-8-

22 3 0
                                    


keyifli okumalar..

***

Kapının açıldığında hızla dolu gözlerimi silmiş gelene kişiye bakmıştım. Hastaneden geldiğimizden berridir yanımdan ayrılmıyordu. Yemeğimi getiriyor biraz da laf sokup geri gidiyordu. Eskisi gibi değildi ama tiksinç bakışlarıyla karşı karşıya kalmıyordum. Beakhyun gözleri hemen üzerimden çekip elinde tepsi ile bana yönelmişti. Kızarık gözlerimi görmüş kaşları çatılmıştı. "yine ne oldu, ne ağlak çıktın sende yahu" kafamı iki yana sallayıp sorun olmadığını belirttim. Ama aynı zamanda hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. Kendimi sıkmak istemiyor içimi dökmek denir bilmem ne söylenirse onu yapmak istiyordum.

"sevdiğin yiyecekleri bilmediğimden karışık şeyler aldım" elime çatalı tutuşturup koltuğa geçip oturdu. Yemek istemiyordum, boğazımda bir yumru vardı ama nasıl geçireceğimi bilmiyordum. Sanki yemek yesem bile kusacakmışım gibi geliyordu.

Tabaktaki yemeği karıştırırken gözlerim doldu. "ben ne yaptım ki" fısıltım ile beakhyun telefonundan kafasını kaldırıp bana baktı "bir şey mi dedin? Duyamadım " gözlerimi tabağımdan kaldırıp

"neden benden bu kadar nefret ediyorsunuz sizlere ne yaptım ben, herkes benden nefret ediyor" kaşlarını çatarak söylediklerimi anlamaya çalışıyordu

"ne diyorsun anlamıyorum" kafamı iki yana sallayarak gülümsedim

"istemediğiniz hareketleri yapmamaya çalıştım, bana ne denirse onu yaptım. Hayatım boktan olmasına rağmen sustum, herkes benden nefret ederken kuzenim olarak yanımda olmanı isterdim, sıkıntım olduğunda ilk koşacağım insan olmalıydın... İstediğin oldu ne bir arkadaşım kaldı ne de bir dostum. Yalnızım. Yapayalnız artık" susuyordu. Susmasını istemiyordum o da bağırsın sesimi bastırsın veya kavgaya tutuşup beni dövmeliydi... Dövmesiyle belki sarsılıp kendime gelebilirdim. Ağlasam bile bir nedenim olurdu böylece.

Gözlerimdeki yaşlar dökülmeye devam ederken beakhyun'a bakıyordum. "onu çok sevdim, yemin ederim ki hala çok seviyorum. Söylesene ben canının acımasını istemezken o neden kalbimi kırk parçaya bölüyor, içim yanıyor ağlasam geçmeyecek. Ateş var sanki buramda yanıyor, canım yanıyor baek." Elimi kalbime götürüp sertçe vurdum. Beak ortamı yumuşatmak ister gibi, bana ılımlı yaklaşıyordu.

"sana söylemiştim kimse seni istemiyor diye" sözleri beni yumuşatmamış daha da kötü hale getirmişti.

"hemen başkasının kollarına gitmesini kabullenemiyorum, kalbimde bir sancı var, ruhumda acı var ne yapmalıyım. Tanrıdan ölmeyi diledim ama olmadı. Yemin ederim ki ölmek için her şeyi denedim ama olmuyor. Tam bir eziğim. Beakhyun neden benden nefret ediyorsun. Senden bir destek beklerdim, hayatım bir cehennemden farksızken arkamda olmanı isterdim" elindeki telefonu masaya bırakıp ayağa kalktı.

Yanıma yaklaşarak kucağımdaki tepsiyi alıp kenarı koydu. Ayak ucuma oturup bana baktı "çünkü sen bizim ailede bile gözdesin jimin. Nefret etmem için bir neden değil mi sence de. Kalkıyorum senin ismin. Yatıyorum senin ismin. Başarıların hep evde dolaşıyor. Odama gidiyorum annem peşimde jimin ne yapıyor. Akşam oluyor yemekte babam bir kez olsun senin adını ağzından düşürmüyor. Senden hep nefret ettim, nefret edeceğim. Belki de ailem sana acıyordur"

Ben kimseden nefret edemiyordum. Başkasından kötülük görsem de ona karşı nefret besleyemiyordum, kusurum buydu. Bunu bildiği halde konuşmasına devam etti. "babam senden başkasını asla görmedi jimin-ah. Bana ne kadar iyi davransa da onun için sen örnektin hep. Nefret etsem de kuzenimsin, yapacak bir şey yok." ayağa kalkıp bir süre daha bana baktıktan sonra kapıya ilerledi, eli kapı kulpuna gittiğinde son kez arkasını dönüp "yoongiyi kafana takma eminim ki bir açıklaması vardır. Sakın ama sakın karşılaşmayalım onunla emin ol ki yanımdan sağ ayrılamaz. Seni sevmesem de sana herhangi bir hareketinde karşısında beni bulur." İlk defa benimle sakince konuşmuştu, daha da önemlisi rahatlamam için konuşmuştu. Öleceğim galiba.

Delphinium -Yoonmin-Where stories live. Discover now