Taehyung, yaşadığı her saat, her dakika, her saniye biraz daha sabretmeyi öğrenmişti.
Akrabalarının doğum gününde toplanmamasını umardı hep. Zeki bir çocuktu, büyüdüğünde böyle organizasyonlar yapılmayacağını tahmin edebiliyordu. Babasının doğum günlerinde gelmesini istememişti. Lisedeki matematik hocasını bir daha görmemek için dua etmişti. Sabretmişti. Yıllar yavaş da olsa geçmiş, sabrı bir işe yaramıştı. Artık yetişkin bir insandı ve kendi kararlarını verebiliyordu.
Çekeceği en büyük acıları şu yaşına kadar çekmişti. Hala hayat onu bırakmış değildi fakat, artık canı eskisi kadar yanmayacaktı.
Pencereden gördüğü adam da bunun en büyük kanıtıydı.
Uzun boyu, bembeyaz teni, kısa kesilmiş saçları, fit ve kaslı vücudu, ifadesiz bakışları ve elindeki küçük sırt çantasıyla kraliyet evinin toprak yolunda yürüyordu. Camdan izlendiğinin farkında değildi. Onu heyecanla bekleyen biri olduğunun da farkında değildi.
Heyecandan elleri terleyen Taehyung, içinde sevinç çığlıkları atan kurduna uyarak hızlı adımlarla odalarından çıkıp hızla merdivenleri inmiş ve kapıya doğru yine aynı hızda ilerlemiş, düşünceli bir şekilde olduğu yerde duran Hoseok'un arkasından, "Hey Taehyung, nereye böyle?" sorusunu görmezden gelmişti.
Kapıyı açtığında anahtarı elinde havada kalan Jeongguk'la karşılaşmıştı. Deltanın yüzünde şaşkın bir ifade vardı. "Taehyung, bir şey mi oldu güzelim?" diye sormuştu bu yüzden.
Taehyung hiçbir şey demeden özlemini asla tarif edemeyeceği bir ifadeyle sevdiği adama bakarken zaman akmıyormuş gibi hissediyordu. Bir zaman sonra Jeongguk da böyle hissetmeye başladı, çünkü omegasının büyüsüne kapılmaması imkansızdı.
Bir anda ellerini boynuna dolayıp dudaklarına sarıldığında da düşünceleri aynıydı.
Dudaklarının üstüne kapanan kalın dudaklar onu resmen başka diyarlara götürürken karşılık vermekte gecikmemişti. Taehyung'un gözleri kapalıydı, hayatında şimdi gerçekten tam anlamıyla huzur bulmaya başladığı yer tam da burasıydı.
Nefessiz kalana kadar dudakları hareketini bırakmadılar. En sonunda Jeongguk, "Taehyung, içeri geçelim," diye mırıldanmıştı çekildikten sonra.
Taehyung ne yaptığının o an farkına vardı. Kapı ağzına kadar açıktı ve bu da evin etrafında dolaşan askerlere hiç güzel bir manzara olmamıştı. "Özür dilerim, kendimi tutamadım," dedi beraber üst kata çıkarlarken.
Jeongguk anlamayarak ona döndü. "Niye özür diliyorsun?" diye sordu yumuşak bir sesle. "Daha rahat bir yerde özlem giderebiliriz diye demiştim, odamızda yani." Ardından dişleri görünecek şekilde gülümsedi ve Taehyung'un tekrar içi eridi.
Odalarına geçtiklerinde Jeongguk çantasını bir köşeye fırlatıp ceketini çantasından tamamen zıt bir yavaşlıkla dolaba asarken hemen yanında duran tatlı bir omegası olduğunun farkındaydı.
Gülümseyerek Taehyung'a dönerken, "Taehyung, seni şurada yememi istemiyorsan hemen bu hareketleri kesmelisin," demişti.
"Engel olamıyorum," dedi ellerini Jeongguk'un göğsüne koyarken. "Senden ne fiziksel ne de duygusal olarak uzak olmak istiyorum bundan sonra."
"O zaman, konuşalım mı?" Taehyung başını salladığında beraber yan yana yatağa oturmuşlardı.
Jeongguk, başını omegasına doğru çevirip ellerini nazikçe tutarken dudaklarını aralamıştı. "Taehyung, yaklaşık 6 ay önce, senden hoşlandığımı anladığım günden beri, en büyük korkum iki ay önce yaşadığımız şeyleri yaşamak ve kendimi senden nefret ettirmekti. Bunları en acı şekilde yaşadık. Olan her şeyden sonra seni gördüğüm ilk an, gözlerindeki kararsızlık duygusu canımı çok acıtmıştı. Bugün burada el ele duruyorsak, artık her şey daha net olacak demek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby came home | taekook
Fanfictionso baby packed up all she had promised to never come back taehyung, oasis krallığı sınırlarında yaşayan bir omegadır. büyük amcası tae won'dan sonra kim soyundan gelen kimse omega olmamış, ama 20 sene önce bu durum bozulmuştur. taehyung, kim ailesin...