destiny and god's voice'

446 57 14
                                    

ay ben seyi daha yeni fark ettim... kral minsung'un adi minsungmus amk HSŞWHDWPDYWPDY MİNSUNG ya minSung baska isim mi bulamadin kardesim ya. nys bu benim ivin bir onurdur adami hayal ederken minhoyla jisungumun karisimi olrak hayal edebilirsiniz HSPWYSPWYSPWHSLWHSOWYD

***

"Yüce Tanrı, senin kaderini çoktan çizdi Jeongguk... 88 adım. 88 adım git, kaderin seni bekliyor. "

Ruhunun derinlerinden gelen sesi bir türlü susturamıyordu Jeongguk. Sürekli bir kaderden bahsediyordu ama kim olduğunu asla söylemiyordu.

İlk başta sesin deltasından geldiğini sansa da, öyle değildi. Çünkü deltası böyle konuşmazdı.

"Jeongguk, Jeongguk!"

Kapalı gözlerinin ardından abisinin sesini duyduğunda gözleri yavaşça açılmış, odaya fazlaca güneş vurduğundan gözlerini kısmıştı.

Başında feci bir ağrı vardı. Kaç saattir uyuyordu bilmiyordu ama, kafası çok karışıktı. Bayıldığından beri o lanet olası ses sürekli kader diyip duruyordu, neyin kaderi olduğunu da söylemiyordu. Sadece kaderini buldun diyip duruyordu.

"Jeongguk, iyi misin oğlum?" Kral Minsung'un endişeli sesiyle yattığı yerden ona dönmüştü. Yanında Yoongi'yle beraber onun uzanmış bedenini izliyorlardı.

"İyiyim, bir şeyim yok," dedi Jeongguk onların içini ferahlatmak adına.

"Çok korktuk oğlum, sen hayatında grip bile olmadın. Ne oldu bir anda?"

Yoongi haklıydı. Güçlü bir bünyeye sahipti ve 24 yıllık hayatında bir kere bile bayıldığını bilmezdi.

"Doktor da neden bayıldığını bir türlü çözemedi. Gelmeden yemek yemedin mi? Ya da, alerjin olan bir şeye dokundun?"

"Yemiştim ve hiçbir şeye alerjim yok benim."

Üçü de sessizliğe gömüldü böylece. Jeongguk yatakta oturur pozisyona geldiğinde neredeyse batmak üzere olan güneşi seyretti pencereden.

"Geç oldu, benim şehre dönmem lazım. Namjoon merak etmiştir." Babasının tüm ısrarlarına rağmen vazgeçmeyip şehre dönmek istediğini söylediğinde Minsung içinin rahat etmesi için en azından Yoongi'yle gitmesini istemişti. Jeongguk bunu mecbur kabul edip abisiyle beraber saraydan çıktığında babalarının ayarladığı araca binmek yerine Jeongguk'un, "Yürüyelim," demesiyle şehre yürümeye başlamışlardı.

Abi kardeş yürümeye başlamalarının üzerinden biraz süre geçtikten sonra Yoongi'nin, "Jeongguk, ne oluyor sana?" diye sormasıyla sessizliklerini bozmuşlardı.

Jeongguk bir süre duraksamıştı bu soruya. "Ne oluyor ki?" diye sormuştu bu yüzden anlamlandıramadığı için.

"Namjoon'la konuştum sen bayıldıktan sonra. Sürekli başının ağrıdığını, halsiz olduğunu ve dalıp durduğunu söyledi. Geçen gün ormanın içinde buluştuğumuzda o kurt saldırsından önce başının ölecekmişsin gibi ağrıması falan... Bugün de bayıldın. Saray dışındaki hayatında bir gelişme var da bana mı söylemiyorsun?"

Jeongguk bir süre düşündü. Gerçekten şehirde yaşamaya başladığından beri o kadar dalgındı ki, bunun sebebinin ise bir omega olması da büyük bir sorundu.

Kim Taehyung.

Onu etkilemek için bir çaba sarf etmemesine rağmen yine de o kadar tatlı ve çekici buluyordu ki onu, kendine lanet okuyordu her gün.

O aşka, karşılıksız sevgiye veya basit bir hoşlantıya bile inanmazdı, saçma gelirdi. Şimdi kendi kendine saçma dediği bir şeyi yapmaya başlamıştı, Taehyung'dan etkilenmişti.

baby came home | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin