Bölüm 4 BİTMEYEN KÂBUSLAR

356 16 17
                                    

EKİM'DEN

Uyanmıştım. Gözlerimin içi ateş gibi yanıyordu. Akşamdan sabaha kadar ağlamıştım. Midem bulanıyor ve yataktan kalkacak halim yoktu.

Altay'ın evinde kalmış olabilirdim ama abim bu sefer beni gebertecekti. Dün olanların bir nedeni vardı. Abime ne kadar yalan söylesek de er ya da geç öğrenecekti ama şuan zamanı değildi. Eğer ters yanına denk gelse hem beni hemde Altay'ı öldürürdü.

Altay ile yaptığımız planın nedenine gelelim. Abimin düşmanı Erdem, ben ve Altay'ın sevgili olduğunu biliyordu. Beni tehdit etti bende ne yapacağımı bilmediğim için Altay'a haber verdim. Planımız biraz yalan ve biraz doğru olsa da kurtulmuştum. Erdemi durdurmuştum en azından.

Şimdi planımıza geleyim. İlk önce erdemi kandıracaktık. Yavuz ile öpüşmemin nedeni Erdemin, Yavuz'u, Altay sanması idi. Yani anlayacağınız o ki Yavuz'u Altay olarak gösterdik Erdem'e. Erdem, benim ve Altay'ın sevgili olduğunu abim de biliyor zannettiği için plan tamamdı. Abimi de kandırmıştık. Onun için planımız belliydi. Ben ve Yavuz'u görecek ve bunu da Erdem yaptıracaktı. Onu da başarıyla sonuçlandırdık.

Yataktan kalkmıştım. Direkt banyoya girdim ve klozet kapağını kaldırıp kusmaya başladım. Midem durmayacak kadar bulanıyordu. Kustuğum şey yemek de değildi. Kendi mide öz suyumu kusuyordum. Zorlandığım için boğazıma ağrı girmişti.

Banyo kapısı hızla açıldı ve içeri Altay girdi. Kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu." Bitmedi mi bu lanet mide bulantıların" dedi ve yanıma gelip saçımı tuttu.

Sonunda dinmişti bulantılarım. Kafamı kaldırdım ve Altay'a baktım. Gülümsemişti. Elini belime attı ve beni kendine çekip saçlarımı öptü." Geçecek güzelim. Beraber bu günleri de atlatacağız. Abin tarafından kurşun yemesek bir yerimize bunu da atlatacağız" dedi gülerek. Söylediği söze bende gülmüştüm.

Beni kendinden uzaklaştırdı ve gözlerimin içine baktı. Galiba gülüşüm onu sevindirmişti. Dudağının kenarı kıvrıldı. Onun gülüşüne ben de gülmüştüm." Gülünce kaybolan kömür gözlerine kıyamıyorum bakayım, abin sana nasıl kıyar be" dedi. Ona hayran olmuş bir şekilde bakıyordum. Hayranıydım zaten. Ben ona o bana...

DURU'DAN

Uyanmıştım, sabah olup da akşam görünen günlerden birine. Dün değişik bir gündü. Aras'dan hem ayar hem de azar yemiştim. Onunla yaşamak kötü değildi. Aslında kimseyle yaşamak kötü değildir. Önemli olan onu sevip sevmemek. Bizim de sıkıntımız bu. Tek taraflı ilişki yaşıyoruz. Bunun yürümeyeceğini ikimiz de bilmemize rağmen değişen bir şey yoktu. Ama birimiz zarar görüp yara alacaktık. Bu da tek taraflı olacaktı.

Benim için hazırlanan odaya göz gezdirdim. En sevdiğim renkler kullanılmıştı. Siyah ve mor karışımı gibi bir şeydi. Duvarlar lila ve mor arası, duvarlarda siyah ve üzerinde değişik şekiller olan duvar süsleri, tavana asılmış sarmaşıklar, kapı kenarlarına yapıştırılmış mor,siyah led ışıklar, siyah makyaj masası ve üzerinde çokça makyaj malzemeleri. En sevdiğim noktası ise renklerin efsane bir şekilde birbirine uyumu idi.

Yataktan kalktım, banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve çıktım. Üzerimdeki şort ve croptan kurtulup gri eşofman takımı giydim. Bol ve rahattı. Çıkardığım üstleri kirli sepete attım ve aşağı inmek için odamdan çıktım. Bakalım bugün beni nasıl bir aksiyon bekliyor.

Salona indirmiştim ama kimse yoktu. Karnım da acıkmıştı. Kendim yapacaktım. Öncelikle çay yapacaktım. Çay kırmızı çizgimdir ne kadar doktor olsam da. Dolapları karıştırıp çaydanlığı buldum. İçerisine su ekleyip tüpün üzerine verdim. Su kaynayana kadar kahvaltılıkları buz dolabından çıkarıp masaya dizdim. Kendi evimde olmasam da burası da benim evimdi. Canım menemen çekmişti. Tabiki yapacaktım. Sadece ben yemeyecektim belki Aras'da seviyordu ve yiyecekti.

DURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin