Gelecek çok yakında

17 4 31
                                    

bir kaç saat önce Exa'nın gözünden...

Uyuya kaldığım odamdaki koltuktan hızlıca kalktım ve koşarak Rena'nın odasına doğru yol aldım, Rena tam odadan çıkmıştı ki, onu durdurdum ve nefes nefese konuşmaya başladım

- Rena... savaş... gördüm...(E)

-Exa sakin ol, bir soluklan. Gel içeri geçelim.(LR)

Rena kapıyı açtı ve odasına girdik, hemen yatağın üstüne oturdum ve soluklandım o sırada ise Rena bana bir bardak su doldurdu.

-şimdi sakin olmanı ve neler gördüğünü bana anlatmanın istiyorum ama uyarıyorum, sakin ol.

Suyumu içtim ve konuşmaya başladım.

- Savaş çok uzak değil sadece 3 ayımız kaldı, biliyorum tarihler bazen tutmayabiliyor ama yine de daha hızlı olmamız gerek. Savaş daha erken de gelebilir daha geçte, Rena bu Savaş öyle sıradan bir şey değil. Her yer... yanıyordu herkes bir anda dizlerinin üstüne çöküyor ve gök yüzüne bakıyordu, sanki... sanki bir şey onların gözünü korkuyla boyamıştı.

-kimleri gördün, hatırlıyor musun?

- Birini gördüm ama yüzü belli değildi, gözleri parlıyordu, Selenophile’li birinden çok delirmiş bir canavara benziyordu. Bir kolunda dallar büyüyordu. Herkes ondan korkuyor gibiydi.

- Bunun kim olduğuna dair bir fikrin var mı?

- Olsaydı söylerdim ama maalesef yok.

- Tamam, sorun değil. Ama merak etme elimizden gelen her şeyi yapacağız, gerekirse canımı bile ortaya koymaya hazırım.

- Sen hazırsan ben şimdiden ortaya koydum bile.

Hafif bir tebessüm ettim ve sonrasında Rena beni kollarının arasına aldı. Rena ve Dan ile aramızda üçgen bir aile bağı vardı. Rena tıpkı Dan'in ablası gibiydi, Dan benim abim gibi bana sahip çıkardı ben ise Rena'ya ablalık yapardım, bazen ikisi de şımarırdı ve ablalık sırası bana geçerdi. Bizi birbirimize bağlayan bu kardeşlik bağı birimiz ölesiye kadar devam edecek, bundan adım kadar eminim...

11 yıl önce
Dan'in gözünden...

- Dan, hadi ama lütfen Koa ile bir yerlere gidelim. (LR)

- Ama dün çok yorulduk Rena, bari bugün dinlenseydik. (D)

- Mızmızlanma Dan, daha bu sabah Orpheus'u korkutmak için ne şekillere girdiğini hepimiz gördük. (LR)

- Ama o çok eğlenceliydi, bir daha olsa bir daha yaparım. Haksızsam "haksızsın" de. (D)

- Haksızsın ama oldukça komik olduğu için bunu es geçeceğim. (LR)

- Hehehe sana demiştim. (D)

- Son kez soruyorum, geliyor musun? (LR)

- Tamam geliyorum, hadi gidelim. (D)

- Sözüme geleceğini biliyordum "Cadıcık" (LR)

- Bana bir daha sakın "cadıcık" deme yoksa seni çok kötü yaparım Rena. (D)

- Ne yaparsın mesela? (LR)

- Şimdi görürsün. (D)

Hızlıca Rena'ya doğru yöneldim, o sırada Rena ıslık çalıp Koa'yı çağırdı ve üstüne havalandı. Bende aynı şekilde ıslık çalıp Rena'nın bize aydınlık tarafa getirdiği gün bindiğim kurdu çağırdım ve üstüne havalandım. Rena arkasını dönüp bana dil çıkarırken ben ise onun hemen arkasına ışınlandım, beni arkasında görünce ne yapacağını bilemedi ve bana öylece bakıp kaldı. O bana bakarken ben ise onu gıdıklamaya başlamıştım. Gıdıklanmaktan hiç hoşlanmazdı hatta nefret ederdi çünkü daha üç yaşındayken Orpheus onu gıdıklıyorken altına kaçırmış ve herkes ona gülmüş, bu sebeple gıdıklandığı zaman altına kaçırmaktan ve insanların dalga geçmesinden çok korkuyor. Ben de onu böyle tehdit ediyorum. Bir dakika sonra onu rahat bıraktım ve kendi kurdum olan Kamari'ye bindim. İsmi Arapça'da ay demek ve onun hafif griye dönük tüyleri onu bu isme layık yapıyor. Rena en sonunda Koa'dan indi ve aşağıdan bana bakmaya başladı.

Ay'ın Kayıp GücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin