asistan | ryomen sukuna.Final Part!
kiss me hard before you go,
summertime sadness.
I just wanted you to know,
that baby,you the best."hey." odamın kapalı olan kapısı gıcırdayarak aralandığında,bakışlarım kapının arasından pembe saçlarıyla bana bakmaya koyulan patronumu buldu. dosyalarımı bir kenara bıraktım,kulaklığımı kulaklarımdan çıkartarak bir köşeye doğru savurdum. o sırada Sukuna,bakışlarını benden kaçırarak kapıyı ardından kapattı.
"konuşmamız gerekenler var." fısıldıyordu,onunla son tartışmamızın ardından her ne kadar aramızda ansızın patlayan volkanlarla daracık bir alanda sevişmiş olsak da,henüz barışmış sayılmazdık. tam karşımda durduğunda,oturduğum yerden doğruldum. "hey,tartışmak istemiyorum Sukuna." bıkkınlıkla konuşmuştum.
"tartışmıyoruz,tartışmayacağız da. yalnızca sana söylemem gereken şeyler var asistan,bana beş dakikanı ayırırsan eğer ne olduğunu anlayacaksın. hm,ne dersin?"
başımı olumlu anlamda salladım,benimle ne konuşacağını ve neden şu anda bu kadar durgun olduğunu merak ediyordum. bıkkınlık dolu bir nefes aldı,ardından kaçırdığı bakışlarını doğrudan bana odakladı. "Yorozu'yu kovdum,artık takımımda olmayacak ve seni rahatsız edebilecek bir davranışta bulunamayacak. o konuda meraklanmana gerek yok,aslında senin haklı olduğunun ve o kadının burda,yanımda çalışmasının sakıncalı olduğunun farkına vardım."
şaşırıyordum,onun gerçekten bu konuda şapkasını çıkartarak kafa yormasına şaşırıyordum. ama daha şaşırtıcı olanı,empati kurmuş ve beni haklı bulmuş olmasıydı. konu Yorozu'yu kovması değil,benim duygularımı önemseyerek bir karara varmış olmasıydı. dudaklarım aralandığında,o konuşmakta benden önce davrandı.
"seni mutsuz eden,seni kıran herhangi bir şey hayatımızda olsun istemiyorum. pekala,çok anlayışlı bir insan sayılmam. bazen yalnızca egolu,bencil,anlayışsız ve boktan bir adam olup çıkıyorum ancak sana şunu söylemem gerek.. seni seviyorum. senin mutsuz ya da kırgın olmana katlanamıyorum."
kalp atışlarım hızlanıyordu,onun dudakları arasından dökülen narin sözler kalp atışlarımın arasında çok tatlı bir duyguyu yaşayıp mutlu olmamı sağlıyordu. onun bu sefer beni haklı bulması,daha anlayışlı bir adam olmayı denemesi,duygularını bana karşı açıkça anlatması ona olan kırgınlığımın tamamıyla yok olmasını sağlıyordu.
"haklısın,anlaşamıyoruz. bazen ben seni anlayamıyorum,bazen sen beni anlayamıyorsun. tartışıyoruz,kırılıyoruz. ama olsun,bu bir sorun olmamalı. eğer gerekiyorsa tartışırız,anlaşamayız,ben her zaman hayır derim ve sen her zaman evet dersin,öyle ki erkenden yaşlanırız. ama umrumda değil,seni seviyorum."
ona doğru yaklaştığımda,aramızda olan saçma tartışmaların ve kırgınlıkların pekte bir anlamı olmadığını düşünmeye başlamıştım. o haklıydı,eğer erkenden yaşlanmamıza sebep olacaksa bile,onunla sonsuza kadar tartışıp durmaya hazırdım. nasıl olsa,aşk bu kadar yoğun bir duyguydu. "bende.." mırıldandım,kollarımı onun boynuna sarıp ona sıkı sıkıya sarılıyordum. "bende seni seviyorum,patron."
20 sene sonra.."Sukuna,kahvaltıda şu acı kahveyi içmekten neden bu kadar zevk alıyorsun? yaşlandın,yakında kalp çarpıntıların başlayacak. sağlığına daha fazla önem vermelisin,sana portakal suyu sıktım."
o masanın ucunda otururken,kahve bardağını ondan alarak masaya daha sağlıklı bir seçenek olan portakal suyunu bıraktım. o sağlığı konusunda kaygılanmıyor olabilirdi ancak ben onu hala her şeyden çok daha fazla önemsiyordum. "hey,ben portakal suyundan pek hoşlanmıyorum. kahve bardağımı tekrar masaya bırakır mısın? sen her sabah şu aptal detoks sularını içiyorsun da ne oluyor sanki?"
"ama kırışıklıkları önlüyor! detoks sularım hakkında konuşma hakkın yok Sukuna."
"bence kırışıklıkları önlemiyor ve sen yalnızca o lanet karışımı içerek daha sağlıklı olduğunu falan sanıyorsun. onun kokusu o kadar berbat ki! ah,midem bulandı."
"sen bana yaşlısın mı demeye çalışıyorsun Sukuna?" kaşlarım çatılıyordu,onun aksine sağlığıma ve mümkün olduğunca genç kalmaya daha fazla önem veriyordum. kollarını açarak,başını olumsuz anlamda salladı ve anında gazabımdan korunmak amacıyla kendini savunmayı denedi. "sana yaşlandığını söylemiyorum,nerden uyduruyorsun bunları? yalnızca detoks suları kırışıklıkları önlemiyor,kabul et bunu."
burnumdan solumaya başlıyordum,sanırım bu gün regl olduğumdan,durum onun açıkça canımı sıkmaya çalışmasını kolaylaştırıyordu. "resmen bana yaşlandığımı söylemeye çalışıyorsun Sukuna! ah,ne kadar kaba bir adamsın sen.."
"anne,baba! kahvaltı etmeye çalışıyorum!"
kitap hakkındaki yorumlarınızı buraya bekliyorum,umarım okurken zevk almışsınızdır!
hoşçakalınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
asistan. | ryomen sukuna
FanfictionAnd drags you along, She might want a kiss, Before the end of the song. Because love can burn like a cigarette, And leave you with nothing.