"Ne demek izlerini kaybettim Abay?!" Kaner'in sesi sert çıkmıştı. Bir anlık pişman olmuştu. Acaba Elvan'a çok mu sert çıkışmıştı? Ama ne yapsaydı? Engellemese Elvan boğazını kesecekti. Beyza'yı umursadığından değildi ama ya Elvan bir zarar görseydi? Ne olacaktı o zaman? Sonuçta Beyza'da eğitim görmüştü ve sağı solu belli olmayan garip bir kızdı.
Bana karşı hiç dostça duygular beslemiyordu bunu biliyordum. Anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Ah! O an ne kadar çok endişelenmeştim Elvan için.
Aslında Beyza'yı plandan sildiğimi söyleyecektim ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Elvan Beyza'yı iter itmez onu arabaya koyup Elvan'a planı anlatacaktım ama arkamı döndüğümde ne Elvan vardı ne de Gökçe. Abay'a haber verdiğimde iki saat dırdırını dinlemiştim. Ah! İhtiyar bazen fazla çeneci olabiliyordu. Ama ne yaparsın babaydı işte.
Abay'a Elvan ve Gökçe'nin ortalarda olmadığını söylediğim zaman bağlantı hatası olmuştu ve kulaklık etkinliğini yitirmişti. Şimdi ise samanlıkta iğne arar gibi Elvan'ı arıyordum. Beni yanlış anlamıştı. Beyza umrumda bile değildi. Neden anlamak istemiyordu ki ondan başka kimseyi sevemeyeceğimi? Neden bunu görmüyordu. Yeteri kadar belli etmiyor muydum ona verdiğim değeri?
Bazen beni çok zorluyordu. Görmezden gelmesi o kadar acıtıyordu ki. Bazen kendimi görünmez gibi hissettiriyordu bana. Ama pes etmeyecektim. Ona her baktığımda gözlerinde yardım isteyen küçük kız çocuğunu görüyordum. Her baktığımda biraz daha tutunuyordum o kız çocuğuna. Ona ihtiyacım vardı. Onun bana ihtiyacı olduğu gibi benim de ona gereksinimim vardı.
Sıralanmış arabaların önünden geçerken ayağıma bir şey takılmıştı. Eğilip elime aldığımda bunun bir kulaklık olduğunu anlamam daha doğrusu bizim özel olarak sadece görevler için kullandığımız kulaklıklardan olduğunu anlamam geç olmamıştı. Emin olmak için üzerinde kodu olup olmadığına baktığımda tahminimi doğrulayan kodla karşılamıştım. Bu ya Elvan'a ya da Gökçe'ye aitti. İyi de neden yerdeydi? Olası ihtimalleri kafamda kurmaya başlamışken kulaklığı bulduğum yerde biraz daha dolandım. Ayağımın altında kırılan bir şey olduğunu anlamam çıkan ses sayesinde pek uzun sürmemişti. Ayağımı kaldırdığımda bunun sade bir broş olduğunu fark ettim. Elime aldığımda arkasından sallanan ve merceği kırılmış kamera dikkatimi çekmişti.
'Bu kesinlikle Abay'ın işi.' diye geçirdim içimden. Biz evden çıkarken Gökçe'ye broş değil düğme şeklinde olan yaka kamerasını vermişti. Geriye tek bir seçenek kalıyordu. Elvan. Bu broş Elvan'a aitti. Dikkatli bakınca broşu bulduğum yerin biraz ilerisinde bir tane daha kulaklık olduğunu gördüm. Ne yani? Aklıma gelen şeyi yapmadılar değil mi? Lanet olsun! Abay bana niye söylemezsin ki barın adını?
Tahminimce Elvan gurur yapmıştı ve görevi kendi üstlenmişti. Kulakları büyük ihtimalle Gökçe iptal etmişti. Bağlantı bu yüzden kesildi demek. Çevreme bakındığımda birkaç tane bar dikkatimi çekmişti. Diğerlerine göre fazla aydınlatma kullanılmış tek tük iki bar vardı. Kaymak tabaka desene.
Bana en yakını yaklaşık olarak 10 adım ötemdeydi. Hızla o yöne ilerlediğimde saniyeler içinde barın önündeydim. Kapıdaki korumaların birkaç saniye beni süzmesine izin verdim. Üzerimdeki deri ceketin yakalarını sabırsızca oynadığımda geçmem için yol verdiler. Kenara çekilen cüsselerine tok sesleri eşlik etmişti.
"Hoş geldiniz efendim!" Sesi sanki 'Olay çıkarma, çarparım!' der gibi çıkmıştı. Merak etmeyin. Bir arkadaşa bakıp çıkacağım.
Baş selamı verip içeri girecekken aklıma gelen şeyle tekrar cüsseli adama döndüm. Bana 'Yine mi sen? Ne var?!' dercesine bakıyordu ama bunu umursayacak kafada değildim. Aklıma gelen soruyu adama yönelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVAN
Dla nastolatkówRenksiz Hayallerin Hikayesi... Geçmişinde çok acı çekmiş ve adının anlamını yitirmiş bir kız... Elvan. En az kız kadar karanlık bir genç adam... Kaner. İki yalnızın hayatları hiç olmak istemedikleri bir yerde kesişir ve birbirlerinden başka sığına...