Yaklaşık iki ay geçmiş, ikili iyice birbirine alışmıştı.
Jisung bardağa su doldurup içeri gitmek için arkasını döndüğü anda çarptığı bedenle geriye doğru sendeleyip elindeki bardağı düşürdü.
"Siktir,"
Kaşlarını çatarak tam önünde duran adama baktı.
"Çok ayıp, hiç yakışmadı sana Han."
"Niye sessizce geliyorsun ya? Senin yüzünden bardak kırıldı,"
Yere eğilip camları toplamaya başladı.
"Dokunma,"
diyen Minho'yu umursamayıp devam etti. Dengesini kaybedip elini yere koyduğunda camlar elini kesmişti.
"Dokunma demedim mi ben sana?"
Onun yanına eğilip kanayan elini tuttu Minho.
"Bir kere de dinle beni amına koyayım,"
"Acıyor,"
"Beni dinleseydin acımazdı,"
"Sessizce gelip arkamda dikilmeseydin acımazdı asıl,"
Minho elini tuttuğu çocuğu da kendisiyle ayağa kaldırdı.
"Otur şuraya,"
Jisung onun son derece ciddi olan bu tavrından korkmadığını söylese yalan olurdu. O yüzden dediğini yapıp gösterdiği yere oturdu.
Bir süre sonra Minho elinde ilk yardım çantasıyla geldi. Jisung'un yanına oturup çantayı açtı.
"Ver elini,"
Bu kez ikiletmeden dediklerini yapıyordu Jisung.
"Yakacak bu biraz, diğer elinle kolumdan tut. Canın yandığı zaman onu sık,"
"Ama senin canın yanar o zaman,"
"Dediğimi yap,"
Diğer eliyle Minho'nun gömleğinden hafifçe tuttu Jisung.
Minho tentürdiyot sürdüğü pamuğu kesilen yere sürmeye başladı. O anın verdiği yanmayla tuttuğu gömleği sıktı diğeri.
"Az kaldı,"
dedikten sonra sargı bezini alıp yaralı kısma sardı nazikçe Minho.
Jisung derin bir nefes verdi.
"Birazdan geçer yanması. Ayrıca bundan sonra benim sözümü dinlersin umarım,"
"Bundan sonra durduk yere sessizce gelip arkamda dikilmezsin umarım."
Minho çantayı toparlayıp kapattı.
"Bir yere gideceğim,"
Ayağa kalkacakken Jisung onu kolundan tuttu ve meraklı gözlerle baktı ona.
"Yalnız mı kalacağım ben?"
"Hayır, kardeşim Felix gelecek."
"Seninle gelsem olmaz mıydı, madem gideceksin evime götür beni."
"Her dediğime karşı çıkmak zorunda mısın?"
"Dediğin her şey benim düşünceme bu kadar ters olmak zorunda mı?"
"Han, rica ediyorum beni sinirlendirme."
"Of, tamam bir şey demedik."
Tuttuğu kolu bırakıp geriye yaslandı.
O sırada kapı çaldı, Minho kapıya doğru giderken Jisung da arkasından geliyordu.
"Hyung, naber!"