𝙲𝚘𝚗𝚝𝚛𝚊𝚜𝚝

179 37 26
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🎧 Maneskin - The Loneliest


Mürekkebin yumuşak dokuda çıkardığı ses bütün odayı doldurmuştu.Wooyoung dolup taşan hislerini sahibine iletmeyip yine yazmayı tercih ettiği gecelerden birindeydi.Üç yıl geçmişti. Koskoca üç yılı birlikte , kutu gibi bir evde yaşamışlardı.Birbirlerinin kokularına hakim olan evde iki diş fırçası, iki anahtar, iki adam vardı. Birbirlerine farklı anlamlar yükleyen iki genç adam.Wooyoung'un duygularından bir şey eksilmemiş, günden güne dolup taşmıştı aksine. San ise olduğu gibiydi. Elbette Wooyoung onun için çocukluk arkadaşından başka bir şey olamamış , o sınırı geçememiş , o duvarı aşamamıştı.Ellerinde , düşlerinde , gülüşlerinde her şeyinde San vardı.Fakat kendisi günden güne onun hayatından siliniyormuş gibi hissediyordu.


Üniversite hayatlarının dördüncü senesiydi.San ailesinin istediği gibi bir çocuk olmuş mimarlık fakültesinin onur öğrencisi olmuştu. Wooyoung ise isteklerin dışında , hayallerinin peşinde yol almış güzel sanatlar fakültesi resim bölümünü kazanmıştı. Fakat her şey akademik olarak kalmamıştı.San fakültesinde olduğu gibi okulda da oldukça popülerdi. Her gece partiler sabaha karşı yanında küçük çocuğun tanımadığı insanlarla gelirdi. Bir gün sarışın bir kızken diğer gün esmer bir erkek olabiliyordu. Gözlerinin önünde yaşanan onca şeye kör olmuş kulaklarını tıkamıştı.Başka türlü yapamazdı, olmazdı.Burada onunla olmak için göz yummuştu tüm acılarına. Ondan habersiz onun gözlerinin önünde eriyor, günden güne kendini ondan gelecek sevgiye layık olmadığına ikna ediyordu. Onun gülümsediği , gözünü değdirdiği , konuştuğu , yatağına aldığı herkesi kıskanıyordu. Kendinden bir kez daha nefret etti.Onun en yakın arkadaşı olduğuna kendini ikna etmeye bile çalıştı. Fakat nafile. San dağsa o kardı , o siyahsa Wooyoung beyazdı , San çölse Wooyoung seraptı. Böylesine aşık böylesine tükenmişti.





Dış kapının açılma sesini duyduğuna saat sabaha karşı üçtü. Devrilen,  etrafa dağılan eşyaların sesini duysada ne odasından çıkmak içinden gelmiş ne de müdahale etmek istemişti.Öylece karanlığın dağınıklığı yutmasını bekledi.Yazdığı günlüğünü yatağının altındaki kutunun içine yerleştirip tekrar yerine iteledi. Geniş beyaz yatağına uzandığında başucundaki komodinin üzerinden kulaklıklarını alarak gözlerini yumdu.Başlarda San'ın odasından gelen kirli sesleri perdelemek , engellemek için müziği kullanırdı. Fakat şimdilerde bunu da alışkanlık haline getirmişti.Aynı karanlıkta uyuyamadığı gibi müzik dinlemeden de uykuya dalamaz olmuştu.Gözlerini tavana dikip şarkının onu mayıştırmasını bekledi.Yan odadaki sevdiği adamın yaptıklarına kulaklarını tıkasada zihni ve kalbini susturamamıştı.Gözyaşaları ince bir yol izleyerek gözlerinden şakaklarına doğru aktığında fark etmişti ağladığını.Kalbindeki kırıklarla tükeniyordu.Sabrediyordu.Onun başka dudaklara dokunmasına katlanıyordu.Onu yiyip bitiren bu aşk eriyip gitmesine sebep oluyordu.


Wooyoung uyandığında başında ince bir sızı boğazında bir düğüm vardı.Ağlayarak uyuyakalmıştı. Açık camından içeri süzülen güneş ışıkları yüzüne vuruyor, gözlerini kamaştırıyordu.Komidinin üzerinden aldığı telefonuna baktığında dersine çok az bir vakit kaldığını gördü.Lanetler ederek apar topar yataktan kalkmaya çalıştığında onu görmeyi beklemiyordu. San onun yatağındaydı. Muhtemelen geceyi de burada onunla geçirmişti.


