Oo gençler bakıyorum hala sadıksınız hala okunuyoruz falan. İyi tamam böyle devam ediyoruz haydi.
Size korkunçlu video atıyım da götünüz çıksın muallakler:
Slipknot-The Devil In I
Maya ağlamaya başladı. Dora'nın bileklerinden sıkıca tuttu. Dora simsiyah gözlerini ona dikmişti.
"Neredeyiz biz? Wade nerede?"
"O adam bizi bulamaz. Uyuyor. Benim odamdayız."
Maya o gözlere baktıkça ruhunun çekildiğini hissediyordu. Korkmaktan nefret ediyordu.
"Neden?" dedi fısıldayarak. "Neden bana bunu yapıyorsun?"
"Bu kabusu her ikimiz için de bitirmem gerekiyor, Maya."
"Sadece bir kabus Dora."
"Sen bile buna inanmıyorsun. Bu bir rüya değil. Buna kader deniyor. Bunu kafamın içindeki şeytan söylüyor. Elleri kanlı, siyah saçlı küçük bir kız söylüyor. Ve o her zaman doğruları söyler."
"Kafanın içinde şeytanlar yok, Dora. O kız öldü. Ellerini kana bulayan insanlar öldü. Onların ismini kimse hatırlamıyor." dedi. Hıçkırdı. Çünkü Dora'ya kendini inandıramazsa öleceğini biliyordu. Ya da delik deşik olup acı içinde rejenarasyonunu bekleyecekti.
"Gözlerimin içine iyi bak." dedi Dora bileklerini Maya'nın ellerinden kurtarıp "İyice bak, orada küçük kızı göreceksin. Nefret dolu haykırışlarıyla bana yapmam gerekenleri söylüyor. Ve bana da sinirli. 'Ben artık senin şeytanın değilim. Bunun farkına var artık. Ben senim!' diyor."
"Ben senin arkadaşınım Dora."
"Şeytanların arkadaşları olmaz!" bıçağı alıp hamle yapacakken Maya onun elini tekrar yakaladı.
"Dur!" dedi yalvarırcasına. "Tamam beni bıçaklayabilirsin." Dora'nın bileğinden sıkıca tutup pijamasını yukarı doğru çekti. Gözlerini sıkıca kapatıp karnındaki dokuyu kesti "Yapabilirsin işte. Beni delik deşik edebilirsin. Ama bunun hiç mantığının olmadığını bilmelisin. Hiçbir sebebinin olmayışını..." Karnında çaprazlamasına bir çizgi daha çizdi "Yap tamam mı? Yap o zaman!"
Bedenindeki acıyı ve düşüncelerini April'in duyması için dua ediyordu.
¤¤¤¤¤
April o sabah Maya'nın ondan bulmasını istediği meyveleri aramaya ormana çıkmış ve kaybolmuştu. Hayatında neredeyse hiç yolunu kaybetmemişti.
Aslında Epica üssü çok iyi gizlenmemişti. Deniz kenarına yakın bir yerde eski, harabe binaların altındaydı. Gündüzleri bulmak çok kolaydı çünkü sapsarı kumların arasından harabeler gri, hatta siyah olarak göze çarpıyordu. Ancak şimdi gecenin bilmem kaçıydı ve her yer zaten simsiyahtı. Aslında gözleri geceyi görebilecek kadar hassastı ama sanki birileri üssü görünmez yapmıştı. Adanın etrafında saatlerdir dolaşıyordu. Kasları yorulmuş ve kramp girmişti. Ağaçların arasına gizlenip geceyi orada geçirmeye karar verdi.
Birkaç kez arkadaşlarının beyin dalgalarına ulaşmaya çalışmıştı ancak sonuç yoktu.
Çok garipti.
Bir süre sonra Maya'nın ondan istediği meyveleri düşürdüğünü gördü. Hay aksi, diye düşündü. O egzotik çilekler lezzetli olabilirdi. Meyveleri siktir edip uyumaya çalıştı.
Aniden gözleri açıldı. Parçalar yerine oturuyordu. Mantıksızca meyve isteyip tehdidi ortadan kaldıran Maya, üssün her tarafını vibranyum plakalarla çevirip beyin dalgalarının ulaşımını engelleyen Maya, rüyaları için endişelenen ve gitgide zayıflayıp güçsüzleşen Maya, tüm bunları izleyen ve mal gibi hiçbir şey yapmayıp sessizce bir şeyler bekleyen April, zihinden zihne adeta bir yılan gibi dolaşıp planını kusursuzlaştıran Dora.
Peki ne için?
April kafasını ağaçlara vura vura parçalamak istiyordu.
"Umarım o üste birileri uyanıktır." diye düşündü April umutsuzca.
Tek tek elleriyle döşediği vibranyum plakalar Maya'nın tabutu olacaktı.
Ejderha bedenini kaldırıp oturdu. Büyük bir endişeyle olacakları bekledi.
¤¤¤¤¤
"Calina!"
"Hmm?"
"Calina uyan!"
"Ne var?!"
"Rüya!"
"Ne rüyası."
"Hatırlar mısın bilmem ama gemideyken Dora görmüştü. Ve April onun aklını okumuştu, Maya'yı öldürüyordu!"
"Sakin ol Scarlett. Kafam karıştı."
"Bak; Dora, birkaç hafta önce Maya'yı öldürürken bir rüya gördü. April de onun aklını okudu. Sonra Dora ile kavga ettiler ya hani?"
"Ee!"
"Aynı rüyayı gördüm. Tamam, birebir aynısı değildi ancak, bıçak kan ve Maya'nın ölü bedeni vardı."
"Beni korkutuyorsun Scarlett."
"Kabuslar görüyorum ne var bunda? İçimde kötü bir his var."
"Korkuyorum çünkü ben de rüyalar görüyorum ancak sadece Dora'yı görüyorum ben. Beni korkutuyor."
"Beni de ürpertiyor. Kontrol etmeye gidiyorum. Benimle..."
"Niye oğlanları almıyorsun?"
"Çünkü onlat Epica değil. Ayrıca olay büyük değilse bana ödlek demelerini istemiyorum."
"Akıllıca!"
"April'in odasına da gittim ama orada değildi."
"Dolaşmaya falan çıkmıştır herhalde. Duvarları pek sevmez bilirsin."
"Tamam o zaman kalk hadi, Maya'yı görmeye gidelim."
"Tamam."
Calina hemen toparlanıp ayağa kalktı. Dip dibe Maya'nın odasına kadar, ürkek adımlarla yürüdüler."
"Tamam sen gir ben arkanı kollarım." dedi Calina
"Calina bu koyduğumun bir komedi filmi değil. İkimiz de gireceğiz içeri. Eminim Maya orada huzurlu uykusunu çekiyordur. Sonra biz de yataklarımıza döner ve bu anıyı yarın kızlara anlatıp güleriz."
"Scarlett iyi misin?"
"Hayır iyi falan değilim! Gerginim ve içeri bakmak istemiyorum."
"Tamam ben bakarım." dedi Calina ve kafasını eşikten öteye geçirdi.
"Tanrım lütfen orada olsun. Lütfen lütfen lütfen..."
"Burada değil." dedi Calina gözlerini devirerek.
"Ha siktir!"
"Sakin ol Scarlett."
"Sen sakin ol! O rüyalar uyumama izin vermiyor. Çok netler."
"Tamam o zaman, alevli hatunun odasına gidiyoruz o halde. Tanrım, böyle söyleyince kulağa hayat kadını gibi geldi."
"Calina gerçekten gülmenin sırası değil."
"Gülmüyorum zaten. Yürü hadi, Dora'dan azar yemeye çok meraklısın!" dedi ve ikisi hızlı adımlarla aşağı kata yol aldılar.
"Dora. Şu an. Maya'yı. Öldürüyor. Olabilir!" diye üstüne basa basa söyledi Scarlett. "Ve sen buna aldırış etmiyorsun öyle mi?"
"Çünkü bu deli saçması bir rüya!"
"Hepimiz görüyoruz ama." Dora'nın kapısını gördüler.
"Rahat ol Scarlett, gece gece paranoyaklaşma. Eminim Maya burada da değildir. Mutfağa gittiğimizde onu orada bulacağız ve Dora'yı boşu boşuna uyandırmış olacağız!"
"Harbi ya, onun uykusu niye bu kadar hafif?" dedi Scarlett ve kapı koluna uzandı.
Kapıyı açtığında karşısında gördükleri karşısında şok oldular. Dora, Maya'yı yere yatırmıştı. Elleri, yüzün boynu, ağzı, pijaması her yeri kan revan içindeydi. Maya ise karnı yarık bir şekilde yerde yatıyordu. Gözleri açıktı ancak bilincini kaybetmiş olmalıydı.
"Calina koş!" diyebildi Scarlett sadece. Kendisi zaten Dora'nın omuzlarına yapışmıştı bile.
Calina olayın şokunu atlatır atlatmaz Maya'yı kucağına aldı.
"Onu götürmem gerekiyor."
"Onu odasına koy ve herkesi uyandır!" dedi kucağında tepinen Dora'yı sakinleştirmeye çalışan Scarlett.
Calina koşarak Maya'yı odasına, yatağına koydu ve Wade'i sarstı.
"Wade, kalk!"
"Ne var?"
"Dora, Maya'yı öldürdü."
"Evet o rüyayı ben de görüyorum Calina. Kan mı kokuyor?"
"Hayır gerçekten. Wade, yanında yatıyor."
"Hay sikeyim!" diyerek yataktan fırladı Wade. "Cesedi niye yanıma koyuyorsun?"
"Teknik olarak o bir ceset değil. Rejenerasyon gerçekleşiyor ve ben panikledim."
"Aman tanrım ona ne yapmış böyle?!"
"Herkesi uyandırmalıyız. Kadın çıldırdı!"
"Hayır, kimseyi uyandırma, sakın ha! O mavili sürtüğe dersini ben vereceğim. Anlamalıydık, tanrım ne kadar salağız!"
"Dora aklımızın içindeydi dostum. Onun beyni.."
"Onun beynine o sıska bacaklarını saplayacağım."
"Burada böyle durarak olmuyor o işler. Haydi!"
"Tamam!"
¤¤¤¤¤
"Aman be Dora. On beş kilo falan olmalısın. Çırpınmayı kes artık."
Dora onun kolunu ısırdı.
"Seni küçük hayvan!" diye bağırdı Scarlett ve onun omzuna vurdu. Bu Dora'yı daha da kızdırdı. Bacaklarını hırsla kaldırdı ve Scarlett'in vücudundaki her yere tekme etmeye başladı."
Ateşleri hissetmediğim için çok şanslısın pislik, yoksa seni paramparça etmiştim."
Wade koşarak içeri girdi. Scarlett Dora'yı yere bırakıverdi.
"Alın, hepsi sizindir!"
Dora yerden kalktı ve gerindi.
"Pekii... madem hepiniz buradasınız, haydi dans edelim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Epica (Marvel)
Fanfiction"Biz kimiz?" *** Altı muhteşem ruh. Tek bir hikaye. Küllerinden doğan bir prenses. Hızlı bir klon. Ruhsuz bir melek. Öfkeli bir okçu. Alev alev yanan bir iskelet. Asi bir ejderha. *** "Biz Epica'yız."