Sabahın ilk ışıkları, serin bir duş, iyi bir kahvaltı... Evet güne güzel başlamıştı Sirius. Günün dersleri epey hafifti, çalışılması gereken konular önceden çalışılmış ödevler tamamlanmıştı. Üstüne Remus uzun bir aradan sonra ilk defa bu kadar rahat görünüyordu. O güzel yüzünde ince parlak dudakları hoş bir tebessüm içindeydi ve bu durum Sirius'u epey memnun ediyordu.
Haa evet bir de Layana'dan ayrılmıştı.
Hafta sonu çapulcular James'le beraber Quidditch antrenmanına gittiler. Takım günlük çalışmasını yapıyor; Sirius, Remus ve Peter tribünde onları izliyorlardı. Kupa maçları bir aya başlayacaktı. Takım gerçekten sıkı bir çalışma ortaya koymuştu. Quidditch'e pek de ilgisi olmayan Remus bile epey heyecanlanmıştı. Gözlerini sonuna kadar açmış topların gidişatını, Sirius'un gözleri ise sadece onu takip ediyordu. Hafif aranlamış ağzından buhar çıkıyordu. Atkısını almamış, yüzü kızarmıştı. Bunun için Sirius, Remus'a yaklaşıp kolunu onun omzuna doladı. Remus'un odağı bir anda bozuldu ve hızlı hızlı nefes almaya başladı. Ortam bir anda sıcaıcık olmuştu.
Sirius da bir nefes kaçırmıştı. Bir tane daha ve işte şimdi kalpleri düzensiz şekilde çarpıyordu. Remus'un gözleri bir anlığına Sirius'un dudaklarına kaydı ancak hemen kafasını kaldırdı ve kendini geri çekmeye çalıştı. Fakat Sirius onu sıkıca tuttu ve dudaklarına yöneldi. Aradaki santimler yavaşça azalıyordu ki Peter'ın ani çığlığı ikiliyi gerçek dünyaya getirtmişti. Hızlıca yana kaydılar. Remus kıpkırmızıydı ancak Sirius sırıtmadan duramıyordu. Bunun için ikisi de kafalarını eğmişlerdi.
Kuleye dönerlerken Slytherin takımı sahaya iniyordu. Bunu sırf James'leri rahatsız etmek için yaptıklarını biliyorlardı. Maça yakın zamanlarda Slytherin'ler takımlarla kavga çıkartmak için her pisliği yapıyorlardı, maksat diskalifiye ettirmekti diğerlerini.
Her biri sırasıyla birbirlerine ölümcül bakışlar atıyordu. James hızlıca karşıdakilerine göz attı, bir çift gri göz görebilmek için. İşte oradaydı birden göz göze geldiler. İlk önüne dönen Black'ti. James de hemen bakışlarını çevirdi. Tekrar kuleye döndüler.
(•••)
Yavaş yavaş ortak salon boşalıyordu. Çapulcular toplanıp patlamalı pişti oynamaya başladılar. Sirius'un eli çok iyiydi ve çılgın sesler eşliğinde elini masaya vurdu. James'in nidaları ortamı kahkahalara boğuyordu. Remus Sirius'a flörtöz bir sesle yukarı gelmesi istedi. İkili yatakhaneye çıktı."Ne oldu Aylak?"
"Patiayak, uzun zamandır sana söylemek isteyip de söyleyemediğim bir şey vardı. Ancak sen de benim sana yaklaştığım gibi yaklaşıp üzerine Layana'dan ayrılınca söylemem gerek diye düşündüm."
Bunları söylerken Sirius'un ellerini tutuyor,üzerine gidiyor ve aralarındaki mesafeyi kapatıyordu derken birden Remus sendeledi, Sirius'tan uzaklaştı ve yere yığıldı. Öksürük krizi geçiriyordu. Endişelenen Sirius hemen toparlandı ve Remus'a davrandı. Onu kaldırıyordu ki Remus kan kusmaya başladı ve Sirius'un üstüne yığılıverdi. Hızlıca aşağı inip arkadaşlarına haber verdi. Peter, Madam Pomfrey'e haber vermek için odadan çıktı; James, şok geçiren Sirius'u ve bilincini kaybetmeye başlayan Remus'u ayıltmaya çalışıyordu.
