"Tanrım kötü kullarını
Sen affetsen, ben affetmem
Bütün zalim olanları
Sen affetsen, ben affetmem
Bütün zalim olanları
Sen affetsen, ben affetmem
Sen tanrısın, affedersin
Bağışlarsın, kulum dersin
Sen tanrısın, affedersin
Bağışlarsın, kulum dersin
Neler çektim, sen bilirsin
Sen affetsen, ben affetmem
Sen affetsen, ben affetmem.."kötüydü sesim yinede söyledim. Çocukluğunda hergün çığlık atmaktan sesi kısılan bir çocuğun sesi nasıl güzel olabilirdi. Çocukluğunu yaşayamamış bir kız nasıl sevmek nedir bilebilirdi ki, bilemezdi.
Ben İzem, sevgiye denk gelememiş, şevkat merhamet ne bilmeyen insanların gözündeki o iğrenç, bencil ve korkunç olan o kızım. Sırtımda koca bir yük vardı oysa, ben bunu nasıl diğerlerine yükleyebilirdim ki. Boşversene izem sen hep bencil olarak kalacaksın, sen o istenmeyen kız çocuğusun,sen ailesinden sevgi alamamış o kız çocuğusun , korkma bunada dayanırsın sen. Bunlara da dayanırsın sen....
"Kan, kan, kan, kan"
" vur, vur, vur, vur, vur"
"Ak-rep, ak-rep, ak-rep" nidaları atılıyordu hemen üç metre ötemden itibaren ve ben önümdeki topu topu benden 12-13 yaş büyük olan adama deli gibi yumruk atıyordum ellerim sızlıyordu. Son attığım kroşe ile adam sola devrildi. Herkes hep bir ağızdan saymaya başladı "1-2-3-4-5" ve artık kulaklarımın alıştığı o ses" VEE KAZANAN AKREPPP" herkes bağırarak alkışlamaya ve adımı söyleyerek bağırmaya başlamıştı. Kalabalıkta gözlerimi gezdirirken bi anda boşluğa düştüğüm hissettim tam karşımda kalan bir çift bal gibi karanlıkta parlayan göz beni tedirgin etmişti, daha fazla oraya bakamadım dikkat çekmemesi için sonra da kafesten çıkıp parayı aldım ve soyunma odasına girdim. Hiç konuşmazdım maçlarda sadece nefes alışımı duyardı yakınımdakiler o kadar.
Ben yeraltı mafyalarının üzerime servetler yatırıp para kazandığı o dövüşçüydüm. Yeri gelir kanlar içinde dönerdim depoya ama yinede maçı almadan çıkmazdım o kafesten, yenildiğim tek bir maç yoktu. Ben akreptim, karşımdaki adamı önce öldürme ve yaşatma arasındaki o ince çizgiye kadar getirir sonra bir anda ona hayatını verirdim. Ben izem ve hayatım yalandı, ben izem ve hayatım pislikten ibaretti.
Üstümü değiştirip parayı cebime attım ve o iğrenç yerden çıktım....
Deponun girişine gelmiştim sürgülü kapıyı açınca pars hemen yanıma koştu.
"Pars, oğlum acıktın mı?"
"Havv haavvvv "buzdolabında hatırladığım kadarıyla iki büyük parça pirzola olması lazımdı. Hemen ilerideki buzdolabının kapağını açıp pirzolalardan birini çıkardım. Öne doğru uzattım "pars" hemen kulaklarını dikti "otur"olduğu yere çöktü. "Al bakalim akıllı şey"
Pars, depoyu tuttuğumda kapımın önünden ayrılmayan rottweiler cinsi bir köpekti. Çok akıllıydı bir o kadar da sadık. Kendi kaplarının içine pirzolayı bıraktıktan sonra suyunu da yeniledim ve üst kattaki odaya çıkmadan önce plaktan bir şarkı açtım. Odaya çıkınca hızlı bir duş aldım, üstüme bir şort ve sweat giydikten sonra pansuman için ilk yardım çantasını yanıma alıp aşağıya indim. Pars koltukta oturuyordu. Bende deri koltuğa oturup patlayan kaşıma ve yarılan dudağıma pansuman yapmaya başladım. Hiç bir acı hissetmiyordum ama kafama aldığım darbeden dolayı başım ağrıyordu bir tane de ağrı kesici yuttum. Sonra parsın yanına uzandım ve kendimi her zamanki gibi diken üstünde uykuyla başbaşa bıraktım....
Alarmın sesiyle uyandım saat 04.00'dı. Pars hala uyuyordu bende yavaşça yanından kalkıp odama geçtim. Üstüme rahat bir şort ve tişört giyip aşağı indim. Hoparlörden luminary şarkısını açtım ve kendimi violinin o eşsiz sesine bıraktım. Kum torbasının yanına geldim ve eldivenlerimi giyip yumruk atmaya başladım.
...
Kaç saat geçmişti bilmiyordum. Pars uyanalı bir saate yakın olmuştu. Bende sıkıldığımı hissedince eldivenleri kenara fırlattım, gözüm duvardaki saate kayınca 7.21 olduğunu gördüm. Odama geçip hızlı bir duş aldım. Üstüme siyah dar bir pantolon ve crop giyip mutfağa indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akrep
Teen Fiction17 yaşındaki kafes dövüşçüsü İzem'in hikayesi.. "Kan, kan,kan, kan, kan"herkes çığlık çığlığa bağırıyordu. Gözümü kan bürümüştü, kulaklarım dışarıya sağırdı, sadece önümde ölü gibi yatan adama öldüresiye vuruyordum. Derken o ses duyuldu "VEE KAZ...