~
Shinsou"Ya bak o konuda bilmediğiniz şeyler var," dedi İzuku kendini savunurca. "Kodese girdim evet ama polisler beni yanlış anladı. Ben caminin kenarında duvara dönükken turkcell Salla Kazan yapmaya çalışıyordum. Hani telefonu da hafif kasıklarıma doğru tutunca dışarıdan bakanlar yanlış anlamış. Anlıyorsunuz beni değil mi?? Sadece Salla Kazan yapmıştım! Zaten polisler kamera kaydına bakınca saldılar beni.."
Güldüm.
Bu kadar saçma sapan bir hikayeye neden güldüm bilmiyorum ama.. yol boyunca kendini diğerlerine savunmasına ve ısrarla masum olduğunu kanıtlamaya çalışmasına güldüm.
"Yalan söyleme," dedi isminin Uraraka olduğunu öğrendiğim kız. "Bir kere yarım yamalak sallayınca bile Salla Kazan oluyor sen ne kadar elini orada tuttuysan insanlar şüphelenmiş de polisi aramış. Edepsiz insan."
"Lan bak kızım.. internetim falan yavaştı heralde olmadı bir türlü. İlk gören kişi de direkt aramış zaten. Ben ne yapayım yani? Hem zaten açık alanda kendime hallenecek olsam neden caminin önünde yapayım? Durup dururken çarpılayım diye mi?"
"Olabilir insanların fantezilerinin bir sonu yok."
"Fantezilerden bahsetme istersen, Uraraka'cığım. Önce oyuncaklarını havalandırıp sonra onlarla havada oynadığını bilmiyoruz sanki."
"Bunda sorun olan ne?" Diye sordum anlamazca. Uraraka ve diğerleri gülmeye başlarken İzuku bana dönüp anlamazca baktı. "Shinsou.. bana bunu anlamadığını söyleme."
"Anlamadım?"
"Ah.. o tatlı leylak saçlarının altındaki kalın kafan amma masum. Senin gibi birini bu grubun olağan konuşmalarına davet etmek, tıpkı beyaz ve yeni bir halıya kahve dökmek gibi hissettiriyor."
"..ben.. o kadar da masum değilim," dedim kaşlarımı çatıp. Nedense sinirlenmiştim. Onun gözünde bir çocuk falan mıydım? Evet belki bu kirli şakasını anlamamış olabilirdim ama hiçbir şey bilmiyor da değildim.
"Haha öyle mi?" Dedi İzuku gözlerinde şeytani bir ifade belirirken. "Fakat masum olmadığını bana kanıtlaman gerekir. Ancak o zaman sana inanabilirim."
"Öhhm.. ehem.." Todorki araya girip gülümsedi. "Biz patlamış mısır falan alalım.. siz takılın. Hadi çocuklar."
Diğerleri içecek-yiyecek standlarına ilerlerken İzuku hâlâ aynı sırıtışla bana bakıyordu. "E hadisene Shinsou.. kanıtla bana. Bak çok zamanımız yok tiyatro başlayacak yakında."
Yanaklarıma sıcak basmaya başlarken ifademi sabit tutmaya uğraştım. "Hiçbir şey ispatlamak zorunda değilim. Sadece bana etiket yapıştırmazsan sevinirim. Bir espriyi anlamadım diye masum olmuyorum."
"Çok bariz bir espriydi, Shinsou."
"Oyuncaklardan bahsediyordun.. aklıma ilk gelen şey neden fesat olsun? Gayet terimsel anlamı ile düşündüm ve bence olması gereken bu. Siz çocuklar problemlisiniz."
"Haha.. fesat düşününce -daha doğrusu terimsel anlamını düşünmeyince- anladın yani.. bahsettiğim oyuncakların ne olduğunu.."
"A-anladım."
"Neymiş peki onlar?"
Yutkundum, terliyormuş gibi hissediyordum. "Neden soruyorsun? Niye beni sorguya çekiyorsun hatta? Sana hiçbir şey ispatlamak zorunda olmadığımı söyledim."
"Lafı amma dolandırdın," dedi gülüp. "Neredeyse utandığını düşünmeye başlayacağım. Ki bu masumluk belirtisidir."
Hızla onun kolunu tuttum. "Bana masum demeyi kes." İzuku çenesini kaldırdı. Benden bir baş kısaydı, şimdi neredeyse burnu burnuma değecekti. "O halde soruma cevap ver."
![](https://img.wattpad.com/cover/350845814-288-k951335.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐢𝐥𝐚𝐜 𝐒𝐰𝐞𝐞𝐭 - ShinDeku
FanfictionUA Lisesinde yılın en çok beklenilen dönemi başlamıştı. Staj Programı! İzuku için ise bu dönem çok daha önemliydi çünkü kahramanlık stajı ilerideki hayalleri için ilk adımıydı. Bu yüzden başından beridir en çok istediği şey.. Hawks'ın şirketinde st...