Sirius hareket edemiyordu sadece histerik bir şekilde Remus'un ismini sayıklıyordu. Hayatında belki de en çok korktuğu şey gerçekleşiyordu. Teni, kendi teninin rengine bürünüyor, Remus'un gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Sirius da kendine hakim olamayıp ağlamaya başladı. James, Sirius'u kaldırmaya çalışıyordu şimdi.
"Sirius, kalk... Hadi!"
"Sirius... Kendine gel! Remus'u ayık tut!"
Daha demin Remus ona açılmıyor muydu? Elini tutmuyor muydu? Onunla beraberdi ama şimdi Remus ellerinden kayıp gidiyordu... Henüz Sirius da onun elini tutamamışken ona sevdiğini söylemeden. Sirius daha da ağlamaya başladı. Neden diye sayıklıyordu.
"Sirius... sirius...sirius... sirius..."
(•••)
"SIRIUS!!"
Haykırarak kalktı. Kan ter içinde kalmıştı. Delice Remus'u aradı, o da endişeli gözlerle Sirius'a bakıyordu. Remus'u kendine çekerek sımsıkı sarıldı Sirius. Derin derin kokusunu içine çekti belli ki kabus görmüştü dışarısı zifiri karanlıktı yaklaşık 10 dakika daha böyle kaldılar ardından Sirius yavaş yavaş gördüklerini anlattı.
Remus sakince sorun yok Sirius bak ben buradayım, yanında dedi güven verir bir sesle.
Yeniden yataklarına döndüler o sırada Remus Sirius'un kolunu tuttu ve yatağında yer açtı. Sirius'u omzuna yatırdı ve yavaş yavaş saçlarını okşamaya başladı. Sirius ise kafasını Remus'un boynuna gömmüştü. Sirius başta uyumak istemese de onun tatlı kokusuna dayanamazdı hiçbir zaman. Yavaş yavaş gözlerini kapattı Remus da dayanamayıp yattı.
O Sabah duş alırken kahvaltı yaparken ve ders çalışırken Sirius sürekli Remus'un yanında durdu dibindeydi Ara sırada elini tutuyordu... sanki bir yere kaçıp gidebilecekmiş gibi sanki onu ondan ayırabileceklermiş gibi.
Remus'un buna gerek yok Sirius demesine rağmen Sirius hiç oralı olmamış ve akşam olurken artık sıkılmaya başlamıştı. Ve en sonunda James beklenen şakayı yapmak için hazırlandı, boğazını temizledi ve kendinden son derece emin bir şekilde
"Sirius sevgili karıcığı kocacığını artık bıraksa mı?"
Muzip bir şekilde güldü. Siri başta anlamasa da Remus domatese dönmüştü anında. Sirius ise yeni anlamıştı. Yavaş yavaş elini Remus'tan çekti.
Hemen kendini silkeledi ve James'e karşılık olarak centilmen tavrını takındı ve hiç bozuntuya vermeden
"Ah dostum ne yazık ki ne bunları anlayabilecek birisisin ne de hayatında böyle bir insana sahipsin bu yüzden üstüne gitmemeyi yeğliyorum."
Sadece dil uzatmakla yetinen James de duruldu. Eee haklıydı , biraz...
Aslında James'in söylediği şey Sirius'un hoşuna gitmemiş değildi. Fakat, fakat bu düşündüğü doğru muydu? Sonuçta ikisi de birer arkadaştı değil mi? Sonra kabus görürken Remus'un dedikleri geldi aklına. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Sadece bir kabus muydu yoksa gerçek miydi ya da kendi kafasında mı kurmuştu?
Aslında cinsellik ve Remus'un erkek olması konusunda hiçbir kafa karışıklığı yoktu. En nihayetinde hovardalık yaptığı zamanlarda (yani her zaman) sadece kızlarla değil erkeklerle de çıkıyor, eğleniyor, sevişiyordu...
Yatmaya hazırlanırken Sirius, Remusun yatağına yönelirken önüne Remus geçti ve gözleriyle Sirius'un kendi yatağını işaret etti. Yavru köpek bakışlarını atmasına rağmen Remus kabul etmemiş, Sirius mızmızlanarak yatağına dönmüştü. Gözlerini kapattığı an kabusu başlamıştı.
Aa-a nasıl da dramayı beceremiyorum sjdjsksndkdkdkdk
NEYSE.. bir başka bölümde görüşmek üzere ama o vakte kadar~작별
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you're my best friend | WOLFSTAR + JEGULUS
Fiksi PenggemarYou're my sunshine and i want you to know That my feeling are true I really love you Oh, you're my bestfriend wolfstar + jegulus