Sabah olduğunda Taehyung ve Jeongguk annesi ve halasıyla birlikte kahvaltı yapmışlardı. Taehyung'un halası gerçekten çok neşeli ve hayat dolu bir kadındı, Jeongguk bunu fark ettiğinde Taehyung için mutlu olmuştu. Annesi ise daha sakin biriydi, kendisine soru sorulmadıkça konulara katılmamıştı, sadece uzun zamandır görmediği oğlunu izlemiş, özlem gidermeye çalışmıştı. Babası ise hala yoktu.
Jeongguk gözlem konusunda oldukça iyiydi ve bu aileyi de az çok tanımaya başladığı için Taehyung'un nasıl bir ortamda büyüdüğünü anlayabiliyordu. Annesi kocasına boyun eğen, sonrasında Taehyung'u teselli etmeye çalışan, ailede sorun çıkmasını istemeyen biri gibiydi. Halası da kardeşine engel olmaya çalışan ama başaramayan bir kadındı. Babası ise, tamamen sorunun kendisiydi.
Saatler neredeyse öğlene gelmek üzereydi ama o hala yoktu. Kahvaltıları biteli baya olmasına rağmen Taehyung annesi ve halasıyla konuşmaya çalışıyor, arada gözü saate kayıyordu. Jeongguk bu hareketlerinden babasını beklediğine emin olmuştu. Ama artık konuşacak bir şey kalmayınca, "Anne, biz artık gidelim." Babasına verdiği süre bitmişti anlaşılan. Ayağa kalkıp valizlerini koridora çıkartmış, "Unuttuğum bir şey varsa sonra almaya gelirim. Bir sorun olursa, beni her zaman arayabilirsiniz."
Halası Taehyung'a sarılırken, "Sık sık gel bebeğim, olur mu?" demişti. Annesi de aynı şekilde oğluna sarılırken, "Dikkatli ol Taehyung." demişti sadece.
"Prensim," diyerek Jeongguk'un önüne geldi annesi. "Taehyung'un emin ellerde olduğundan şüphem yok. Onu asla üzmeyeceğinizi düşünerek bu konuşmayı daha fazla uzatmak istemiyorum. Umarım hepimiz adına günler güzel geçer."
Jeongguk, "Merak etmeyin efendim," diyerek Seo'nun önünde hafifçe eğilmişti. Annesi bu kadar kıdemli birinin önünde eğildiğini görünce biraz utansa da ses etmeden ikisini birlikte yollamıştı.
Kapıda bekleyen, muhtemelen kralın gönderdiği arabaya valizleri ve küçük bir çantayı daha koyduklarında Taehyung buraya uzun süre gelmeyeceği için, anılarında yadedeceği bu mahalleyi iyice zihnine kazımıştı.
İşte tam o sırada babasının bir askeri araçtan indiğini görmüştü.
Elinde asker yeşili bir sırt çantası ve üzerinde askeri üniformasıyla evin önüne doğru ilerliyordu. Yaşı neredeyse ellilerinin ortasında olmasına rağmen hala çok yakışıklı ve karizmatik bir adamdı. Taehyung, belli etmese de hep ona ve mesleğine hayran olmuştu.
Jeongguk, "Taehyung?" diye sorarcasına sevgilisine seslendiğinde, oğlunun orada onu izlediğini anca fark etmişti Taemin. Yönünü değiştirip onlara doğru yürümeye başladığında Taehyung gerilmişti, ona ne diyeceğini planlamamıştı bile.
Taemin ikisinin önüne geldiğinde ilk olarak Jeongguk'un önünde eğilip, "Prensim, buraya geleceğinizi bilmiyordum. Mazur görün," demişti.
"Sorun yok, Taehyung'un eşyalarını almaya gelmiştik," dedi Jeongguk aynı resmiyetle.
Taemin'in gözleri Taehyung'u bulmuştu o anda. "Demek bizimle bağlarını tamamen koparmaya karar verdin ha?" Annesinin ve halasının dile getiremediği şeyleri söylediğinde Taehyung yutkunmuş ve sadece başını sallamakla yetinmişti.
"Taehyung artık benim korumam altında olacak. İstediği zaman sizi görmeye gelebilir. Size de her zaman kraliyetimizin kapısı açık."
"Oğlumun güvende olacağından hiç şüphem yok efendim. Umarım en yakın zamanda tekrar görüşürüz." diyerek tekrar Jeongguk'un önünde eğilmiş ve tam gitmek üzereyken Taehyung'un elini ellerinin arasına almıştı. Taehyung bunun karşısında donakalırken babası kulağına doğru, "Dikkatli ol, ben her zaman buradayım. İyi ki ölmedin," diyerek başka hiçbir şey söylemeden oradan ayrılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby came home | taekook
Fanficso baby packed up all she had promised to never come back taehyung, oasis krallığı sınırlarında yaşayan bir omegadır. büyük amcası tae won'dan sonra kim soyundan gelen kimse omega olmamış, ama 20 sene önce bu durum bozulmuştur. taehyung, kim ailesin...