𝚃𝚎𝚊𝚛s

228 23 30
                                    

🎧 PNL - J'Comprends Pas''Yeter artık!''

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎧 PNL - J'Comprends Pas


''Yeter artık!''


Yunho San'ın elindeki kadehi almak için uzandığında, çocuk vermemekte ısrar etti. Aralarındaki itişme sırasında alkolün birazı San'ın üstüne dökülmüştü. Genç adam saatlerdir içiyor, kendi kendine bir şeyler mırıldanıp hayal kırıklığının eseri olan gözyaşlarını akıtmaktan çekinmiyordu. ''Yaşanan her şeyi idrak edemiyorum, beynimi uyuşturup unutmama izin verin.'' Yarısı dökülmüş olan kadehi kafasına dikip, yüzündeki nemi elinin tersiyle sertçe sildi. ''Dünyada reddedilen onlarca insan var. Kimse bunun için kafayı yemiyor San.'' Mingi çocuğun boşalan bardağına biraz daha viski doldururken sevgilisinin sert bakışlarını yakalamış, işi yarım kalmıştı. ''Kimse yakın arkadaşı tarafından reddedilmiyordur da ondan.''




Başı çatlıyordu. Düşünmekten, neden diye sormaktan, cevap alamamaktan kendini yiyip bitiriyordu. Aşk itirafı üzerinden sanki bir asır geçmiş, acısı taze kalmış gibiydi. Wooyoung onu o masada bırakıp ortadan kaybolmuştu. Eve gelmiyor, dersleri aksatıyor karşılaştıklarında ise köşe bucak kaçıyordu. Galeriye adım attığında ise Hongjoong ve Seonghwa onu saçma muhabbetlere sürükleyip, oyalıyordu. Evet ya da hayır dememişti. Gözyaşları içinde yanından ayrılmadan önce bir cevap verecek durumda değildi. Neydi onu bu kadar korkutan? Güvensizliği mi ? Yoksa inançsızlığı mı? San emindi. Wooyoung'un da ona karşı hisleri olduğundan adı kadar emindi. Küçük çocuğun kaçmasına izin vermiş, elbet döneceğini bir cevap vereceğini düşünmüştü. Fakat beklediği gibi olmamıştı.






Mingi'nin yarım bıraktığı işi tamamlayıp kadehine biraz daha viski doldurdu. Sarhoş olmalı ve bu rezilliğini unutmalıydı. Tek bir şansı vardı ve onu da bir felakete kurban etmişti. Mekanda çalan yüksek sesli müzik bile kafasının içinde dönen çocuğun sesini bastıramıyordu. Spot ışıkları gözüne her çarptığında kuvvetle gözlerini yumuyor fakat karanlık tarafı çocuğun silüeti ile aydınlık kalmaya devam ediyordu.



''Acaba hislerini mi yanlış anladım? Belki de yanılmışımdır.'' Kafasının içindeki düşünceleri sesli bir şekilde dile getirdiğinde duyulmadığını düşündü. Fakat elindeki bardak büyük bir hırsla alınmış, masanın üstüne sertçe bırakılmıştı. ''Aptal mısın sen? Neyini yanlış anlayacaksın.Her şey basbaya ortadaydı. O çocuk sana kör kütük aşıktı be. Senelerce senin için döktüğü gözyaşlarının, seni düşünmekten kafayı yediği gecelerin hesabını yapmıyorsa seni sevdiği için.'' Yeosang masaya bıraktığı bardağı alarak tek yudumda içmişti. ''Konuşmayayım diyorum fakat kendimi tutamayacak noktaya geldim. Evet hislerini yanlış anladın. Düşündüğün gibi ya da senin aç ruhunla beslediğin gibi bir duygu barındırmıyor Wooyoung. Senden hoşlanmıyor. Sana aşık!''

The Escape | WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin