ANLAMAZDIN

261 10 4
                                    

Melisa'dan
Sabah zil çalması ile uyandım, aşağıya inip kapıyı açtım. Önümde Barış ve Kerem duruyordu, daha da kötüsü benim üstümde takım pijamsı vardı. İçeriye davet ettim, ilk Barış girdi. Kerem'de içeriye geçecekken,

-Bakıyorum hâlâ bizim pijamamızı giyiyorsun! Histerik bir gülüş atıp içeriye girdi. Bende içeriye girdim, Arda'yı uyandırmak için odaya gidecek iken;

-Oooo abla, uyandın mı? Üstünde benim çiçekli önlüğüm vardı, elinde ise tabak. Onun bu haline güldüm.

-Yok ablam, hâlâ uyuyorum! Diye cevap verdim, bu sefer o gülüyordu. Aklıma Kerem'in burada olduğu geldi. O tarafa baktım, gülerek bana bakıyordu. Hemen yukarıya çıktım ve üstümü değiştirdim. Gri eşofman ve beyaz, bol tişörtümü giyip aşağıya indim. Masanın maşallahı vardı resmen!

-Lan Arda, senin ki yaşadı! Barış ve Kerem'i unutmuştum bunu söylerken.

-Abla! Barış lafa atladı,

-Ooo benim Arda'm manita mı yapmış?aha şimdi sıçt*m, Arda beni dövücekti.

-Ee bir zahmet oğlum, yakışıklı çocuk! Maşallahı var, benim Arda'mım!

-Manitam yok abi, sadece ben seviyorum! İlk adımı benim atmam lazım, ama nasıl atıcağımı bilmiyorum!

-Onu Kerem abine soracaksın!

-Bence bir çiçek alabilirsin, hem kadınlar bir çiçektir! Bir dakika, ne dedi o? Feministlik damarım tutuyor!

-Kadınlar bir çiçek değildir, ne zaman bizi bir nesneye benzetmeye son vereceksiniz? Ayrıca; bir güzel söz bile bizi mutlu ediyor. Masrafa gerek yok! Tabii erkeklerin kafası sadece hediye olarak para harcamaya çalıştığı için, normal! Herkes bana şaşkınca bakıyordu, ama doğruydu yani.

-Abla, feministlik damarın tuttu senin!

-Biraz öyle oldu galiba!

-Biraz mı? Diye yanıtladı Kerem. Dur kocambey daha seni süründürcem!

-Artık kahvaltı mı yapsak? Demişti Barış mutfağa. Arkasından da biz gidiyorduk. Masaya oturduğumuzda, sarma gözüme çarptı. Hızlıca yedim, Arda hazırladı kahvaltıyı. Ee tabii normal sarma çıkması!

-Çok mu seviyorsun sarmayı? Diye sordu Kerem.

-Noldu, yine mi ayrılıcaksın!

Bunu demem ile gülmüştük ikimiz. Ama kanayan yaramızdı ayrılık... Kahvaltıyı ettikten sonra etrafı toparladık. Oyun oynamak istiyorduk. Aklıma "Tabuu"oyununu oynamak geldi.

-Tabuu oynayalım mı? Demiştim, heyecanla.

-Olur! Demişlerdi, hele bı demesinler!

-Ben Arda ile olucam! Demişti Barış, Kerem ile bana imalı imalı bakarken.

-Yapabileceğimiz hiçbir şey yok! Demişti Kerem, Napolyon duruşu yaparken. Güldüm açıkçası, ilk sıra bizdeydi. Para çıkmıştı kelime olarak, Kerem bana bakarken ben alttan para işareti yapmıştım.

-Para!

-Evet! Hızlıca diğer kağıda geçtim. Kelime "Aşk"tı. Ben Kerem'e baktım, gözlerim birazcık parlıyordu ama birazcık!

-Aşk mı? Demişti, evet anlamında kafamı salladım. O sırada süre bitti ve Barışlar'daydı sıra. Doğru düzgün dinleyemedim, Kerem hâlâ beni izliyordu. Ve yüzünde bir sırıtma vardı. Süre bitti, biz kazandık. Hızlıca ellerimi kaldırıp Kerem'le çak yaptık. Gözgöze geldik, hemen kaçırdım bakışlarımı.

Sen Evlisin~ Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin