17.BÖLÜM "MESİH'İN GERÇEK YÜZÜ..."

2.5K 169 17
                                    

💐💐

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💐💐

Titreyen bakışlarım ifadesiz bakışlarına ardı ardına bakıyor, içimde giderek azalan umut kırıntılarını süpürerek yanaklarıma sicim gibi dökülen gözyaşlarımın kapılarını aralıyordu. Boncuk boncuk olan gözlerimi, baston yutmuş gibi dik bir şekilde durarak ona aktarmaya devam ettim.

Selenay'ın söylediklerini uyguluyor, bana ne yaptığını görmesini sağlıyordum. İnsanlar kırgınlıklarımızı görmeli, sergiledikleri davranışların nelere sebebiyet verdiğini fark etmeliydi...

Cevapsız kalmaya devam edince burukça tebessüm ederek, "Boş versene," deyip, önünden ayrıldım; az önce şarja taktığım telefonumu alıp, askılıktaki çantamı sökercesine çekip kendimi evden dışarı attım. Buruk bakışlarım ürkekçe etrafta dolandı, kendimi toparlayıp hızlı adımlarla asansöre yöneldim. Bir an önce buradan çıkmalıydım, onunla tekrar karşılaşmak istemiyordum.

Apartmandan çıktıktan sonra nereye gittiğime bakmadan, hızlı adımlarla tüm her şeyi gerimde bırakarak, koşarcasına sokaktan çıktım. İçimde yükselişe geçen duyguları bastırmaya çalışıyor, kendi kendime diyaloğun devamını kurmayı kesmeye çalışıyordum. Bir süre sonra kendimi tutamadan koşmaya başladığımda esen rüzgârla üşüyen yanaklarımı, akan sıcak gözyaşlarım ısıtıyordu.

Lisa'nın dediklerinden, içsesimin haykırdıklarından, Mesih'in sustuklarından... Her şeyden kaçarcasına koşuyordum... Ne yaparsam yapayım, içimde oluşan yangını bir türlü söndüremiyor, üzerine tam uyan bir kulp asla geçiremiyordum.

Mesih Dinçer... Zaten en başından beri bana neden özel davranacaktı ki? Beni sevmesi için bir sebebi mi vardı? Bana en başından beri, benim için bile katlanmamıştı... Ne ben Leyla'ydım ne de biz ilk görüşte aşk yaşamaya başlayan o romantik roman sayfalarının içerisindeydik... Tecrübesizliğime karşın karşımda birçok şeyi görmüş geçirmiş güçlü bir adam vardı, ne olmuştu ona? Beni görür görmez dizleri mi titremişti, bana âşık mı olmuştu?

Bir de aptal gibi tüm söylenilenlere rağmen yine de Mesih'in yanında olmayı tercih etmiştim. Ondan sırf bir gün vazgeçememek için evlenmiştim. Hem de hiç düşünmeden. Koşarken kafamı iki yana salladığımda yorgun düşen bacaklarım yavaşlasa da hâlâ acı çeken bir ifadeyle koşmaya devam ediyordum. Aptaldım. Bir de utanmadan ruhlarımızın yaklaştığı yalanına inandırmıştım kendimi. Tıpkı bir aptal gibi kendimi defalarca ona teslim etmiş, en çirkin hâlini dahi kabul etmiştim. Ben Dünyadaki en büyük aptaldım.

"Aptal..." Tıpkı bir zamanlar da Mesih'in ağzından düşürmediği gibi...

Soluk soluğa kaldığımda, dengemi güçlükle toparlayıp durdum; durmadan bağırmak istiyor, yeri dövmeyi arzuluyordum. Düşüncelerim onu her yerden engellemeye çalışsa da zihnime kazınan şefkatli bakışları, ilgili hâlleri aklıma geliyor, beni ikilem dolu bir uçuruma sabitliyordu...

SINIRSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin