keyifli okumalar...
***
"bu nasıl olabilir. Biz nasıl fark etmeyiz. Sikeyim!!" elleriyle direksiyona vuruyor, özürlerini sıralıyordu. Durdurma girişiminde bulunmadım, annem komaya girdiğinde bende ilk böyle tepki veriyordum şimdi ise tanrıya dua ediyordum onu yanına almadığı için. Belki de duyguları dışa vurması iyi olabilirdi yoksa benim gibi içine atarsa hiç de istemeyeceği şeylerle karşılaşabilirdi.
"bunca şeyin üstesinden nasıl geldin. Senden duymak bile bana acı verirken, sen bunlara katlandın. Biz iğrenç arkadaşlarız., sana karşı olan davranışlarımıza inanamıyorum ne kadar da aptalız.." ellerimi saçına atıp okşadım. Hep birinin saçımı böyle okşamasını isterdim ancak yanımda kimseyi bulamazdım. O soğuk ve karanlık odada tanrıya yalvarırdım. Sonrasında babam yanıma gelirdi.
"annene çiçek alsam affeder mi hem de en sevdiği papatya" acı bir şekilde gülümseyip kafamı salladım. Sonrası sessiz bir yolculuk geçti. Belli etmese de hala ağlıyordu...
Yolda giderken tae anneme papatya buketi almayı unutmamıştı. Yıllar sonra annemin yanına ilk defa benden başka biri girecekti. Belki farklı birinin sesini duymak ona da iyi gelirdi. Telefonumdan saatime bakacağımda tonlarca arama olduğunu görmüştüm. Yoongiden, jungkooktan, bay ve bayan jeon, bay ve bayan kim herkes aramıştı. Yoongi bile aramıştı...
Evin önüne gelmemizle hafif hava karıyordu. Evin önünde bir kaç araba ve beakhyunu görmüştüm. Çatık kaşlarımla etrafa bakıyordum. Bizimle birlikte birkaç araba daha durdu. Sakin olmaya çalışsam da olamıyordum, kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Bir şey olmuştu ve herkes burada beni bekliyordu. Yoksa kim hayatından çıkardığı arkadaşını, sevgilisini arardı ki. Bayan jeonla ne kadar yakın olsak da annemin bu durumlarından sonra aramıza soğukluk girmişti.
Arabadan indiğimde diğerlerinin yoongi ve çocuklar olduğunu gördüm. Buraya gelmelerindeki nedeni bilmiyordum. Elimdeki papatya paketini sıkıyor titrek nefesimi veriyordum, beakhyuna bakıyor durumun ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Tanrım lütfen düşündüğüm şey olmasın yapamazdım, yaşayamazdım.
Adımlarımı beakhyuna ilerlettim. "sorun ne neden herkes burada" gözleri hafif kızarmıştı sesimle birlikte evden bay ve bayan jeon çıkmıştı. Anlamıştım sikeyim ki sorunu anlamıştım. "bana cevap ver artık!!" kafamı iki yana sallıyor vereceği cevabı da duymak istemiyordum.
"üzgünüm jimin. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum" hayır her şey bu kadar kolay olmazdı. Kabul etmiyorum bu sadece tanrının bir oyunuydu bana. Anneme bir şey olmuştu aklımda hep aynı sözcükler tekrar ediyordu. Anneni koruyamadın, yapman gereken sadece yanında olmaktı, ancak sen onu da beceremedin.
Beakhyun itip içeri doğru girmek istediğimde bay jeon durdu. "oğlum lütfen bekle burada" sinirleniyordum. Neden annemi göstermek istemiyorlardı. Ölmemişti, kimsenin kendini böyle görmesini istemezdi odasında kim varsa hemen çıkmalıydı.
"bana oğlum demeyin lütfen. Ya kapıdan çekilirisiniz ya da zorla geçerim içeri" annemi görmek istiyordum, kalbim sıkışıyordu. Hızla yukarı çıkıp annemin odasına ilerledim. Güzel bir koku hakimdi evde, gül kokusu iyi de evde gül yoktu ki. Ayaklarım titreyerek içeri girdim. Görmek için her şeyi yapacağım yüzü örtülmüştü. Bunu görmem ile elimdeki buket yeri boyladı. Ayaklarım daha da titriyordu adım atsam yığılacağım gibi geliyordu. Diğer tarafında babam ayakta anneme bakıyordu.
Doktorun sesiyle kulaklarım çınlıyordu. "ölüm saati 19:08" ölüm saati 19:08. ölüm saati 19:08. Hayır olamazdı çok sabretmiştik. Ölemezdi, ona ölüm yakışmazdı ki . Yalpalansam da annemin yanına ilerledim. "bay park belgeleri imzalamanız lazım" bu durumda nasıl hala sakin kalabiliyordu. Annemin yanına gittiğimde yüzündeki örtüyü çektim. "yüzünü neden örtüyorsunuz nefes alamaz böylee!!"
YOU ARE READING
Delphinium -Yoonmin-
Fanfiction" benim acılarımı hiç bir zaman fark etmedi. Öptüğünde neden boynumun mosmor olduğunu, resim çizmediğimi, bel ağrısından doğrulamadığımı, sevdiğim halde neden saçımı uzatamadığımı hiç sormadı. Yanına zar zor gittiğimde ilaç kullanmaktan gözlerimin b...