4

48 3 0
                                    

Taksiden inmistim ve sonunda hedefime ulaşmıştım. Dedemin bana miras bıraktığı kafedeydim. Aslında bu tam anlamıyla bir kafe değildi; her yer kitaplarla doluydu ve sadece dört sandalyesi olan tek bir masa vardı. Dedemle burada birçok eğlenceli anılarımız vardı. Kafenin içine girdim.

Kafenin benzersiz atmosferi vardı her zamanki gibi . Raflar tabandan tavana kadar uzanıyor, ahşap kitaplıklarda klasiklerden çağdaş romanlara, şiir antolojilerine kadar her türden kitap vardı. Bu sayısız hazine dolu yer beni büyülüyor du her zamanki gibi. ama tek sorun her yer toz içindeydi.

5 yıldır gelmiyordum buraya. Ama halen
Ortam sakin ve huzurluydu, anılarım canlandı eskiden arka planda çalan klasik müzik   ve taze demlenmiş kahvenin hoş bir kokusu vardı.

Tek başına duran masaya doğru ilerledim, yüzeyi biraz eskimiş olsa da karakter doluydu. Onu çevreleyen dört sandalye, sayısız konuşmanın ve paylaşılan anıların yankılarını taşıyormuş gibi görünüyordu. Dedemle birlikte oturur, kendi edebi dünyalarımızda kaybolur, düşüncelerimizi ve önerilerimizi paylaşırdık.

Bazı zamanlarda saatlerce kitapların içinde keşfettiğimiz karmaşık hikayeleri, unutulmaz karakterleri ve derin temaları tartışırdık. Diğer zamanlarda sadece sessizce oturur, kendi okuma yolculuklarımıza dalar, hikayelerin ortamında bulunmanın keyfini çıkarırdık.

Bu kafe bizim için bir sığınak haline gelmişti, edebiyat sevgisinin kutlandığı ve değer verildiği bir yerdi. Dedemle olan bağımıza işaret ediyor, birlikte yarattığımız anıların hatırlatıcısıydı. Şuan tek ihtiyacim bu gibiydi.

Orada otururken, hüzün ve minnettarlık duygusu içimi kapladı. Kitapların bolluğu ve içinde barındırdığı değerli anılarla kafe, kalbimde her zaman özel bir yere sahipti.

Telefonumun çalma sesiyle gerçekliğe döndüm. Ekranı kontrol ettiğimde içimde ağırlık hissettim. Arayan benim babamdı. Cevap vermek istemiyordum, ama bir şekilde zorlanıyordum. Bu hissi sevmiyordum.

"Neredesin?" Sesinde sakinlik vardı. Belki de durumu bilmiyordu. Aksi takdirde bu kadar sakin konuşur muydu?

"Evdeyim. Bir sorun mu var?" Yalanlarla dolu bir başka serüvene başladım yine . Bu kıskaçtan nasıl kurtulabilirim ki. Hala çaresiz küçük kızım bu adamın yanında.

"Inci, kocan beni aradı ve niyetlerini açıkladı," dedi. Kalbim sıkıştı ve mide bulantısı hissi sardı. "Evet , ama senin dediklerini uydum ve  bekledim,  şuana kadar sana hiç sorun da  çıkarmadım..." dedim ve birdenbire beni keserek araya girdi.

"Bu akıllı bir karar değil. Yetişkin birisin artık bu çocukluktan vazgeçme zamanin geldi." hissiz   bir ses tonuyla itiraz etti. Şimdi ne diyecektim ona , ne dersem diyeyim yine aynıydı. kafamdaki sesler beni ikna etmeye çalışıyordu söylemem için. 'Hadi Inci, başarabilirsin. Sadece söyle, boşanma kağıtlarını imzaladığını söyle'

"Ben kağıtları  imzaladım," sonunda itiraf ettim, ses tonumda  rahatlama ve kaygı vardı. şimdi ne dicekti?

"Bana  danışmadan mı hareket ettin? Ne Demek imzaladım? Bunu bana nasıl söylemeden hariket edersin. Senin geleceğin için   hazırladığım fırsatları gözardı mı ediyorsun?" Sesindeki hiddet ve hayal kırıklığı yükseldi, telefonun içinden yankılanıyormuş gibi geldi.

" Sen bana yapabilirsin demiştin senin dediğin gibi yaptım sadece. " Dedim ona kırık bir sesle. aglamama ya çalışıyordum ama nafile gözlerimden yaşlar akıyordu bile.

babamın sert sözlerini duyduğumda  kalbim hızla çarpmaya başlamisti "Ben senin babanım ve senin için en iyisini seçerim, ve  seçtim. " dedi, sesinde otorite doluydu.  derin bir nefes aldım, düşüncelerimi toplamaya çalışarak cevap vermek için fırsat kolladım, ancak sözlerimi dahi söyleme fırsatı bulamadan babam bir kez daha beni bölüp geçti. Ses tonu yükseldi.

"Seni dövdü mü, İnci? Kredi kartlarını kontrolü altına aldı mı?" diye bağırdı, öfkesi hissedilebiliyordum. "İhtiyaçlarını karşılamıyor mu? Seni aldattı mı? Şimdi bana bir sebep vermelisin."  çaresizlik dalgasıyla boğuşurken doğru sözcükleri bulmaya çalıştım.

"Hayır, hiçbir öyle şeyler yapmadı,"  sonunda zorlukla söylemistim bir kaç kelime, sesim neredeyse fısıltıya dönüşmüştü. Babasmin sözleri havada ağırlıkla asılı kaldı, kendi beklentilerinin benim  üzerimdeki baskısı hissediliyordu. Anlayış istemistim.

"O zaman konu kapanmıştır," dedi, sesi kesin ve kararlıydı. Ancak   bu beyanını kabul etmeyi reddediyorum . Kendi haklarını savunması gerektiğini biliyordum, bağımsızlığını ilan etmeli ve kendi seçimlerini yapmalıydım.

"Hayır, kapanmamıştır," dedim, sesim güçleniyor ve kararlılık kazanıyordu. "Senin istediğini yapmayacağım." Dedim

"Neredesin?" Babam sordu, sesinde bir acele vardı. Cevap vermeden kapattım telefonu

Gölgelerin Ardında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin