Jisung'un isteği üzerine onun evine gelmişlerdi. Eve girer girmez kendini yatağına attı.
"Canım evim, çok özlemişim."
diyerek gülümsedi.
"Abartma Han,"
Sırtını dolaba yaslayarak konuştu Minho.
"Kaç ay ayrı kaldık, biliyor musun sen?"
Jisung yattığı yerden doğruldu.
"Biliyorum, benim yanındaydın."
"Aç mısın?"
"Hayır,"
Cebinden çıkardığı sigara paketinden bir tane sigara aldı dolaba yaslı olan adam.
"Dalga geçiyorsun,"
diyerek onun yanına geldi diğeri. Minho'nun elindeki çakmağı alıp cebine koydu Jisung.
"Söz vermiştin,"
"Bırakacağıma söz vermedim, bırakmayı deneyeceğime söz verdim Han. Ver çakmağı,"
"Vermiyorum,"
"Veriyorsun,"
"Vermiyorum,"
"Sinirlenirsem kalbini kırarım, ver o çakmağı dedim."
Yaslandığı yerden doğrulup bir adım bile geri gitmeyen çocuğun üzerine yürümeye devam etti.
"Şu siktiğimin sigarasını içince kırılmıyorum mu sanki?"
"Güzelim, verir misin şu-"
Parmaklarının ucuna çıkarak onun dudaklarına kapandı Jisung.
Minho'yu susturmanın başka yolu yoktu ve Jisung bunu çok iyi biliyordu.
Biraz sonra geri çekildi Jisung.
"Yemek yapayım mı sana? Hiçbir şey yemiyorsun, sadece sigara ve alkol. Sağlığın için endişeleniyorum,"
Minho'nun zorunda olmadıkça yemek yemediğini biliyordu ve onun için endişeleniyordu.
"İlkimsin,"
Söylediği tek kelimeye karşı anlamaz gözlerle baktı ona küçük olan.
"İtaat ettiğim ilk kişisin Jisung."
Gerçekten de öyleydi. Lee Minho kimseye boyun eğmez, daima kendi isteğini yapardı ya da yaptırırdı.
"Yemek yiyecek misin o zaman?"
Utandığı için kızaran yüzünü başka tarafa çevirdi Jisung.
"Sen yaparsan,"
"Ben yapacağım,"
dedikten sonra mutfağa geçti Jisung, Minho da onun arkasından geldi. Her zaman yaptığı gibi, Jisung'u izleyecekti.
---
"Beğendin mi?"
Heyecanla sordu Jisung ona. Minho ağzındaki lokmayı bitirdikten sonra, gözlerini kendisinin cevabını bekleyen çocuğa yöneltti.
"Beğendim,"
Onun cevabına karşın Jisung gülümsedi ve kendi yemeğine döndü.
"Ellerine sağlık,"
"Afiyet olsun sevgilim."
Bir süre ikisi de sessizce yemeğini yedi.
"Sarhoşken ne yaptığını hatırlıyor musun?"