•
"ben geldim!" aralık olan kapıdan başımı uzatarak gülümsedim. "gel."
içeriye doğru adımladım ve elimdeki takım elbise kılıfını masasında oturmuş ve dosyaların arasına dalmış olan patronuma gösterdim.
"takım elbiselerini kuru temizlemeden aldım ve yedek olanları da yıkamaya bıraktım,akşam annenlerle beraber yemeğe çıkacaksınız. umarım unutmamışsındır!"
başını geriye doğru yaslayıp şakaklarını ovuşturdu,bu tarz şeyleri sevmiyordu ama ailesine zaman ayırması konusunda onu telkin ediyordum. "annem seni de davet ediyor."
gözlerim heyecanla parlarken gülümsedim,artık buna alışkındım çünkü sukuna'nın annesi beni çok sever ve sayardı. bazen yemeklere bende davetli olurdum. "ah,uzun zamandır boğazda yemek yememiştim."
"hayatın boyunca hiç yedin mi ki?" elimde tuttuğum kalemi onun kafasına fırtlattım. kıkırdadı ve kalemi havada yakaladı. "hey,hareketlerine dikkat et."
"kapat çeneni." dedim ve yorgunlukla koltuğa oturdum,o da dosyaları incelemeye devam etti.
"yazım yanlışların var."
"ne? nasıl? ver bakayım onu bana.." dosyayı elinden kaptım ve göz gezdirmeye başladım,gerçekten de birkaç yazım hatası vardı. aslında normalde hiç böyle yapmazdım,kafam karışmıştı.
"üzgünüm,bu aralar sanki kafam dağınık.." dedim ve dosyayı tekrar ona uzattım.
"evet farkındayım,kafa karışıklığına sebep olan nedir?"
o sırada sandalyesinden kalktı,nedense bana bunu sorduğunda yanaklarıma kan hücum ettiğini hissediyordum ama sebebini anlayamadım. başımı kaşıdım ve bir şeyler söylemek için dudaklarımı araladım. "son zamanlarda babamla pek ilgilenemiyorum,sanırım o canımı sıkıyor.."
bana arkasını döndü ve takım elbiseyi kılıfından çıkarmaya başladı. "eğer bunu ek izin istemek için uyduruyorsan şansına küs,çalışma saatlerin yeterince esnek."
"tch.." bakışlarımı kıstım ve hırsla ona masada duran bir başka kalemi alıp fırlattım. "burda tembel olan ben değilim!"
evet,onun tembel olduğu doğruydu ama işini gerçekten güzel yaptığını ve babasının çoğu projesinde ve işlerin büyümesinde epey emeği ve katkısı olduğunu söylemeliydim. her ne kadar babadan zengin olsa da yan gelip yatmamıştı ve tembellik etse de çalışıp kazanmasını biliyordu. ama bazen öyle sinir bozucu oluyordu ki ona katlanamıyordum..
"eğer bir daha bana kalem fırlatmaya kalkarsan kovulursun,aptal asistan.."
"çokta umrumdaydı!"
kıkırdamasını bastırmaya çalıştığını anlıyordum,benimle alay etmekten epey hoşlanıyordu ve bu beni sinirden öldürüyordu. kaslarına yapışmış olan beyaz gömleğin düğmelerini birer birer açmaya başladığında yutkundum,hala sırtı bana dönüktü. aslında bu durum sıra dışı değildi ve neden son günlerde bu kadar hassas olduğumu anlayamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
asistan. | ryomen sukuna
FanfictionAnd drags you along, She might want a kiss, Before the end of the song. Because love can burn like a cigarette, And leave you with nothing.