Karım

2.7K 147 13
                                    

Timur Yıldıran

Göğsümde toplanan öfke nefesimi kesecek seviyedeydi. Bu eve gelmek evlendiğim günden beri işkenceden farksızdı. Az önce olanlar da bunun ispatıydı. Gonca damarıma öyle bir basıyordu ki, kendimi kontrol atlında tutmakta zorlanıyordum. Salonda volta atarken saçlarımı çekiştirdim. Karımın söyledikleri zihnimde kendini tekrarlayıp duruyordu. Daha on yedi yaşındayken bunun için evden kaçtığımı unuttun mu? Seks olmadan hayat fazla sıkıcı. Şimdi... Konuşmayı bırakıp harekete geçecek misin yoksa bunun için başka birini mi bulayım? İyi olması için elimden geleni yapmıştım. İstemediği bu evlilik ona zarar vermesin diye eve o uyuduktan sonra geliyor, uyanmadan çıkıyordum. Dinlenmek istediğim zaman bile evden uzak duruyordum, beni görüp rahatsız olmasın diye. Ona dokunmuyordum. Karım olarak Goncadan herhangi bir beklentim yoktu. Ben rahat yaşasın diye çabalarken söyledikleri...

Televizyonun altındaki dolaptan viski şişesini ve bardağını alıp koltuğa oturdum. Dışarı çıkamazdım. Bana canavar denmesinin bir nedeni vardı. Öfkemi kontrol altında tutabildiğim noktaya kadar sorun yoktu fakat kontrolü kaybedersem... İşte o zaman gözüm kimseyi görmüyordu. Ki şu anda bunu yapmaya çok yakındım.

Ya ona inansaydım? Gerçekten istediğine inansam ve dokunsaydım? Yine aynı şey olacaktı. Yine karıma tecavüz etmiş olacaktım. Bardağımdaki sıvıdan büyük bir yudum aldım. Bunu yapmaya ne kadar yaklaştığımı düşünmek öfkeden titrememe neden oluyordu. Kısacık an da olsa gerçekten istediğini düşünmüştüm. Söyledikleri damarıma basmıştı ve onu umursamayı bırakmıştım. İstediği söylüyorsa istiyordu. Düğün gecemizi hatırlayana kadar bu düşünce zihnimde belirmişti. Sonra o gece de aynı şeyin yaşandığını hatırlamıştım. Kelimelerle hayır demese de vücudu hayır diye bağırmış, ben bunu çok geç olana fark etmemiştim. Bu yüzden bacaklarının arasına dokunmuş, sorumun cevabını bedeninden almıştım. Kesinlikle istemiyordu. Dili ne söylerse söylesin bedeni seks istemiyordu.

Kalkıp evin kapısını açtım. Korumalar etrafa yayılmış durumdaydılar. Aradığım adam ise kapının önündeydi. Kapının açıldığını duyar duymaz arkasını döndü.

"Cemil, bugün sıra dışı bir şey oldu mu?"

"Yenge tüm gün evdeydi. Öğlen Eşref Altın geldi ama çok durmadı."

"Eşref bey mi?" Kaşlarımı çattım. Burada ne işi vardı? Gelmeden önce bana haber vermesi gerekirdi. Kızı burada yaşıyor olsa bile kafasına göre evime girip çıkamayacağını biliyor olmalıydı. Az önce yatak odasında olanları hatırlarken dişlerimi sıktım. Goncadaki değişikliğin sebebi bu muydu? "O buradayken bir şey oldu mu?"

"Hayır, efendim."

"Emin misin, Cemil? Hiçbir şey olmadığından emin misin?"

Cemil sorum karşısında kaşlarını kaldırdı. Böyle konuşmama şaşırmış olmalıydı. Eşref Altın buradayken ısrarla sormama neden olacak ne yaşanmış olabileceğini düşünüyordu.

"Bir şey olduğunu düşünmeme neden olacak hiçbir şey olmadı. İçeri girdi, on dakika kadar kaldı, sonra da gitti. Eve girerken de, çıkarken de sakindi."

Kapıyı kapatıp yeniden salona geçtim. Cemil olay olmadığını söylese de neden buna inanamıyordum? Çünkü görmüştüm. Goncanın vücudundaki morlukları görmüştüm. Eşref Altın kendisinden zayıf birine vuracak kadar aşağılık biriydi. Viskimi içtim. Odada volta altım. Gelen aramaları, mesajları, mailleri kontrol ettim. Tam olarak yirmi dakika boyunca oyalanmak için her şeyi yaptım. Fakat her şeye rağmen en sonunda kendimi merdivenleri çıkarken buldum. Goncaya sormam gerekiyordu. Yalan söylemeye bayılan karımın doğruları söyleyeceğine inancım olmasa da sormak zorundaydım. Kapıyı tıklatmadan içeri girdim. Role girecek zamanı olsun istemiyordum. Sorumu dile getirmek için aralanan dudaklarım uyuduğunu görmemle kapandı. Duş almış ve uyumuştu.

Canavar [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin