Bölüm-3- Yüzük

527 22 0
                                    

"Birazdan başlayacağız" dedi Aysel Hanım. Nişan birazdan başlayacaktı. Yiğitlerin evinin bahçesinde küçük bir nişan yapacaktık. Yiğit'i beni eve bırakıp gittikten sonra onu hiç görmedim. Alışverişleri Aysel Hanım ve ikizlerle birlikte yapıp nişan için evlerine de babam ve abim getirmişti. Kırmızı straplez balık model bir elbise giyip saçlarımı dağınık bir topuz yaptım.
"Yiğit gelmedi değil mi? Biliyorum istemiyor ama... "
"Yok hayır geldi tatlım. "
Sonra omzumu sıvazlayıp dışarı çıktı. Hayatım hep böyle mi olacaktı? Sürekli sevilmek yada saygı duyulmak için bekleyecek miydim? Kapı tıklandı ve içeriye Yiğit geldi. Lacivert üzerine tam oturan takım elbise ve krem rengi kravatı ile oldukça iyi görünüyordu.
"Hazır mısın ? " diye sordu.
"Evet." sesim oldukça soğuktu. Yiğit bir an afallasa da hızla kendini toparladı.
"Birazdan dışarıya çıkacağız. "
"Haberim var."
Gözlerini kocaman açıp sinirle bir kaç derin nefes aldı.
"Neler oluyor kızım? Ne bu tripler ? "
O kimdi ki ona trip atacaktım. Sadece hak ettiği muameleyi gösteriyordum.
" sadece hak ettiğin muameleyi görüyorsun Yiğit Abay. "
Kısık bir gülüş koyverdi.
"Sen... " dedi sakin ama tehditkar bir sesle. "Yürek mi yedin?"
Bu seferde ben güldüm. Ayağa kalkıp karşısına geçtim.
"Sen kendini ne sanıyorsun! " diye yüzüne öfkeyle bağırdım.
"Önce bana acıdığını dile getirdin. Sustum. Emir verdin. Yine sustum. Her ne kadar zorlada olsa seni benimsemeye çalıştım. Buz gibi davrandın. Tekrar sustum. Çiftlerin yapacağı alışverişi annenlerle yaptım. Şimdi gelmiş bana sert adam tavırları yapıyorsun. Kusura bakmayın ama ben ne senin nede kendi lanet ailemin ezeceği saf çocuk değilim. "
Dışarıda çalan müzik sesimizi dışarıya yansıtmasa bile odada oldukça sert rüzgarlar esmesine neden oluyordu.
"Sana nasıl davranamamı istersin ?" diye bağırdı. " güzel sözler söyleyip peşinde dolanmamı mı falan mı? "
"Senden bunu isteyen olmadı! Seninle zorla evlenmeye çalışan kızlardanmışım gibi konuşma!"
Ellerimi göğsüne koyup onu ittirdim. Bir kaç adım geriledi ve duvara sert bir yumruk attı.
" Hiç düşündün mü lan belki bir sevgilim falan vardı! Ve ben senin ailen yüzünden ondan ayrılıp senin yanına geldim. Seni sevmeyeceğimi açıkça söyledim. Benden ilgi falan bekleme !"
Ben ne diyebilirdim ki bu cümlelere karşı? Sevdiği birisi olması hiç aklıma gelmemişti. Gerçekten öyle biri var mıydı?
"Ben..." dedim. Sesim aniden kısılmıştı. "Ben bilmiyordum. Gerçekten... " ne diyeceğimi kestiremiyordum.

Kafasını iki yana salladı.
"Hadi artık dışarıya çıkalım."
Sesimi çıkarmama gerek kalmadan kolunu uzatıp girmem için bekledi. Bahçeye çıkarken kalbim heyecanla atmıyordu. Bir an önce bugünü bitirip uzun bir süre uyumak istiyordum.

YAZARIN AĞZINDAN...

Genç çift kol kola bahçeye çıktığında bütün gözler onlara dönmüştü. Temmuz ayının sıcağı Abay ailesinin bahçesinde umursanmıyor gibiydi. Bugün tüm dostlar bu mutlu ana ortak olmak için buradaydılar. Kimi özenerek bakıyordu genç çifte , kimi burun kıvırarak. Mihri'nin yüzü asılmış bakışları kedere bulanmış gibiydi. Yiğit'inde pek farkı yoktu ondan. Mihri ve Yiğit için hazırlanan masaya oturdular. Bazı kızların Yiğit'in yakışıklılığı ile ilgili muhabbetleri fazlayken, bazı dedikoducu kadınlarda bu kadar ani olmasının nedenini tartışıyorlardı. Belki kız Yiğit'ten hamileydi yada kendini zorla Yiğit'e yamamaya çalışıyordu. Görüşler fazlaydı. Düşünceler kötüydü. Bakışlar kırıcıydı. Mihri yorgun, kırgın, bitikti. Güçlü bir sesle slow bir şarkı çalmaya başladı. Şimdi kalkıp dans etmeleri gerekiyordu. Sonrada yüzükleri takılır bir süre sonra da herkes dağılırdı. Yiğit kibar sayılmayacak bir hamle ile ayağa kalkıp elini uzattı. Büyük elleri ince uzun parmakları vardı. Mihri yaşını yansıtan bir kızdı. Ama her koşulda Yiğit Abay'dan küçük kaldığı doğruydu. Minik elleri büyük avuçlarda yerini alınca ortaya çıkıp dans etmeye başladılar. Mihri aklını az önceki tartışmadan kurtarmaya çalıştı. Aklını dans figürlerine verebilirdi. Bir sağ , bir sol. Bir sağ , bir sol . Bir sağ , bir sol .Bir sağ , bir sol. Dansları belirli bir düzende gitse bile yanlış dans ediyorlardı. Bir an Yiğit'in yüzüne baktı. Göz göze geldiler. İkiside birbirinin ne düşündüğünü merak ediyordu. Ama bunu ikiside sormayacaktı.

MİHRİ'DEN...

Gözlerim Yiğit'i bulduğunda aramızda garip bir  bakışma geçti. Neler hissettiği düşündüğü belli değildi.

-"Bana öyle kırgın bakma " dedi. Sesinden buram buram pişmanlık kokuyordu. Ama kırılmıştım işte.

-"Ben böyle olsun istemezdim." sesim titremişti. Birazdan ağlayabilirdim. Ama ağlamak istemiyordum.

-"Biliyorum. "

-"O zaman neden kırdın? Ben senin sevgilinden ayrılmanı ister miydim ?"

Bir cevap beklesemde sessizce çevreye bakındı. Zaten birkaç kez daha ritmik olarak sallandıktan sonra müzik bitti. Yerimize oturmayıp ortaya çıkan Rauf Amca'nın konuşmasını dinlemeye başladık.

Hepinize burda olduğunuz için teşekkürlerimi sunuyorum. Bilirsiniz benim iki oğlum ikide kızım var. Şimdi üç kızım iki oğlum oldu. Annelerin yada babaların farklı olması sorun değil. Benim oğlum çok şükür bir aile kurabilecek kadar güçlü, kızımda oğlumdan daha çok fedekar. Birbirlerine saygılı ve sevgili olacaklarına eminim. Şimdi saygı ve sevgileri taçlansın diye yüzüklerini takmak istiyorum.

Birkaç küçük adımla yanımıza geldi ve Elfin ile Elif'in tuttuğu tepsiden yüzüklerimizi parmaklarımıza taktı. Alkışlar koparken tekrar dans etmeye başladık.

-"Gerçekten..." diye mırıldandım. "Birbirimize karşı saygılı olur muyuz? "

"Mihri sus. Lütfen. "

"Yahu ben sana ne yaptım. Bu olayda en suçsuzlardan biri de benim. " sessizce tısladım.

"Yeter !" diye sessizce bağırdı. "Yeter artık sus! Bilmiyorum. Lanet olsun ki bilmiyorum! "

"TamamYiğit. Susuyorum. Susalım. "

Ağzında birşeyler gevelesede anlamadım. Zaten anlamakta istemedim ya neyse.

Şarkı bittikten sonra herkes yavaş yavaş dağılmaya başladı. Mustafa karşımda oturmuş bakışlarını üzerime dikmişti. Bakması beni rahatsız ediyordu. Ama oturduğum yerden kalkmaya halim yoktu. Hem bedenen çökmüştüm hemde ruhen.

"Hadi kalk seni eve bırakacağım. "

Yiğit'in sert sesi kulaklarımı doldurduğunda havanın karardığının farkına vardım. Birkaç saattir öylece oturuyor olmalıydım.

"Ben babamlarla giderim. "
Diye mırıldandım. Onunla aynı ortamda bukunmak istemiyordum bile.

"Onlar yüzükler takıldıktan sonra gittiler ki "

Nasıl gittiler ya? Ben onun kızıyım. Ben nişanlandım komşunun kızı falan değil.

"Neden ağlıyorsun?"
Yiğit'in elleri yüzümü kavrayana kadar ağladığımı fark etmedim.
"Ben onun kızıyım Yiğit. "
Hıçkırıklarım boğazımı acıtıyordu. Ellerimle boğazımı kavrarken ayağa kalktım.

"Ben yemin ederim kötü birşey yapmadım. Onları hiç üzmedim. Hiç saygısızlık yapmadım. "

Yazarın ağzından...

Mihri ayağa kalkmış elleri boğazındayken dengesizce sallanıyordu yerinde. Yiğit'e kısık seslerle bişeyler söyleyip incilerinin gözlerinden düşmesine izin veriyordu. Yiğit yavaşça ellerini Mihri'ye uzattı. Tam o anda Mihri kollarının arasına yığılıverdi. Etraftan şaşkınlık nidaları yükselsede Yiğit'in kulakları sadece Mihri'yi duyuyordu. Genç kısık sesle mırıldandı ve yeşil gözleri kapandı.

"Beni de sevin artık. Beni onlara verme. "

Genç kız duymasada Yiğit cevabını tereddüt etmeden verdi. Kızın masum ve saf olduğunu biliyordu.

"Seni onlara vermeyeceğim."
Ve kızı kollarına alıp eve girdi...

BÖLÜM SONU...

MİHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin