Bölüm-4- YENİ UMUTLAR

466 24 3
                                    

Bir zamanlar bir kız varmış. Kötü kalpli cadının ve devin harabe evinde yaşar, hep eziyet görürmüş. Kız o kadar güzelmiş ki ... Yeşil gözleriyle  siyah saçlarını görenler onu hep görmek isterlermiş. Birgün dev güzel kızı dövmüş. Kızda artık dayanamamış ve evden gizlice kaçmış. Yolda başına türlü türlü belalar gelsede kız bir şekilde kurtulmuş. Sonra civar kentlerden birine girmiş. Burada yaşayacak bir yer bulma umuduyla. Kız evi bulmaya çalışırken yakışıklı bir adamı görmüş. Adamın kalbi hızla atmaya başlamış. Annesini kızın yanına göndermiş hemen. Evlenmek istediğini söyletmiş. Kızda kabul etmiş. Sevmesinin yada sevmemesinin bir önemi yokmuş. Ama evlendikten sonra kız öğrenmiş ki evlendiği adam prensmiş. Çok mutlu bir hayat yaşamışlar... Yenge sen abimi seviyor musun?

Elfin ve Elif ben Yiğit'in yatağında ağlarken yanıma gelip bana masal anlattılar. Canlarım benim... Ama şu anda sordukları soruya ne cevap verebilirdim ki ?
Bakışlarımı pencereden dışarıya çevirdim. Gece yarısı olmak üzereydi. Uyandığımda Yiğit başımda bekliyordu. Kötü bir hayatım vardı. Yaşamaktan zevk almıyordum.

"Seviyorum." dedim usulca. Sevmiyorum denilmez ki küçük çocuklara.

"Kızlar yengenizi rahat bırakın bakayım hadi..."

Yiğit'in sesiyle yerimde sıçrarken kızlar yanaklarımı sulu sulu öpüp dışarı çıktılar. Ya umarım seviyorum dediğimi duymamışlardır.

"Malesef prens değilim. " dedi ve kendini yatağa atıp uzandı.

"Ne?"

"Masalı dinledim de. Evlendikten sonra sana prensim diyemem. " ağzından ufak bir kahkaha çıktı. "Ama belki sen dersin. Hoş geldin prensim. Yemek hazır prensim."

Gözlerimi devirdim. Ofladım ve bende Yiğit'in yanına uzandım. Utanacağım birşey yoktu. Zaten evlenecektik.

"Babanlar yattı mı?"

Evet anlamında kafasını salladı. Yüzlerimiz birnirine dönüktü. Yakışıklı bir yüzü vardı.

"Bunlar senin mi ?"
Üzerimdekileri işaret ettim. Beyaz bir tişört ve siyah bir eşofman vardı.
"Evet. Yarın seninkileri alırız evden. "
Gülümseyerek baktım ona.
"Beni götürmeyecek misin gerçekten?"
Kafasını salladı.
"Bana yemek hazırlasana ya. Senin yüzünden kahvaltıyla duruyorum daha. "

Kafamı salladım ve ayağa kalktım.

"Ne istersin?"

"Kelle paça " sırıtarak bana baktı. Ben kelle paçadan tiksinirdim. Hem yapmayıda bilmiyordum zaten.

"Başka birşey istesene be "

"Ya hadi makarna falan yap. "

Odadan çıkıp mutfağa girdim. Dolapları karıştırıp makarnayı ve tencereyi buldum. Makarna pişerken masaya tabak ve çatal koydum. Tabi kendimide unutmadım. Makarna olduktan sonra tabaklara koydum. Acaba salatada yapsa mıydım ki ? Ellerim bel boşluğumda ki yerini alınca düşünmeye devam ettim. Yapsam mı yapmasam mı?

"Ne düşünüyorsun sen öyle? Ağzın gözün ayrı oynuyor."

Ağzımdan bir 'hah' sesi çıktı.
"Salata yapsam mı diye düşünmüştüm."

"Valla güzel olur."
Sırıtıp masaya oturdu. Makarnadan çatalına takıp yemeye başladı. Adımlarımı dolaba yöneltip salata malzemelerini aldım. Güzelce yıkadıktan sonra domatesleri doğramaya başladım.

"Bir tabak daha alabilir miyim?"
Kafamı çevirip ona bakarken bıçak elime saplandı. Ağzımdan güçlü bir 'AHH!' sesi çıkarken Yiğit yanıma geldi.

"Aptal mısın? "Ellerimi musluğa tutup yıkamaya başladı.
Söylediği şeyle birlikte ellerimi elinden kurtardım.

"Sensin be o "

Çatık kaşları bakış alanıma girince bir adım geriye çevirdim.

"Düzgün konuş lan!"

"Sanane!"

Kolumu sıkıca kavrayıp beni kendine çekti. Burularımız birbirine değerken burnunu burnuma daha çok sürttü. Nefesi nefesime çarparken gözlerin yavaşça kapanmaya başladı.

"Sen..." dedi boğuk bir sesle. "İyi bir dersi hak ettin."

" Neden bah-"

dudakları cümlemi yarıda keserken sert baskılar dudaklarımı aralamaya çalıştı. Bir hışım onu itip kendimden uzaklaştırdım. Yüzüne sert bir tokat geçirdim. Benim bile elim acımıştı. Hızlı bir hamle ile beni duvara çarpıp boğazımı sıkmaya başladı. Nefes alamamaya başlayınca panikle onu ittirmeye çalıştım. Ama elleri çok kuvvetliydi. Gözlerim dolmuştu.

"Senden nefret ediyorum. Sen ne hakla bana vurursun ulan! Seni kimse sevmiyor diye mi bu hırçınlığın! Haa! "
Duyduklarım ile göz yaşlarım akmaya başladı. Beni kimse sevmeyecekti !

"Abi ! "

Elfin'in sesini duyunca Yiğit hızla kendini geri çekti. Ben duvarın dibine yığılırken Yiğit'te kendini sandalyeye atıp elleriyle yüzünü kapattı. Elfin boynuma kollarını doladı.

"Geçti yengecim. Geçti..."

"Hayır " dedim hıçkırarak. Dudaklarım fazlasıyla aşağıya sarkmıştı. "Beni kimse sevmeyecek. Sevilmeden öleceğim. Bu hiç geçmeyecek! "

Bölüm sonu...

MİHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin