Sıcak havanın yüzüme çarpmasıyla kendime gelmiştim adeta, evin kapısını açtığım an kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım. Her zamanki gibi kapının önünde gelmemi bekleyen biri vardı. Yıllardır bu alışkanlığını hiç bırakmamıştı. İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra elimi başına doğru götürüp yavaşça okşadım başını.
"-Güzel kızım hala beni bekliyorsun demek."
Kendine has havlamasından sonra yine bacaklarıma sürünmeye başladı köpeğim. Adı Mişaydı, yavruyken sahiplendiğim bir alman kurduydu kendisi. Kronik larenjit hastalığı vardı ve havlaması çoğu zaman diğer köpeklerinkine göre çok daha kısık çıkardı. Yinede hayatımda gördüğüm en güzel köpeklerden birisiydi Mişa, sevecen ve şımarıktı buna rağmen sahibi olarak tanıdığı kişiyi korumak için elinden geleni yapardı. En belirgin özelliği ise cesur ve zeki bir köpek olmasıydı, bu yüzden Mişa iyi bir yoldaştı kimseyi yarı yolda bırakmazdı. Mutfaktan kafasını çıkartıp bana sıkılmış halde bakan Ahu'ya doğru bakıp gülümsedim.
"-Yemeği ısıttım, katılacak mısın?"
Kafamı sağa sola sallayarak reddettim Ahu'yu.
"-Hayır, yedim geldim. Afiyet olsun."
Hiç bir şey demeden tekrardan mutfağa girdi Ahu. Mişa ve ben onun arkasından yaklaşık üç saniye kadar baktık ve Mişa bu boşluğu ıskalamadan patilerini karnıma koyup kendini sevdirmeye başladı. Bende gülerek bu şımarık köpeği sevmeye koyuldum. Bir dakika boyunca süren aralıksız sevgiden sonra yavaşça oturma odasına doğru yürümeye başladım, Ahu Mutfakta kendi halinde yemek yiyordu.
Tüm mutfak simsiyahtı Ahu'nun ruh hali yüzünden, bu kadının en son ne zaman gerçekten güldüğünü hatırlamıyordum. Eskiden hayat dolu bir kadınken bir anda böyle somurtkan ve mutsuz birisi olmuştu.
Tanışalı çok uzun zaman olmamasına rağmen bu kadar hızlı değişen bir kadınla yirmi sekiz yıllık hayatımda hiç karşılaşmamıştım. Belkide tamda bu yüzden onu yanımda tutmak istiyordum emin değilim. Aramızda sevgiye dayalı bir ilişki olduğunuda düşünmüyorum, Ahu ve ben birbirine aşık olan iki kişi değildik hiç bir zaman. Ahu her zaman öyleymiş gibi davranıp evime yerleşene kadarda bu maskeyi yüzünden hiç çıkarmamıştı. Ne zamanki ben kendisine evime taşınmasını teklif ettim o günden sonra Ahu eskisi gibi olmamıştı.
Yanımda mevkim ve param için durduğunu biliyordum sadece bunu dert etmemeyi öğrenmiştim artık, yanıma gelen her insan mevkimi kullanmak için yanıma geliyordu. Bir elin avucunu geçmeyen gerçek ilişkilerim vardı tabi. Her biri için elimden gelen her şeyi yapar ve onların hayatlarında bir pürüz çıkmaması için tüm gücümü kullanırdım.
Çınar başta olmak üzere herkes bana Ahu hakkında ardı arkası kesilmeyen sorular sormuş ve beni sorgulamıştı. En kesin soru Ahuyu neden hayatımda tuttuğuma yönelikti, herkesin kafası bu durumdan dolayı karışıyordu. Çok basit bir cevabı vardı aslında bu sorunun cevabı kimseye vermesem bile. Eve girdiğimde sadece soğuk duvarlara bakıp düşünmek istemiyordum, yemesem bile evin içinde sıcak yemek olduğunu bilmek içimde bir yerlerde sürgün edilmiş duygularımı canlandırmaya yetiyordu.Ayrıca Ahu güzel bir kadındı, uzun sarı saçları ışıkla birleşince güneş gibi parlar mavi gözleri ise çoğu erkeğe en güzel deniz manzarasından çok daha ilgi çekici bir manzara verirdi. Dudakları dolgun kaşları çatık elmacık kemikleri belirgin ve küçük bir burna sahipti Ahu, kalemle çizilmiş diyebileceğim kadar güzeldi. Dışarı çıktığı zaman arkasından bakan konuşmak için çabalayan hatta konuşmaya çalışan bir çok erkek olurdu. Ahunun belkide en çok bu yanını seviyordum fakat Ahu bir çok şeyi yapabilecek birisi olsada asla hayatında birisi varken başka biriyle konuşacak bir kadın değildi. En azından gözlemlediğim kadarıyla bunu öğrenmiştim.
Odama geçip üzerimi değiştirdikten sonra artık vücudum sıcağa tamamen alışmıştı, bir sigara ateşledikten sonra oturma odasının yolunu tuttum. Kafamın içinde dolaşan tüm düşüncelerden sonra eve gelip bir sigara içmek kadar rahatlatıcı çok az şey vardı benim için bugünlerde. Gerçekten huzurlu hissettiğim nadir anlardan biriydi. Ahu elinde sarı zarfla oturma odasından içeri girdi kapıdan içeri girdikten sonra bir kaç adım atıp önüme geldi ve durdu. Zarfı yavaşça bana doğru sallayarak konuşmaya başladı.
"-Artık aşk mektupları almaya mı başladın Aybars?"
Ahunun söylediği şeyden sonra yüzümdeki küçük gülümseme tüm yüzüme yayıldı çok geçmeden ufak bir kahkahaya döndü, belkide bunu başarabildiği içindi ona izin vermemin sebebi, hala tam olarak karar verememiştim.
"-Basit bir faturalandırma Ahu, gidip masamın üzerine bırakır mısın?"
Benim gülmemden sonra kendi yüzüne bir gülümseme ekledi Ahu, beyaz dişlerini sunmaktan hiç bir zaman çekinmezdi. Gülümsemenin ona her zaman yakıştığını düşünürdüm bende, gerçi tüm kadınların hakkıydı gülümsemek ve en çok onlara yakışırdı gülümsemek. Bu karanlık dünyaya bir ışık getirmek için atılmış en büyük adımdı bir kadının gülümsemesini sağlamak. Ahu arkasına dönerken hala gülümsediğini biliyordum.
"-Teşekkür ederim."
Odama girerken sesini yükselterek konuştu Ahu.
"-Rica ederim!"
Koltuğun yanına kıvrılmış yatan Mişa çoktan uyumuş ve derin rüyalara dalmış gibiydi. Benim gelmemi bekler ardından yanımda uykuya dalardı.
Ahu yanıma gelip oturdu belime sarılmış kafasını omzuma yerleştirmişti, benim aksime ayaklarını önümüzdeki sehpaya uzatmak yerine koltuğa koymuş ve kendine doğru çekmişti. Bir şey söylemeden durdu öyle nefes alış verişini duyabiliyorum. Tenimde kesinlikle sıkkın bir ruh hali vardı. Kafamı kafasına koyup sessiz şekilde oynayan televizyona baktım, bir süre ardından kanallar arasında gezinip ne anlattıklarını kendilerininde bilmediği bir ekonomi kanalında durup değerlere göz atmaya başladım.Ekonomistlerin yorumları umrumda olmasa bile tüm değerleri gösteren bu kanalı seviyordum. Ahu kafasını hafifçe hareket ettirip boynuma bir öpücük kondurdu. Öyle beklerken sessiz bir şekilde konuştu.
"-Şu sıkıcı adamlar yerine benimle ilgilenmeye ne dersin Aybars. Seni özledim."
Kafamı hafifçe Ahu'ya doğru çevirip saçlarına bir öpücük kondurdum.
"-Gerçekten çok yorgunum."
Bu sözlerimden tamda beklediğim şeyler olmuş Ahu hiçte yavaş olmayan bir şekilde ayağa kalkmış ve bir şey söylemeden kendi odasının yolunu tutmuştu. Kafamı iki yana sallayarak televizyonu kapattım.
"-Bu kadın beni Herkül zannediyor sanırım."
Diyerek mırıldandım bıyık altından, bu söylemimi Ahunun duymasını kesinlikle istemezdim. Odama gidip üzerimdeki tişörtü sandalyemin üzerine koydum. Müşterimin mektubu açılmamış şekilde masamın üzerinde duruyordu önemsemeyip yatağıma uzandım. Gerçekten yorgundum ve mektup okumaya ayıracak vaktim yoktu, yarın tekrardan çalışmam gerekiyordu. Bir kaç belli belirsiz düşüncenin ardından Mişa yavaşça odama girip baş ucuma uzandı, ağzını sonuna kadar açıp esnedikten sonra kafasını tekrardan yere koyup uykusuna kaldığı yerden devam etti. Benim uykuya dalmam hiç bir zaman bu kadar hızlı olmazdı genellikle tüm günün yorgunluğu üzerimde olsa bile tüm düşüncelerimle boğuşur ardından uykuya dalardım. Bu gecede farklı değildi, uyuyana kadar üstün bir çaba göstermem gerekmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ TİCARET
AksiKendimi koltuğuma bırakıp bir sigara yaktım, oda tamamen birbirine girmiş her yer kırılmış, fırlatılmış ve parçalarına ayrılmıştı. Kafamın içini temsil ediyormuş gibi hissettim bir anlığına, her şey birbirine girmiş eski günlerin adını anmak bile zo...