9.Bölüm

1 0 0
                                    

Aylardan Nisan'dı.

Önceden bir anlamı vardı bu ayın. Bu ay Gökberk'le benim doğum günümü içinde barındırıyordu. Hayatım boyunca kardeşimle paylaştığım ilk şeydi doğum günüm. Beraber ne de güzel kutlardık yeni yaşımızı, beraber başlayan ve de doğduğumuz gün devam eden varlığımızın yıl dönümünü...

Annem bize her zaman en sevdiğimiz pastayı yapardı. Farklı tatları, aromaları sevmemize rağmen hep bir yolunu bulur; enfes bir pasta ortaya çıkarırdı annem.

İki katlı yapardı pastamızı. Haksızlık olmasın diye her sene katların yerlerini değiştirirdi.

Bizim için çok başkaydı. Onun gibi bir insan yoktu bu dünyada.

Olmadığı için almıştı zaten hayat onu bizden.

Annesiz bir ömre mahkûm bırakmıştı bizi.

Hiç olmadığımız kadar köksüz, öksüz, bağsız, dalsız kalmıştık biz.

Şimdi geri dönüp baktığımda keşke Gökberk'in sevdiği gibi olsaydı bütün pastalar. Onun istediği gibi olsaydı her şey. Bir şansım daha olsaydı da, kardeşime de diyebilseydim bunları...

Kısacık hayatında mutlu anları daha çok olsaydı keşke...

Benden daha hayat doluydu o. Benden daha güçlüydü. Her şeyle başa çıkabilirdi.

Deli damarı da vardı biraz, aklına estiği gibi davranırdı. Ama bir o kadar da şakacı, sevgi doluydu. Gözlerinin içi parlardı.

O mavi gözler birçok şey anlatırdı bize.

Ailenin küçük çocuğu gibiydi Gökberk. Onun yanında her zaman abi rolünü üstlenen benmişim gibi gelirdi bana da. Her ne yaparsa yapsın kıyamazdık ona.

Nasıl kıyabilirdim ki? O benim canım, yarımdı. O benim ikizimdi, kardeşimdi, canımdan candı.

֍

Gökberk'le birçok anımız vardı. Ama en sevdiğimiz zamanlar birlikte basketbol oynadığımız anlardı. Basketbol yaşantımızın bir parçasıydı. Bir hobiden fazlasıydı bizim için. Ne zaman canımız sıkılsa kendimizi ya da birbirimizi basketbol oynarken bulurduk. Bu bizim yaşam felsefemiz gibi bir şeydi aslında. Bu yorucu hayattan sıkıldığımızda ilk başvurduğumuz adresti. Bizim için bir tutkuydu...

Ama işte bundan da mahkûmdum ben uzun zamandır...

Bir nisan günü yine o yerdeydim, bizim yerimizde. Her zaman oynadığımız o yerde... Ama bu seferki hepsinden farklıydı.

Bu sefer tek başımaydım.

Bu sefer yanımda yoktu kardeşim.

Bu sefer daha yarımdım.

Bu sefer her zamankinden daha yalnızdım.

Bu sefer daha da yıkıktım.

Çünkü kimsem yoktu, kalmamıştı. Benden geriye de bir şey kalmamıştı ki zaten...

Onların hasreti azalacağına artıyordu gün geçtikçe. Hepsini özlüyordum. Nasıl özlemezdim ki?

Benim elimden alınmıştı teker teker. Geriye sadece bir hiç kalmıştım ben. Annemin, babamın ölümünü anlardım gittikçe yaşlanıyorlardı da... Belki de acı çekmek yerine bir çözümdü ölüm onlar için. Onlara hiç yakışmasa da.

Ama benim kardeşim hak etmiyordu. Hem de hiç. Daha yaşayacağı çok şey vardı onun. Bir hayali vardı. Gerçekleştireceği şeyler vardı. Mutlu olmak istiyordu sadece. Ama onun da almışlardı elinden bütün her şeyini...

BİR ÇİFT KARANLIK (DÜZENLENMEKTE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin