Çay Planları

371 44 6
                                    

Savaş çok şiddetliydi. Maya'nın vücudu defalarca kesilmişti ama hızla iyileşiyordu. Her zamankinden daha hızlı. Utopia'da kullandığı serumla ile alakası olduğunu varsayarak savaşa devam etti.

Kızıl renkte, birer gergedan gücünde ve Natasha kadar çevik uzaylılar. Skaaranlar. Kimisi teknolojik silah taşıyordu. Enerji silahları. Enerji karşıdakinin vücudunu yakıyor, vücudu dayanılmaz bir acıya sokuyordu.

Kimisi mızrak gibi kılıçlar taşıyordu. Kimisi de ellerinde ateş topu yaratıyor, onları rahatsız eden her şeye saldırıyorlardı. Arabaların üstüne çıkıyorlar, kaçan insanlara saldırıyorlar, ikiye biçiyorlar, ateş ediyorlardı.

Maya olabildiğince hızlı hareket ederek herkesi kurtarmaya çalışıyordu. Bir adamı ve oğlunu bir kaç saniyede kasabanın bir kaç kilometre ilerisine taşımıştı.

Büyüyle, bir arabayı ve üstünde duran iki Skaaranı patlatmıştı. Belki yirmi tanesini metal plakalar altında ezmişti. Maya suratına çarpmakta olan bir ateş topunu son anda savuşturdu. Kükürt kokusu gittikçe arttığı için öksürdü.

Nefesi hızlanmıştı. Enerjisi tükeniyordu.

"Keşke Wade'i getirseydim." diye mırıldandı.

Bilekliğine saklı çikolatayı çıkarıp yedi. Bir kaç uzaylıyı daha alt etti. Sonra bir anda herkes yukarıya baktı, geçite.

Devasa bir ejderha, muhteşem kanatlarıyla geçite karşı savaşıyordu. Zorlanıyormuş gibi görünmüyordu. Hortum yavaşça hızını kaybetti ve bir anda çözüldü ve yok oldu. Ejderha kontrolü kaybedip küt diye yere yapıştı.

Maya'nın ağzı hafifçe açık kalmıştı. 30 saniye mi sürmüştü? 5 dakika mı?

"Yine de hızlıydı." diye düşündü. "Aman tanrım, bir ejderha." diye kafasına dank etti sonra. "Acaba canı acıdı mı?" diye düşündü. "Tabi ki acımıştır." diye kendine kızdı sonra.

Ejderhaya doğru koşuşturdu. Ve aralarında yaklaşık iki metre kala donakaldı. Gözleri.. İnanılmazdı. Yaratığın asilliği, gücü, şefkati.. Hepsi gözlerindeydi.

"Ah kesinlikle korkmuyorum." diye düşündü. Korkacak bir şey yoktu. Sadece inanılmazdı. Maya için mükemmeldi. Ejderha pençesini yavaşça Maya'nın omzuna koydu.

"Tamam, şimdi biraz korkuyorum. Bir dakika, bana sarılıyor mu?"

Sonra o güzel, büyük gözler bir yeri işaret edercesine ondan ayrıldı. İster istemez o tarafa baktı Maya. Acı bir çığlık attı.

Ağlamaya başladı. Becky, Maya'nın küçük Bee'si öylece yatıyordu. Boğazındaki yumru yüzünden tekrar haykıramadı. Ağzı çığlık atarcasına açıldı ancak çıkan tek şey bir inlemeydi. Gidip Becky'i kucaklamak istedi, ejderhanın pençesinden kurtulmaya çalıştı ve bir anda şok duygusu geçti gitti.

Hala ağlıyordu, hala üzgündü. "Francis'e ne diyeceğim? Daha dikkatli olmalıydım. Hepsini korumalıydım. Ah tanrım. Küçük Bee." Burnunu çekti.

Dizlerinin üstüne çöküp arkadaşlarına sarıldı. Hatta biraz fazla sevecen davranıp ikisini de yanağından öptü. Dora gözlerini kısıp Maya'ya tehditkar bakışlar atsa da Maya aldırmadı. Ne kadar inkar etse de hoşuna gitmişti.

Bir anda ejderhanın kanadı onları sıcak bir battaniye gibi sardı. Maya kafasını kanada yasladı. "Ne güzel, yapış yapış bir sevgi yumağı olduk." düşüncesi kafasından geçti. "Becky de burada olsaydı." Hıçkırdı.

Ejderhanın sesi zihninde yankılandı. "Hey!" Kafasını kaldırıp ejderhaya baktı.

"Bir ejderhaya layık biçimde uğurlanacak." dedi ejderha. Maya şaşkınlıkla kafasını salladı. Ne diyebilirdi ki?

Epica (Marvel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin