DURU'DAN
Odamın dışında gelen koşuşturma sesleri ile uyandım. Saatime baktığımda daha çok geçti. Güneş hâlâ açığa çıkmamıştı. Yavaşça doğruldum ve sırtımı yastığa yasladım. Niye kimse yoktu yanımda. Aras, Ekim, Altay hiçbiri yoktu. Telefonum da yoktu Aras'ı arayayım.
Yatağımdan kalktım ve yürümeye başladım. Kapıyı açtığımda korumalar hepsi buradaydı. Fırat'da buradaydı." Ne oluyor, niye herkes koşuşturuyor" dedim. Bakışları bana dönen korumalar kafasını eğdi. Bakışlarım Fırat'a döndü.
" Duru hanım lütfen içeri geçermisiniz" dedi. Kaşlarımı çattım." Fırat soru sordum, cevap ver içeri geçeyim" dedim. Gözlerini kapattı ve açtı." Şey... Efendim Aras bey" dedi. Kafamı hafif sağa çevirdim. Ne olmuştu Aras'a da bunlar bana söylemiyordu." Ney, ne oldu, Aras nerede cevap verin" dedim bağırarak. Bişey olmuştu. Bağırmamla birlikte Ekim ve hemşireler beraber geliyordu.
" Aras bey ve Altay bey vurulup kaçırıldılar" dedi. Nefesim sıkışmıştı. Göğsümü tuttum, nefes alamıyorum. Hemşireler kolumdan tuttu ve beni odama götürmeye çalıştılar." Bırakın kolumu" dedim bağırarak." Bırakın kolunu, dokunmayın" dedi Fırat.Gözlerimden yaşlar süzülüyordu." Fırat, lütfen Aras'ı getirin, bulun birşeyler yapın, böyle rahat durmayın" dedim. Sesim fazlasıyla yüksek çıkmıştı." Duru hanım öncelikle sakin olun, Aras beyi bulmadan gelmeyeceğiz, Aras beyin abisi de bizimle olacak" dedi. Aras'ın abisi de onlarla olacakmış. İçim hiç rahat değildi." Lütfen dışarı çıkmayın, çünkü güvende değilsiniz. Fazladan adamlar da gelecek, hastane izlenecek ama siz yine de dışarı çıkmayın" dedi Fırat. Göğsüm sıkışıyordu. Nefes almak zor geliyordu. Niye herkesten iki tane var lan." Niye iki kişi oldun Fırat" dedim. Kaşlarını çatan Fırat hemşirelere bağırdı. Gözlerim buğulanmaya başladı. Başım dönüyordu. Gözlerime siyah perde yavaş yavaş indi ve yere sert bir şekilde düştüm.
ARAS'DAN
Gözlerimi açtığımda karanlık bir odanın içindeydim. Çok soğuktu her neresi ise. Hatırladığım son şey Baran'ın suratıydı. Göğsüm ağrıyordu. Altay ile beraber gelmiştik ama yanımda kimse yoktu. Ayağa kalktım. Baran'ı bu sefer bitirecektim.
Aklıma deniz gözlüm gelmişti. Acaba bana ve Altay'a olanları duymuşmuydu. Duyduysa da ne yapıyordu.
Buradan kurtulmak için Fırat'a ihtiyacım vardı. Tek başıma kurtulurdum ama çok yara alırdım. Baran neden böyle bişey yaptı ona da anlam veremedim. Ne olmuştu, ona bunu biri zorla yaptırmıştı. Eğer kendisi yapsaydı başkasının adamını getirmezdi. Ellerimi saçlarıma geçirdim. Aklım Altay'da idi. Şuan yaşadığını bile bilmiyordum. Eğer ona zarar geldiyse burayı başlarına yıkacaktım, ben yapmasam Fırat yapardı, yapacaktı.
Odanın içinde sadece sandalye vardı. Onun haricinde hiçbir şey yoktu. Temizdi ama. Sandalyede oturmaya devam ederken ışıklar açıldı. Gözlerime giren ağrı ile gözümü sımsıkı kapattım. Gözümü açtığımda burasının benim depom olduğunu gördüm. Kaşlarımı çattım. Birşeyler dönüyordu yine." Ne oluyor lan, Baran seni bu sefer öldüreceğim" dedim bağırarak. Sinirden yerimde duramıyordum. Kimse yoktu da boğsaydım.
Oturmaya devam ederken kapı açıldı. Oturduğum yerden doğruldum ve ayağa kalktım. İçeri girenleri görünce kaşlarımı çattım. Altay ve Baran yan yanaydı." Ne oluyor lan, Altay niye o şerefsizin yanındasın" dedim. Baran gülmeye başladı." Gülme lan, o gülen ağzına sıçacağım şerefsiz" dedim. Altay'da gülmeye başladı." Aras, kardeşim sakin ol, Baran'ın anlatacakları var, önce dinle sonra da ne yaparsan karışmam" dedi. Kaşlarımı çattım.
Yine ne dönüyordu acaba.
Depodaki en temiz ve en sevdiğim odaya geldim ve beraber oturduk." Anlatın lan ne bok çeviriyorsun Baran" dedim. Derin nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DURU
Ficção AdolescenteGeçmişten derin izler taşıyan bir kadın, kadının geçmiş izlerine merhem olmak isteyen bir adam... Bazen merhem de yarayı iyileştirmezdi. Yara kapanmayacak kadar acı, hiç iyileşmeyecek kadar derindi... Yıllarca takıntılı olduğu kadını 1 yıl bulamaz v...