İlk Gece

4.2K 182 19
                                    

Gonca Yıldıran

Arabanın durmasıyla bakışlarımı geldiğimiz yere çevirdim. İki katlı, beyaz ve siyah renklerle boyanmış bir evdi. Gözümde ise hapishaneden farksızdı. Korumalardan biri kapımı açınca saygısızlık oluşunu umursamadan inip eve doğru yürüdüm. Beni kucaklayıp kapıdan geçirmeyeceğini biliyordum. Bu yüzden arkama bakmadan kapıyı açıp eve girdim. Gelinlik fazlasıyla sade olduğu halde üzerimde ağırlık taşıyormuş gibi hissediyordum. Kefen giyiyor olsam daha canlı hissedeceğime emindim.

Dün eşyalarım taşınırken buraya geldiğimden Timuru beklemeden ikinci kata çıktım. Timur Yıldıran. Babamın dünyasında bilinen ismiyle canavar. Arkamdan gelmeyeceğini biliyordum. Henüz bir lekeyle evlenmiş olduğunu hazmedememişti. Büyük ihtimalle birkaç kadeh içtikten sonra ancak kabullenir ve yanıma gelirdi. Gelmemesini tercih ederdim.

Yatak odasına girip de yatağın kırmızı güllerle süslendiğini görünce neredeyse gülecektim. Etrafımızdaki herkes-buna ailelerimiz de dahildi-ikimizin de evlenmek istemediğini biliyorlardı. Güller, mumlar bu geceye yakışmıyordu. Düğüne gelen herkes aynı zamanda cenazeye de geldiklerini biliyorlardı. Timurla olan evliliğimizin sonu ölümümle sonuçlanacaktı. İstemediği, büyük ihtimalle tiksindiği kadınla olan evliliğinden bıktığında beni ya öldürecekti ya da öldürmek işini babama bırakmak için geri yollayacaktı.

Komodinin üzerindeki vazoyu fark ederek oraya yöneldim. Yaprakları koparılmamış birkaç gülü böyle değerlendirmeye karar vermiş olmalılardı. Saplarını sıkıca kavrayarak dikenlerin elime batmasına izin verdim. Ta ki komodinin üzerine kan damlayana dek. Avucumdaki diken yaralarına boş gözlerle baktıktan sonra elimi gelinliğe sildim. Servet ödenen gelinliği kana bulamaktan tahmin edemeyeceğim kadar çok zevk almıştım. Görmek istedikleri buydu, değil mi? Kanımın akmasını istiyorlardı, her iki anlamda. İkisini de elde edemeyecek olmaları ne kadar da kötüydü. Dudaklarıma konan alay dolu gülümsemenin eşliğinde gelinliği çıkarıp banyoya girdim.

🥀

Havluyla saçlarımı kurulayarak banyodan çıktığım sırada Timurun odada olduğunu gördüm. Koltuğun üzerine bıraktığım kanlı gelinliği inceliyordu. Bakışları üzerimde dolaştı. Ailemdeki kadınların tavsiyelerini yok saymış, bavuluma yerleştirdikleri gecelikler yerine eşofman takımımı giymiştim. Gözlerindeki tiksintiyi fark edince duruşumu dikleştirdim.

"Kanlı çarşaf görmeye gelecekler için kanlı gelinlik mi hazırladın?"

"İkimiz de kanlı çarşaf görmeye kimsenin gelmeyeceğini biliyoruz."

Yüzüne yayılan sırıtış onu yumruklama isteğimi körüklüyordu. "Çünkü o düğündeki herkes ortada kanlı çarşaf olmayacağını biliyordu." Elbette biliyorlardı. Bana leke diyen de onlar değil miydi? Eşref Altının kızının on yedi yaşında evden kaçtığı ve üç gün sonra kapıya geri bırakıldığı kulaktan kulağa yayılmıştı. Onların dünyasındaki tüm erkeklerin her pisliğin altında imzaları vardı. Uyuşturucu, kadın ticareti, silah kaçakçılığı... Onlar her türlü iğrençliği yaparken kadınlar evlerinde hapis hayatı yaşıyorlardı. Yanlarında koruma olmadan, aile büyüğünün haberi olmadan evden dışarı adım atamıyorlardı. Özellikle kız çocuklarını resmen eve hapsediyorlardı. Ailemizdeki çoğu kız çocuğunun okula bile gidemediğini biliyordum. On sekiz yaşına kadar onlara hapis hayatı yaşatıyor, on sekiz yaşına geldikleri anda da evlendiriyorlardı. Kızlarını resmen işleri için pazarlık malzemesi olarak kullanıyorlardı.

Babamın nefretinin nedeni de beni hayal ettiği gibi satamamış olmasıydı. Kaçtığım, üç gün sonra kapıya geri bırakıldığım kulaktan kulağa yayılırken artık bakire olmadığım ve Altın ailesinin adına leke sürdüğüm de insanların diline düşmüştü. Leke. Beş yıldır bana söylenen buydu. Bu yüzden on sekiz yaşıma geldiğimde beni istediği gibi pazarlayamamıştı. Kimse Eşref Altının bakire olmayan kızını istememişti. Karşımdaki adam dışında. Timur Yıldıran ve ailesi sadece en güçlü olmayı umursuyorlardı. Böylelikle Eşref Altının leke olarak bahsedilen kızını gelinleri olarak kabul etmişlerdi.

Canavar [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin