1.3'
•
"sen kaç yaşında olduğunun farkında mısın,Sukuna? otuz yaşında bir adamsın ancak küçük çocuklara benziyorsun! bu kadar önemli bir davete konuşmacı olarak katılıyorsun ve beraber çalıştığın bir adamla kavgaya tutuşuyorsun! ah,sana inanamıyorum.."
"tch.." dudaklarının arasından tısladı,arabasını nereye olduğu umrumda olmayan bir yere doğru sürüyorken bana bakmaktan kaçınıyordu. ona davet salonunda koşar adım arayıp bulduğum buz torbasını patlamış dudağına bastırıyordu ve ben onu azarlamayı bırakmıyordum. ve,o da beni.
"o aptal adamla konuşmayacağını sana söyledim,neden sırf bana karşı gelmek ve beni kıskandırmak uğruna bu kadar aptalca davranıyorsun,hm? o adam seninle konuşamaz,sen onunla konuşamazsın ve o sana asla dokunamaz. aptalsın,amacın yalnızca beni kıskandırmak öyle değil mi?"
"dünya senin etrafında mı dönüyor sence,Sukuna? aptal olan sensin!" deri koltukta arkama doğru yaslandım,o beni davet salonundan alıp arabasına attığında onunla beraber gitmekten başka bir şansım kalmamıştı. Toji'yse,etrafını saran kalabalığın arasında kaybolmuştu. açıkçası onun nasıl olduğunu merak ediyordum.
"beni sadece aşağılık ve egoist bir adam sanıyorsun,öyle değil mi? sence bu kadar sığ bir adam mıyım? beni hiç tanıyamadın mı,Alice?"
"evet öyle bir adamsın!" düşünmeden konuşuyordum,ona karşı kırgınlığım son bulmamıştı ve onun da bunu anlamasını umuyordum.
duraksadı,buz torbasını arabanın arkasına doğru savurdu ve koyulaşmış kaşlarıyla beraber araba kullanmaya devam ediyordu. bu kavganın ne kadar süreceği hakkında pek bir şey bilmiyordum,yalnızca onun iyi olduğunu bilmek istiyordum. "hastaneye gidelim,dudağın çok fena kanıyor Sukuna."
"neden meraklanıyorsun ki,hm? ben yalnızca aşağılık ve egoist bir adamım Alice."
dudaklarımın arasından sığ bir nefes aldım,ona karşı hala kızgın olsam da onu bu halde bırakıp gitmeye razı olamazdım. nasılsa,onu hala seviyordum ve buna karşı çıkmamın bir anlamı yoktu. "aptalca konuşma,en azından eve kadar seninle geleyim ve şu yarana pansuman yapalım."
"farklı davranmaya çalışsan da hala aynısın,aptal asistan." kıkırdadı,sanki az evvel ne kadar kızgın olduğunu ve beni azarlayıp durduğunu unutuyordu. "ben.. sadece.."
"beni seviyorsun,hepsi bu." suskun kaldım,o haklıydı. kollarımı çaprazladım ve mağlup olduğumu kabul ederek camdan dışarıyı seyretmeye koyuldum. bu durumun farkına vardığında,onun alaycı gülüşü arabanın duvarlarında yankılandı. "tartışıp durmanın ya da benden kaçmanın bir anlamı yok,seni bırakmayacağım ve sende bunun farkındasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
asistan. | ryomen sukuna
FanfictionAnd drags you along, She might want a kiss, Before the end of the song. Because love can burn like a cigarette, And leave you with nothing.