@bengu1119 bölüm senin. Umarım beğenirsin. İthaf isteyen buraya bırakabilir.
Keyifli okumalar!❤
~~~~~~~~~~~~~~~
Sahilin en sonundaki bir ucu kırık; koyu renkli bankta otururken denizi seyretmeye başlamıştı.
Düşünüyordu. Hayallerinin rengini kaybetmeden önceki düşüncelerini hatırlamaya çalışıyordu.
Ona göre küçükken her çocuğun merak ettiği ve düşünmekten zevk aldığı bir konu vardı. Kendinden büyük olanların bu konuyu saçma bulup gülecekleri bir konu. Kendinin de vardı elbet.
Renksiz hayallerinin değişmesini umarak birkaçını hatırlamaya çalıştı.
Saatlerdir denizi seyrediyordu. Aklına karşısındaki ulu mavilikle ilgili bir şeyler getirmeye çalıştı.
Hafızası kuvvetliydi ama geçmişi hatırlamak artık atmak istemeyen kalbinde yaralar açıyordu.
Geçmiş demek anne demekti. Geçmiş demek burukluktu. Geçmiş demek acıydı, hüzündü, yastı. Bir o kadar da mutluluk ve rengarenk hayallerdi.
Parmaklıkların ardında yeşermeye başlayan ümitlerin mutluluğunu burukça yaşayan Elvan; ona bir anısını armağan etmişti şimdi. Hatırladığı şeyle yüzünde buruk bir gülümsemenin oluşmasına izin verdi.
Küçükken denize baktığında hep merak ederdi. Bu kadar büyük su kütlesi nasıl olurdu da hep mavi kalırdı? Denizi boyayan kişinin boyası hiç bitmez miydi? Ya da maviden sıkılıp kırmızıya boyar mıydı bir gün? Peki yağmur yağınca boyanın rengi açılıp bozulmaz mıydı?
Ya da Güneş Ay'la olan küslüğünü ne zaman bitirecekti? Gündüzleri barışmak için geliyordu; Ay'ı arıyordu ama Ay gıcıklık yapıp kendini göstermiyordu. Parlaklığını azaltıp saklanıyordu gökyüzünün bir ucuna. Güneş'te aramaktan yorulunca küsüp saklanıyordu denizin içine.
Düşüncelerini ve rengarenk hayallerini hatırlayınca insanın büyüdükçe kendini kısıtladığı kanısına vardı. Tamam; yıllarca okuyup filozof olmuş veya filozof kadar olmasada belli bir mesleği eline almış biri; atmosferin içerdiği gazların bir yansıması olarak denizin mavi gözüktüğünü bilen biri 'Acaba deniz bir gün kıpkırmızı olur mu? Ya da denizi boyayan kişinin boyası biter mi?' diye düşünmezdi. Kastettiği de bu değildi zaten. İnsanların yaşları ilerledikçe hayal etme yetilerini köreltmeleri saçma geliyordu ona.
Yıllardır öğretmenlik yapan birinin 'Güneş Ay'a küstüğü için batıyor.' demesi tımarhanelik olduğunu gösterirdi. Ancak bundan bin yıl sonra Ay'a gitmenin günlük bir iş olacağını hayal etmesi aptalca bir iş değildi.
Karşısındaki manzarayı izledi bir süre. Bu banka oturduğunda güneş henüz yeni doğmuş ve kuşlar eşliğinde yükseliyordu semalarda. Şimdiyse batmanın keyfine varıp rengini kızıllaştırmıştı. Az sonra ardında bırakacağı pembelikle kaybolacaktı ufukta. Başka bir yerde yeni bir gün için; yeni umutlar için doğacaktı. Kendi gibi renksiz hayalleri olan insanlar için lanetler yiyerek, yeni umutlar besleyenler içinse gülücüklerle karşılanacaktı. Uykusuz kalmaktan kızaran gözleri karşısında ki manzarayla açık kalmaya çalışırken derinden gelen bir esnemeyi engellemek için dudaklarını birbirine sıkıca bastırdı. Kaner eve gitmek istediğini söyleyince Beyza'yı arkada bırakıp tam gaz eve sürmüş; varınca da Morgan'nın arabasını evin önünde görünce içi rahatlamıştı. Kaner'i ve Gökçe'yi bırakıp Abay'a yakalanmamayı başararak sahile sürmüştü R8'i. Bu kadar yorgunken çekeceği son şey bile değildi Abay'ın dırdırı. Şimdiye kadar yediği tek şeyse martılarla paylaştığı simitti. Artık kalkması gerekiyordu. Üzerinde hala aynı kıyafetler vardı. Gelirken insanların kendini garipseyen bakışlarını umursamadan ayakkabılarını çıkarmıştı. Üzerine bastığı soğuk zemin âdeta masaj yapmıştı isyan eden ayaklarına. Kalkmak istemese de gitmesi gerekiyordu artık. Huysuzca kıpırdanırken yavaşça ayağa kalktı. Saatlerdir oturduğu için karıncalanmaya başlayarak isyanını dile getiren bacaklarını hareket ettirdi. Bir eline ayakkabılarını bir elinede çantasını alarak veda etti oturduğu banka; izlediği denize ve tüm ihtişamıyla denizde kaybolup ardında biz insanlara bıraktığı derin kızıllıkla batan; şaheserini sunmaktan gurur duyup yeni bir yerde; yeni umutlara ışık tutmak için yol alan Güneş'e.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVAN
Teen FictionRenksiz Hayallerin Hikayesi... Geçmişinde çok acı çekmiş ve adının anlamını yitirmiş bir kız... Elvan. En az kız kadar karanlık bir genç adam... Kaner. İki yalnızın hayatları hiç olmak istemedikleri bir yerde kesişir ve birbirlerinden başka sığına...