Yavaşça yatağına geri uzanıp onu izlemeye koyuldu.Uzayan perçemleri gözlerini perdelerken dudakları dün gecenin izlerini taşıyordu. Dudaklarındaki morluğun nedenini bilmek canını çok acıtmıştı.Onların tadını hayal ettiği bir çok gece geçirmişti.İşaret parmağı kanamış ve morarmış dudakların üstünde tüy hafifliğinde bir yolculuğa çıktığında gözleri süt beyazı boynuna kaymıştı. Bir çok zevk öpücüğü barındıran tende ne beyazlık kalmıştı ne de saflık. Mor lekelerle bezelenmişti. Bir motif gibi ince ince tadını çıkararak yapılmıştı hepsi sanki. Sevdiği adamın bedeni oldukça kirliydi.




Hayallerinin başkalarının gerçekliği olduğu suratına bir tokat gibi çarpmıştı.Onun büyüsünden kurtulmak için hızla yatağından kalktı.Uyanması ya da onu sorgulaması gram umurunda değildi.Onu, sevecekmiş gibi düşlemekten gerçekten çok yorulmuştu.Dolabından çıkardığı gömleği ve pantolonu aceleyle üstüne giydi.O sırada kadifemsi sesi aynı kokusu gibi odanın içini doldurdu. 'Nereye?' doğrulup ağırlığını dirseklerine vererek yattığı yerden çocuğa bakıyordu.Wooyoung başta hiç muhatap olmadan odayı daha sonra da evi terk etmek istemişti. Ama başaramadı. 'Okula.' sesi tok ve kısa kesmek ister gibi sert çıkmıştı.Elinde değildi.San yastığın altına soktuğu telefonu çıkardığında önce saate daha sonra tarihe bakmıştı. 'Saat daha sabahın dokuzu.Ayrıca bugün oryantasyon günü.' Kahretsin.Wooyoung içinden kendine küfürler savurmaya başladı.Dördüncü senenin ilk haftasındaydılar ve alt sınıfların oryantasyonu olduğu için derslerin çoğu iptal olmuştu.


Yeni bir bahane ararken onu uzun süredir cevapsız bıraktığını fark etti. Gözleri yeni uyandığı için daha da kısılmıştı. Dudakları her sabah olduğu gibi kuruydu ve arada diliyle onları ıslatmaya bayılırdı. Ayrıca çıplaktı. Yaşadığı farkındalıkla elindeki çanta büyük bir görüntüyle yeri boylamış içindekiler etrafa dağılmıştı. Gözlerini kaçırıp saçılan eşyalarını toplamak için eğildi. Boya fırçaları , kuru kalemleri , eskiz defteri , boyama bıçakları her şey yeri boylamıştı. Ritmini kaybeden kalbi gibi.


'Young-ah?' cevap bekliyordu. Gözlerini bir saniye bile üstünden ayırmadan birazdan ona sunacağı bahaneleri dinlemek için bekliyordu. 'Oryantasyonda görevliyim.' Hayır değildi. Oryantasyon günlerinden nefret ederdi. 'Pekala. Akşam erken gelmeye çalış.Uzun zamandır birlikte vakit geçiremiyoruz.Gece bir şeyler yaparız.Seni özledim.' Küçük bir baş onaylamasıyla koşar adım oradan ayrıldı.


Kapının önünde bir sokak kedisi misali , üstüne sinen ardıç kokusuyla günü nerede geçireceğini düşündü.Adımları her zaman gittiği yönün aksine ilerlediğinde bu gece için soluğu nerede alması gerektiğini biliyordu.Bulunmamaya karar vermiş bir kedi isterse bir mendil gibi kendini katlayabilirdi ne de olsa.








Y/N: Lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. İsterseniz diğer hikayemdeki gibi hayal ettiğim mekanları ya da karakterlerin görünüşlerini ve dinlediğim şarkıları bölümlere eklerim.Bunu da bildirmekten çekinmeyin. Sizleri seviyorum

The Escape | WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin