"Hey, odama gelsene; sonuçta artık birilerinden saklanmamıza gerek yok."
"Bunun yine de iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum."
Bu sırada Sirius öldürücü ve dram dolu bakışlarla odaya giriyordu. Tabiri caizse gülen Remus tarafından çekiştiriliyordu.
"Aaah neyse hadi yatalım."
Uyandıklarında saat öğlene geliyordu. Bir şeyler yiyip dışarı çıkmak için hazırlandılar. Çünkü yarın Hogwarts'a döneceklerdi, bu yüzden dibine kadar eğlenmeliydiler. Önce Remus annesini ziyaret etmek için Yorkshire'e gidecekti. Sirius onunla gelmeyi teklif etti. Başta Remus kabul etmese de Sirius son sözü söylemişti. İki saatlik garip ve gergin bir misafirlikten sonra kendilerini dışarı attılar. Sebebi Remus'un babasından hoşlanmamasıydı. Hâlâ onu affedememiş, babası Lyall da oğlunun kendisine karşı olan bu tavrından ötürü ondan uzaklaşmış ve kin beslemişti.
"İyisin değil mi aylak?"
"İyiyim, pati sağol."
Derken Sirius'un koluna girip ona yaslandı. O da Remus'a kolunu atıp sıkıca kavradı güven vermek için. Şakaklarına düşen birkaç tel saçı düzeltip küçük bir öpücük koydu alnına.
"Giderken hepimize puding alalım, olur mu?"
(•••)
Toplandıklarında kararlaştırdıkları puba geçtiler. Burası Sirius'un favorisiydi. James'le geçirdiği iki yazın neredeyse tamamını burada geçirmişti. Bazı geceler sahneye çıkıyor, tüm o çapkınlıkları burada tarihe kazıyordu. Pubın bir kısmı sessiz sakinken bir kısmı sadece içicilerden bir kısmı ise dağıtanlardan oluşuyordu. Anlayacağınız her türden, her yerden, dilden, kafadan insanlar vardı; tıpkı çapulcular gibi.
Tanıdık birkaç yüz Sirius'un bir iki parça çalması için ısrar edince o da kabul etti. Peter, James ve Regulus birkaç kadeh bir şey alıp hemen öne oturdular.
"Ee, nasıl buldun burayı?"
"Yani, evet güzel."
Diye sorunca James durgun bir cevap verdi Regulus.
"Daha önce böyle bir yere gelmiş miydin?"
"Elbette, bazen Crouch'lar evi kırıp bu tarz yerlere gelirlerdi. Beni de çağırırlardı."
"Hmm."
Anında yüzü düşmüş gözlerini kaçırmıştı James. Regulus hafif alaycı bir sesle, önceki durumu da hatırlayarak
"Ne oldu yoksa kıskandın mı."
"Hayır, ben sadece... Onlardan hiç hoşlanmıyorum hatta nefret ediyorum. Ve şu vakte kadar zamanının neredeyse çoğunu onlarla geçirdin-"
"Haklısın ve ben de nefret ediyorum ama artık seninle geçireceğim. Bu yüzden geçmiş adına sinirlenmek yerine gelecek için mutlu olmalısın."
Tekrar güleç yüzüne döndü James.
"Ve doğruyu söylemeliyim ki beni, özellikle saçma bir şekilde, kıskanıyor olman hoşuma gidiyor. Çünkü daha önce kimse benim için bu kadar sahiplenici ve koruyucu olmamıştı."
Aman Tanrım diye içinden çığlıklar atıyordu James. Sevgilisi aynı anda nasıl bu kadar sevimli ve havalı olabiliyordu. Özgüvenli, sağlam kişilikli, güçlü ve güvenilirdi Regulus. Aslında bir bakıma birbirlerine benziyorlardı. Tek bir farkla; Regulus nerede ne söyleyeceğini bilen, farkındalığı yüksek bir kişi; James ise patavatsızın tekiydi.
Öte yandan Sirius çalarken pub bir anda dolup taştı. Gerçekten bir müzik dehasıydı ama profesyonel olmak gibi bir gayesi yoktu. Bunu en başta ailesinin zorlamalarından çıkmak ve onları sinir etmek için yapıyordu. Ama şimdi dostları bile onun bu yönde çalışmasını tavsiye ediyordu. Ancak baktılar çok kalabalıklaştı kendilerini dışarı attılar. Bir şeyler atıştırdıktan sonra sokakları arşınladılar ve yakınlarındaki lunaparka gittiler.
James'in ve Sirius'un zorlamalarıyla ilk roller coastera bindiler. Tabii indiklerinde ikisi hariç herkes ölüyordu. Baş dönmeleri ve küfürler içinde toparlandıktan sonra Remus, Sirius'un elinden tutup dönme dolaba bindiler. El ele tutuşmuşlar, kafasını Remus'un omzuna yaslamıştı.
"Sahnedeyken muhteşemdin."
"Öyle mi?"
"Herkesin gözü senin üstündeydi."
Bunu hafif sıkkın bir sesle söylemişti.
"Fark etmedim, benim baktığım tek kişi sendin."
Bunu diyince Remus bir parça mutlu oldu ancak morali hâlâ bozuktu. Sirius sebebini anlamıştı. Dolunaya az kalmıştı. Güven verircesine tuttuğu elini sıktı. Dönme dolap biraz sonra durdu, bindikleri kabin en tepede asılı kaldı. Gökyüzünü izlemeye başladılar, hava bulutsuzdu; belki yüz binlerce yıldız öyle çıplak gözle görülecek kadar açık ve parlaktı.
"Biliyor musun Sirius; ısırılmadan önce ayı izlemeyi, incelemeyi çok severdim. Ancak sonrasında nefret ve korkudan başka hiçbir şey kalmadı aya karşı içimde. Biliyorsun böcürtümün formu bile ay. Ancak buraya geldim ve sizinle tanıştım, seninle tanıştım. Ve yıldızların daha güzel ve özel olduğunu fark ettim. Yıldızları seviyorum, seni evrendeki bütün yıldızlar kadar çok seviyorum."
Cümlesini bitirdiği an Sirius dudaklarını dudaklarına bastırdı. Tüm duyguları bu öpücükten geçiyordu. Şimdi göğün tüm yıldızlarının hatta Aylak'ının o sevmediği ayın bile huzurlarındalardı, aşklarını alkışlıyor ve onları kabul ediyordu tüm parlak gece.
Onlar aşklarına yeni imzalar atarken diğerleri James'in gitmek istediği tüm abuk sabuk aletleri reddediyorlardı. En sonunda Peter stantlara daldı. James ve Regulus da biraz dolandıktan sonra atlı karıncanın önünde durdular. Regulus büyük bir ilgiyle bakmaya koyuldu.
"Binmek ister misin?"
"Ha- şey gerek yok, sadece çocuklar var zaten. Bizi almayabilirler."
"Saçmalama Reg."
Kolundan tuttuğu gibi biletlerini alıp bindiler. Başta çekinen Regulus aletler arasında biraz gezindi. Epey büyüktü, ikinci katını dolaştı. En sonunda bir at arabasının içinde oturan James'in yanına oturdu. Gözlerinde heyecanının ve aletlerin ışıkları yanıyordu. Sesindeki hafif coşkuyla
"Bir keresinde eve yanlışlıkla bir muggle masal kitabı girmişti. Gizlice okumuştum, kitapta bunun gibi bir atlı karıncadan bahsediliyordu resimleriyle. Tekrar o zamana dönmüşüm gibi hissediyorum."
Gece geçirilen kaliteli saatlerle, romantik anlarla ve atılan kahkahalarla sona erdi. Tekrar Godric's Hallow'a döndüler. Sabah olduğunda hazırlamış oldukları eşyalarını alıp istasyona vardılar. Ekspreste kompartımanlarına geçip beş oğlan Hogwarts'a doğru yol aldı.
Ufak bir bilgilendirme maksatlı: atlı karıncanın kelime kökeni Osmanlı'da 'atlı karaca' olarak sergilenen seyirlik oyundan gelir.
Umarım okurken keyif almışsınızdır ama şu ibareden NEFRET ediyorum: sonraki bölüm final olacaktır.
Ancak o vakte kadar~lamtumirë
(Dip not 2: görselde 5 kişi varmış gibi görün.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you're my best friend | WOLFSTAR + JEGULUS
Fiksi PenggemarYou're my sunshine and i want you to know That my feeling are true I really love you Oh, you're my bestfriend wolfstar + jegulus