#6, all eyes are on alexy

208 40 48
                                    

"Ve sonra ne dedi biliyor musunuz ?" İnsanın bazen dengesi şaşabiliyordu. Mesela buraya gelmeden önce yaşanan o hadise sonrası benim dengem fena şaşmıştı ve şuan bu durumu üzerimden ancak konuşarak atabiliyorum.

O yüzden şuan çevremde dizilmiş 4 oğlana doğru eğilerek hararetli hararetli şirkette yaşananları anlatıyorum. Alexander dinliyormuş gibi yapıp durmadan birilerine selam veriyor ve arada bir başka masalara gidiyor, Dominik dakika başı anlattıklarıma çığlıklar atıyor ve farkında olmadan beyaz saten gömleğinin yakasını çekiştiriyor. Sebastian çevresine nefret dolu bakışlar atarak başka bir şey içmeyi reddettiği için birasını yudumluyor ve Ryan ise 5 dakikada bir sevgilisi Evan'a her şeyin yolunda olduğunu bildiren fotoğraflar atıyor.

Evet, ortama biraz kaos hakim ama gayet güzel bir ekibiz. "Dedi ki nereye gidiyorsun ?" Onun sesini taklit ederek kurduğum cümleden sonra dudaklarımdan kaçan histerik bir kahkaha tekrar vücudumun kasılmasına sebep oluyor. Sebastian ardına kadar açılmış gözlerle dediğimin gerçekliğini teyit ediyorken Dominik diğerlerinin yerine de okkalı bir şekilde küfür ederken Alexander elini masaya vurup dikkatleri üzerine çekiyor. Biraz ilk çağ insanı, takılmayın.

"Şuan neler döndüğünü tam olarak bilmiyorum fakat olur da bu adamla bir ilişki kuracak olursanız Ryan ve Evan'a bir kardeş geliyor demektir." Cümlesi bitince kendisini havalı havalı geriye yatırıp sol kolunu koltuğun üst tarafına atıyor ve yaptığı tespiti takdir etmemizi bekliyor. Gözlerimi devirip yeterli gelmeyince orta parmağımı suratı hizzasında sallıyorum. O sırada iyi insan lafın üzerine mi geliyor gerçekten diye sorgulamamıza sebep olacak şekilde Evan arıyor. Ryan masadan kalkma gereği duymadan bıkkınlıkla elini telefonuna atıp aramayı yanıtlıyor.

"Oturuyoruz bizimkilerle." Diyor, büyük ihtimalle şuan çapraz sorguda. "Halı sahada maç yapıyoruz Evan, nerede olabiliriz, Alex'in mekanındayız." Diyor sesi sonlara doğru yükselirken. Boştaki elini burun kemerine çıkartıp gergin gergin sıkarken kendi kendisine birkaç küfür mırıldanıyor. "Hayır Evan, bu gece burada kalacağım, sabaha kadar para kaybedip deliler gibi içeceğim." Sesi hayli kararlı çıkıyor. En temel ve sevdiği aktivitesinin elinden alınması bizim oğlanı fazlasıyla sinirlendirmiş görünüyor. Üzerindeki siyah boğazlıyı çekiştirerek oturduğu yerde dikleşiyor ve baş parmağını pantolonunun eteğine yerleştiriyor telefonun öbür ucundaki oğlanı dinlerken. Daha sonra birkaç sinirli bir şey daha zırvalayıp kapatıyor telefonu.

"Ee, ne anlatıyordun Dusan ?" Diyor gerilmiş yüz hatlarının aksine gayet sakin bir ses ile. Kendisini saklayabildiğini zannediyor. "Ne diyor ?" Diyerek onun sorusunu görmezden geliyor Alexander. "İstemiyormuş burada olmamı, eve gel beraber takılalım falan felan dedi. Bir de benim paramın derdine düşmüş. Hayır ağır bunları söylerken de ağır konuşuyor ve farkında değil." Diyor Ryan ise derin bir nefes alıp.

O sırada gözlerim Sebastian'a kayıyor, gözlerini devirip anlamlı bir gülümseme konuduruyor yüzüne, kendin istedin dercesine. Dominik ise karşısındaki oğlanı süzüyor anlamlıca ve derin bir of çekiyor. Daha sonra ortamın hafiften çirkinleştiğini fark eden Alexander ortada dolanan çalışanlardan birini yanına çağırıyor ve kulağına bir şeyler söyleyip bize geri dönüyor.

Biz biraz havadan sudan konuştuktan sonra masamıza -Alexander burayı bizim için ayırdı- çeşit çeşit kokteyller ve atıştırmalıklar getiriyor çalışanlar. Mekandaki sakin müzik ise yerini daha hareketli bir şeye bırakıyor. Alexander göğsünü kabarta kabarta gururla gülümsüyor bu sırada tıpkı bir çocuk gibi. Bizi zannettiğimizden de çok seviyor. Keyiflerimiz anında düzelirken Dominik oturduğu yerde sallana sallana şarkıya eşlik etmeye başlıyor. "Ya benim anlatacağım şey yarım kaldı ama." Diyorum sahte bir sinirle. Herkes bana dönünce de ortadaki kokteyllerden herhangi birini alıp büyük bir yudum aldıktan sonra anlatmaya devam ediyorum.

daddy's companyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin