Bir kahve söyleyip her zaman ki yerine oturdu Minho. Hafta sonlarını tüm gün bu kafede geçiriyordu. Hafta içi ise iş çıkışı yine buraya geliyordu.
Yaptığı belirli bir iş yoktu aslında. Adam öldürür, uyuşturucu satar ve öylece takılırdı ortalıkta. Keyfi ne isterse onu yapardı.
Ne ailesi ne de doğru düzgün arkadaşı vardı. Yalnızlığın vücut bulmuş haliydi Lee Minho.
Tüm gün insanları seyreder, onların aşk denen aptallığıyla dalga geçerdi kendince.
O, sevmeyi bilmiyordu çünkü daha önce hiç sevilmemişti.
Aşkı aptallık olarak tanımlar, sevgiye ise inanmazdı.
"Ah, şu insanlar. Ne kadar acınası haldeler, yazık."
Kahvesini masasına koyan garsona dönüp teşekkür ettikten sonra tekrar dışarıya sabitledi gözlerini.
Kahvesinden bir yudum aldı.
Dışarıda olan bir olay ilgisini çekmişti, gözlerini oradan ayırmıyordu. Pür dikkat olanları izliyordu.
Bir kız, muhtemelen sevgilisi olan adamla kavga ediyordu.
Minho'ya ilgi çekici gelen kısım kavgaları değildi, çok gülünç olmalarıydı.
Telefonu çalınca cebinden çıkarıp kulağına dayadı.
"Tamam, geliyorum."
Sadece bunları söyleyip hızlıca ayaklandı. Tam dışarı çıkacakken birinin elindeki kahvesiyle ona çarpmasıyla duraksadı. Beyaz gömleği kahverengiye dönmüştü resmen.
"Ah, üzgünüm Bay'ım. Gerçekten kafam yerinde değildi, kusura bakmayın."
Kaşlarını çatarak gözlerini telaşla kendisine bakan çocuğa yöneltti.
"Kafan yerinde değil diye insanların üzerine kahve dökme hakkını kim veriyor sana?"
"Haklısınız ama-"
"Aması falan yok, ne yapacağım şimdi? Acil bir işim vardı, bu halde mi gideyim?"
"Kusura bakmayın,"
"Bakarım."
Onun bu denli sert olması çocuğu daha çok telaşa sokuyordu.
"Evim hemen şurada, beş dakikalık mesafe. İsterseniz size yeni bir gömlek vereyim, bunu da yıkamaya gönderirim. Daha sonra size ulaştırırım."
"Ah, gerçekten! Şu insanlar beni deli ediyor."
Minho sesini yükseltmesiyle, çocuk geriledi.
"Nerede evin?"
"Beni takip edin,"
dedi çekingen bir tavırla.
Bir sokak ötedeki eve geldiklerinde içeri girdiler.
"Siz salona geçin, hemen getiriyorum ben gömleği."
Onun dediği gibi Minho salona geçti ve gömleğini çıkardı.
Elinde gömlekle gelen çocuk, Minho'nun üst vücudunun çıplak olduğunu görünce kafasını diğer tarafa çevirdi.
Gömleği uzattı yüzüne bakmadan.
"En büyük beden olarak bu var, umarım olur."
diyerek verdikten sonra tam olarak arkasını döndü.
Minho sadece gergindi şu an. Gömleği üzerine giymeye çalıştı fakat dar geliyordu.
"Sikeyim,"
Çocuk ona dönüp açıkta kalan omuzlarına baktı.