alışkanlığı olmuş artık. Neydi bu?"

Lisa cilveli bir şekilde bakarak;

"Bak da gör."

Jennie mektubun içini açtığında onun fiziksel özelliklerini anlatan bir aşk şiiri vardı.

Tombul yüzün tıpkı bir sincap gibi
hem tatlı hem şeker
Ne zaman görsem seni
Kayıyor gözlerim saçlarına

O kahve, koyu saçlarına
Yanakların al al
Sanırsın kırmızı elma
Çok aşığım sana, çok sevgilim

Jennie bunu gördüğü anda ayağa kalktı. Bağırarak;

"Sapık mısınız hanımefendi? Her yerimi yazmışsınız."

Lisa bir yanlış anlaşılmaya uğramıştı. Bu mektubu o yazmamasına rağmen "sapık" damgasını Lisa yiyordu. Lisa;

"Hanımefendi siz beni yanlış anladınız. Ben-"

"Güvenlik!"

Güvenlikler, Lisa'nın kollarından tutup;

"Yine mi sen?"

"Gerçekten yanlış bir şey yapmadım bayım."

"Hem bu ülkede yabancısın, hem de rahat durmuyorsun ha?"

"Hayır yanlış anladınız-"

"Şunu tekrar Bay Wilson'a götürelim de aklı başına gelsin."

Lisa'nın kolundan tuttukları gibi Bay Wilson'un odasına götürdüler. Lisa;

"Bakın yanlış anlaşılma. Neden hâlâ anlamıyorsunuz?"

Bay Wilson'un odasına geldiklerinde güvenlik kapıyı çaldı. Bay Wilson kapıyı açarak;

"Sorun ne?"

"Sorun bu kadın işte. Asla rahat durmuyor."

"Bunun olacağını tahmin etmeliydim. İçeri gir!"

Lisa içeri girip sandalyeye oturdu. Bay Wilson;

"Amerika'da eğer yabancılar illegal hareket yaparsa ne olur biliyor musun?"

"Ben yapmadım! Sapık değilim gerçekten."

Bay Wilson çekmecede ki silahını çıkardı. Tetiği çekip duvara sıktı. Lisa;

"AAAAA! Tamam yemin ederim bir daha kimseye bulaşmayacağım."

"İşte bu olur. Ama ben bunu yapmayacağım. Onun yerine seni içeri atacağım."

"Ne?"

"Güvenlik! Bu hanımefendiyi havalimanında ki demirliklerin arasına atın."

Güvenlik;

"Ama hep orada duramaz ki?"

"Durmayacak zaten. Evsiz ve hiçbir şeyi olmadığı için Asyalıların mülteci kampına atacağız."





Terminal |Chaelisa|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin