Kahve içmek için geldikleri kafede Jisung siparişi vermek için garsonu çağırdı.
Garson gülümseyerek onun yanına geldi.
"Her zamankinden mi vereyim?"
diye sorduğunda Minho adama keskin bakışlarını yöneltti.
Jisung cevap verecekken sözünün kesilmesiyle Minho'ya baktı.
"Hayır, her zamankinden verme."
Garson ona döndü.
"Size söylemedim, Jisung'a söyledim."
"Tamam, ben de cevap verdim."
"Minho,"
Jisung onun koluna dokunarak kendisine bakmasını sağladı.
"Efendim,"
Sinirlendiği her halinden belliydi.
"Arkadaşım o benim,"
"Olabilir, madem burada çalışıyor; müşteriyle gayriresmi konuşmayacak."
"Abartma,"
"Abartmıyorum, kalk gidiyoruz."
Minho ayağa kalktı.
"Abartma, dedim."
"Ben de gidiyoruz, dedim Han."
Jisung bir iç çekip ayağa kalktı ve garsondan özür diledikten sonra dışarı çıktılar.
"Neden böyle davrandın?"
diye sordu öfkeyle soluyan adama.
"Herifi gözüm tutmadı,"
"Saçmalama istersen, arkadaşım o benim. Buraya taşındım tanışalı tanıyorum,"
Bu sırada eve varmışlardı. Minho içeri girince kapıyı sertçe kapattı ve Jisung'a döndü.
"Bir daha görüşme o herifle,"
"Abartıyorsun hâlâ,"
"Görüşme dediysem görüşmeyeceksin."
"Emir mi veriyorsun bana?"
"Adamın sana bakışlarını görmedin mi amına koyayım?"
Minho sesini yükseltince Jisung geriledi.
"Benim olana benden başkası bakamaz."
"Bu sevgi değil,"
"Ne sikim olduğu umrumda değil,"
Jisung kapıyı açtı ve dolu gözlerini Minho'nun gözlerine yöneltti.
"Git,"
Minho cevap vermedi, olduğu yerde dikilmeye devam etti.
"Git dedim Minho, sakinleşene kadar yanıma gelme. Çünkü böyle korkunç oluyorsun,"
Korkunç oluyorsun.
Minho bu söz üzerine çıktı ve arabaya binip gitti.
Jisung ise o gidince kapıyı kapatıp oraya çöktü ve sırtını kapıya yasladı.
---
Sabah olduğunda Jisung'u uyandıran şey kapının çalmasıydı. Uykulu haliyle kalktı ve kapıyı açtı.
Gelen Hyunjin ve Jeongin'di.
"Uyuyor muydun?"
"Bu saatte ne işiniz var?"
İçeri girerken yanıtladı Hyunjin onu.
"Hatırlamıyorum deme bana,"
Jisung önce düşünür gibi yaptı daha sonra Hyunjin'e döndü.