1.2'
•
"bırak onları,burda kalacaklarını söylememe gerek var mı sence?"
dudaklarımın arasından bıkkınlık dolu bir nefes kaçtı,ufak çantama sokuşturduğum birkaç parça kıyafeti benden alıp bir kenara doğru savurdu. uzun zamandır onunla beraber çalışıyordum ve nerdeyse çalıştığım her gün onun evine gelmek durumunda kalıyordum,bu yüzden onun evi benim eşyalarımla doluydu. ona olan kırgınlığım bakışlarımdan okunabilirdi ancak o bunu anlayamayacak kadar sığ bir adamdı.
"asıl sen bırak,Sukuna. bu konuyu daha fazla uzatmanın bir anlamı var mı sence? işten ayrıldım ve artık eşyalarımın senin evinde kalmasına gerek yok. beni rahat bırak ve toparlanayım olur mu?"
"aptal olma." yanıma doğru yaklaştı,onun yatağının karşısında duruyor ve onun gözlerine bakmaktan kaçınıyordum. parmakları çeneme dokundu,başımı biraz kaldırıp kaçırdığım gözlerime doğrudan baktığında geriye doğru kaçmak istedim ama bunu yapamadım.. "gitmene müsaade etmeyeceğim,kağıt üzerinde hala benim çalışanımsın. bu yüzden sadece benimle gel ve bu konuyu konuşalım,olur mu?"
başımı olumsuz anlamda kıpırdattım,onunla konuşmak istemiyordum ve bence bu anlaşılabilir bir istek sayılırdı. yalnızca burdan ayrılmak,ondan uzaklaşmak istiyordum. "istemiyorum,eşyalarımı alacağım ve burdan gideceğim Sukuna. bu anlaması zor bir şey olmasa gerek,değil mi? kağıt üzerinde olanlar umrumda değil,beni bu konuda vurmaya çalışma."
"Alice!"
"Sukuna!" haykırdım,bu durum artık gerçekten kızmama ve ondan daha fazla soğumama sebep oluyordu. kaşları koyulaştı,hala canımı acıtmayacak bir halde çeneme dokunuyordu ve onun gözlerine doğrudan bakmamı sağlıyordu.
"bu konuyu konuşacağımızı söyledim ve bu kadarı makul,aşağıya geç ve beni bekle. birazdan orda olacağım." beni umursamıyordu,onun hayatında benim isteklerim ne zaman önemli olmuştu ki? onunla konuşmaya çalışmak yalnızca aptal bir davranış olacaktı,bunun farkındaydım.
"umrumda değil,Sukuna. ben senin kuklan mıyım,hm? sadece beni yalnız bırakmanı söylüyorum ve bunda anlaşılmayacak bir şey yok."
"bende seni yalnız bırakmayacağımı söylüyorum. anlık bir hayal kırıklığıyla çocukça davranıyorsun,sana karşı anlayışlı davranmayı deniyorum ama sen sadece şımarık küçük bir kız çocuğuna benziyorsun."
bu sözler onun sandığının aksine beni yatıştırmıyordu,yalnızca daha büyük bir hayal kırıklığına uğramama sebep oluyordu. onun gözlerine doğrudan bakarken,sözlerimden olmasa da en azından bakışlarımdan yaşadığım kırgınlığı anlamasını bekledim. ancak bu mümkün olamazdı,karşımda hayatım boyunca karşılaştığım en egoist adam vardı. "sadece eşyalarımı alacağım,anlıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
asistan. | ryomen sukuna
FanfictionAnd drags you along, She might want a kiss, Before the end of the song. Because love can burn like a cigarette, And leave you with nothing.