Beklenmedik

280 16 65
                                    

"I'll draw stars around your scars☆"

-

(♡⁠)

-

Her zaman hayat bizi mutlu etmez. Üzdüğü zamanlar; mutlu ettiği zamanlardan fazladır aslında. Bazen nefret ettiğin o şey, başkasının hayali olabilir. Bazen gerçekten ağır şeyler yaşayıp ağlayarak: 'Tanrı benden nefret ediyor' dediğin zaman, tanrı senden nefret değil de ders çıkarmanı istiyor olabilir.

Gözlerinden durmaksızın yaşlar akıyordu Hyunjin'in. Çok emindi Minho'nun onu bırakmayacağından. Aşk, gözünü kör etmişti. İlk başta tereddüt ederek başladığı bu yolda, çok kısa bir sürede Minho'ya bağlanmıştı. Nefret ediyordu hayattan. Babasının sözünü tutamadığı için nefret ediyordu kendinden. Yıllarca koruduğu o umursamaz tavrı; sadece basit bir adam yüzünden yok olmuştu. Bunu da aynaya bakarak anlayabiliyordu.

Gözleri kırmızılaşmıştı. Oysa bundan yıllar önce söz vermişti kardeşine. O sözü bile tutamamıştı..

Aynadan kendine bakarken ne kadar acınası olduğunu gördü. Gerçekten birini yıkmak bu kadar kolay mıydı? Birinin umutlarını, hayallerini bitirmek, bu kadar kolay mıydı?

Kafasını hızlı bir biçimde iki yana sallamıştı. Ayrılmalarının üzerinden bir hafta geçmişti ama o hâlâ bu haldeydi. Düşünceleri ile ortama buruk bir gülümseme bıraktı. Şu an kendisini bu hâle getiren adam ne hissediyordu acaba? Kesinlikle mutluydu bu durumdan.

Hyunjin düşünceleriyle adeta boğulduğunu hissetti. Kendisi bu durumdayken onun mutlu olması, gününü gün etmesi adil miydi? Bir aptal gibi o'na bağlanmıştı ve bunun bedelini en ağır şekilde ödüyordu, Hyunjin.

Kendine gelmesi gerekiyordu. Bu yüzdendir ki banyodaki küvete doğru adımlamıştı. Küvetin tam önünde durduğunda kıyafetlerini çıkarmaya başlamıştı. Kıyafetlerini kirli sepetine attıktan sonra küvetin içine girmişti. Şu an vücudunu uyuşturan su; o'na o kadar iyi geliyordu ki sırıtmadan edememişti Hyunjin.

Küvetin hemen yanında bulunan telefonunu alıp şarkı açmak için Spotify'a girmişti. Duş alırken şarkı dinlemeyi çok severdi. Asla değişmeyecek huylarından biriydi belki de bu.

Oynatma listesine girmiş, listede şarkı ararken Angels like you ismini okumasıyla durmuştu. En sevdiği şarkıydı bu. Bazı insanlar sonucu bu şarkıyı uzun süre dinlemiyordu. Sebebi barizdi; aklına sürekli o geliyordu. Neden sürekli konunun Minho'ya geldiğini anlayamıyordu. Şarkı dinleyecekti fakat sanki aklını işgal etmiş gibi her yerden çıkıyordu Minho.

Gözlerinin dolmasını engelleyememişti. Hem Nefret ediyor hem de acı çekiyordu. Dolmuş gözlerini elinin tersiyle silmişti. Biraz daha aşağı kaydırdıktan sonra gördüğü şarkıyla olduğu yerde kilitlenmişti. Eyes don't lie.

Sanki bazı şeyler yanlıştı ve bu şarkı, o'na gerçekleri göstermeye çalışıyordu. Aklına gelen anılarla durdu. Gözler yalan söyler miydi? O kadar dalmıştı ki şarkının üzerine tıkladığından da bir haberdi. Bir anda ortamı dolduran 'Eyes don't lie.' Sesiyle irkilmişti. Aklına Minho'nun gözleri gelmesiyle yutkundu. Bir göz o kadar anlamlı bakabilir miydi bir insana?

Ne düşündüğünü fark ettiğinde şarkıyı kapatmış ve küvetten hızlıca kalkmıştı. Bornozunu hızlı hamleler ile üzerine geçirmiş, banyonun kapısını açtığı gibi hışımla ordan çıkmıştı. Sadece kendisini kandırıyordu. Gözler yalan söylerdi. En büyük yalancı onlardı.

-

☆゚⁠.⁠*⁠・⁠。゚

-

Hyunho-Against Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin