Dora ürkütücü bir şekilde parmaklıklara yapıştı. Ellerini sıktı. Kafasını da parmaklıklara yapıştırdı. Derisi yanıyordu ancak istifini bozmadı.
"Çok geç kaldın! Hem benim için, hem de yaratıklar için." diye fısıldadı.
"Niçin fısıldıyorsun?"
"O beni duyar. Duyarsa tekrar öldürür!"
"Kim?"
Sanki söylemesi yasakmış gibi sağına soluna baktı.
"Ağtra."
"Astra demek istedin herhalde."
"Sus! Adını söyleme. Seni duyarsa seni de öldürür!"
"Ondan korkmana gerek yok. Artık sana dokunamaz." dedi Maya güven veren bir gülümseme ile.
Dora'nın yüzünde akıl hastalarına özgü o gülümseme oluştu. "Artık yok mu? Gerçekten mi?"
"Evet! Haydi kalk artık. Seni buradan çıkarabilirim. Gitmemiz gerek."
Dora'nın gözleri büyüdü. Gülümsemesi kayboldu. Enerji parmaklıklarından uzaklaştı.
"Ben gelmiyorum."
"Dora, seni buradan kurtarabilirim. Bir daha kimse sana zarar veremez. Astra'yı bir daha asla görmeyeceksin"
"Ben... gelemem. Astra yoksa bir başkası çıkagelir. Buradan çıkarsam... beni tekrar öldürürler."
"Dora, lütfen beni zorlama, sana ihtiyacım var. Ve senin de..." kızın zarar görmüş bedenine, korkuyla seğiren suratına baktı "bana daha çok ihtiyacın var."
"Anlamıyorsun, hiçkimse anlayamaz! Defalarca oldu, onlarca kez öldüm, ama ellerinde hep tekrar uyanmama yetecek kadar Baddinyum vardı."
"Artık bir kaçma şansın var ve onu geri mi tepiyorsun?"
"Elime hiç fırsat geçmedi mi sanıyorsun? Nereye gidersem beni bulurlar."
"Senin Dünya'yı kurtarışın hakkında o kadar çok hikaye dinledim ki. Şimdi de kalkmış bana Astra ve uyduruk klonlarından korktuğunu mu söylüyorsun."
"Beni nasıl çıkaracaksın? Çıkardın diyelim, beni onlardan nasıl koruyacaksın? Haydi, oldu da koruyabildin beni, hükümet yıllardır beni arıyor. Buldukları anda beni hapise tıkacaklardır. Beni hükümetten nasıl saklayacaksın?"
Maya kurnazca gülümsedi "Öncelikle.." Dora'yı içinde tutan demir parmaklıkların şifreyle çalışan kilidini kırdı, enerji parmaklıkları yok oldu. "Artık özgürsün. Ve Astra ile klonlarıyla başın uzun süre ağrımayacak. Ayrıca 16 yıldır resmi olarak ölüsün. Seni suçlu beyan eden dava zaman aşımına uğradı. Bir de, artık hükümet askeri sayılırsın."
"İyi o zaman." ellerini Maya'nın kaldırması için uzattı. Maya'nın desteği ile ayağa kalktı. "Nereye gidiyoruz bakalım?"
"New Mexico'ya."
----
New Mexico İşlevsiz Askeri Üssü
21:45
Dora tek kişilik asker kompartmanında, ranzasında sırt üstü yatmış elindeki tenis topunu tavana atıp tutuyordu. Bu hareketi ona Maya öğretmişti, beyin tramvası olduğunda yanlış düşünceleri engellemek için olduğunu söylemişti.
"Hey Dora!" Maya kapıdan sarkıyordu. "Şu şehir dışındaki hortum hakkında bir şeyler öğrenmeye ne dersin?"
"Geliyorum." tenis topunu bir kenara fırlatıp Maya'nın arkasından koridorlarda ilerledi. Üzerinde "Yönetim Paneli" yazan bir kapıdan içeri girdiler. İçeride üniformalı birçok insan vardı. Her biri kendini bir bilgisayar ekranına kilitlemişti. Tam karşılarındaki duvarda kocaman bir ekran, ekranda ise New Mexico dışındaki hortumun görüntüsü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Epica (Marvel)
Fanfiction"Biz kimiz?" *** Altı muhteşem ruh. Tek bir hikaye. Küllerinden doğan bir prenses. Hızlı bir klon. Ruhsuz bir melek. Öfkeli bir okçu. Alev alev yanan bir iskelet. Asi bir ejderha. *** "Biz Epica'yız."