Lisa susup çantaları tekrardan üste koymaya başladı. Bir yolcu;
"Umeweka begi langu mahali pasipofaa, bibie." (Çantamı yanlış yere koydunuz hanımefendi.)
"Ne, ne diyor Chae?"
"Ne bileyim ben."
"Hostes olan sensin. Senin anlaman gerekiyor."
"Ben Kenyalıların konuştuğu dili bilmiyorum."
"O zaman ne yapacağız?"
Chae bir süre düşündükten sonra;
"Google translate kullan."
"A! Doğru."
Lisa telefonundan google translate'i açıp kadına konuşmasını söyledi. Lisa çeviriye bakarken Chae;
"Ne demiş?"
"Çantayı yanlış yere koymuşum da. Onu diyormuş."
"Aptalsın sen valla."
Lisa çantayı alıp başka bir yere koydu. Kadın bu sefer eliyle onaylama işareti yaparak bu yerin uygun olduğunu söyledi. Lisa;
"Başka bir iş var mı Chae?"
"Evet var. Şu bezle koltukların tozunu siler misin?"
"Of!"
"Oflama da yap şunu!"
Lisa eline bezi alıp koltukların tozunu almaya başladı. Chaeyoung;
"Merak etme. Müdürümüz Bay Wilson'a senin çok çalıştığını söyleyeceğim ki maaşını arttırsın."
"Bir zahmet! Hosteslerden daha çok çalıştım bugün. Hepsini bana yaptırdın."
"Tamam tamam. Bu kadar yeter o zaman. Uçak şimdi kalkacak zaten. Sen git."
Lisa kapıdan tam çıkacakken;
"Görüşürüz Chae."
"Görüşürüz."
Lisa uçaktan ayrılıp terminale geri döndü. Döndüğünde Jisoo;
"Aç mısın? Jennie ile yemek yiyeceğiz. Sende gel."
"Aslında fazla değilim." (Çok aç)
"Gel işte ya."
"Tamam tamam. Geleceğim. Nerede?"
"Yine aynı yer. Havalimanının restorantı."
"Tamam. Şimdi mi?"
"Evet."
Jennie resepsiyon masasından kalkıp Jisoo ve Lisa'nın yanına geldi. Jennie;
"Hadi gidelim. Ben çok açım."
Giderken Jennie;
"Sen gerçekten burada mı yaşıyorsun? Havalimanında."
"Maalesef. Ülkemde ki savaş bitip uçaklar oraya gidene kadar."
"İflas ettiğinden ülkene geri dönüyorsun değil mi?"
"Evet. Bu şirket hayatım bu kadarmış."
"Peki Tayland'a geri döndüğünde ne yapacaksın?"
"Aileme yardım edeceğim. Bir dükkanımız var. Orada ufak tefek işleri yaparım, ev işlerini de yaparım."
"Hım anladım. Peki ya Chae?"
"Ne, Chae mi?"
"Evet. Onunla baya konuşuyorsunuz da. Chae'siz nasıl gideceksin?"
Lisa buna cevap verememişti. Ne diyeceğini bilemedi. Jisoo bunu fark edip;
"Ne yiyeceksin Lisa?"
"Bilmem ki. 1 kuruvasan yeter bana."
"Kuruvasanla karın mi doyar salak. Bir de 1 kuruvasan diyor."
"Niye? Ben genelde kahvaltıda hep 1 kuruvasan yerim."
"Manyak bu kız."
Restoranta geldiklerinde masaya oturdular. Jisoo;
"Bakar mısınız? Bize bir serpme kahvaltı getirin lütfen."
"Tabi ki. Her zamankinden değil mi?"
"Evet."
Lisa şaşkınlıkla;
"Serpme kahvaltı da nedir?"
"Türk kahvaltısı. En azından senin gibi 1 kuruvasanla günümüzü geçirmiyoruz."
Jennie;
"Çokta güzel oluyor."
Lisa;
"Bu kadar yemek de fazla ama."
"Neresi fazla? Altı üstü birkaç tabak getiriyorlar nesi fazla."
Garson masaya bir sürü tabak tabak getirmişti. İçerisinde Türk kahvaltısından çok fazla yemek vardı. Lisa;
"Yok artık. Hepsini yiyemem ben bunların."
Jennie;
"Yemezsen yeme. Ben yerim."
Lisa, Jennie'ye;
"Gel beni de ye. Bir o kaldı zaten."
"Sus be!"
Jennie ve Jisoo kahvaltılarını yaparken Lisa;
"Siz yiyin. Ben gidiyorum."
Jisoo;
"Nereye?"
"İş yapmaya. İş yapayım ki Bay Wilson'dan para alabileyim."
"İyi. Sana bir tane poğaça bırakmamızı ister misin?"
"Hayır."
"Tamam. Görüşürüz."
Lisa koşarak Bay Wilson'un odasına gitti. Amacı kazandığı para ile Chaeyoung ile beraber lüks bir restoranta gidebilmekti. Zaten burada fazla kalmayacaktı. Bu nedenle de Chaeyoung ile daha fazla vakit geçirmek istiyordu.
Lisa kapıyı çaldı. Bay Wilson "gir." Dediğinde Lisa kapıyı açarak;
"Yapmam gereken bir şey var mı?"
"Nasıl?"
"Havalimanında yapılması gereken işler var mı?"
"Var. Ama biraz tehlikeli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terminal |Chaelisa|
Novela JuvenilLisa, Amerika'da ki şirketinde iflas etmiş, hiçbir şeyi kalmamıştı. Bu nedenle ülkesi Tayland'a geri dönecekti. Fakat ülkesinde savaş olduğundan dolayı hiçbir uçak iniş yapmıyordu. Terminalde mahsur kalmıştı. Chaeyoung ise Lisa ile terminalde tanışm...