11. Don't think I'll get married, Mr. Lee!

70 9 13
                                    

Sabah kuşların cıvıltıları ve odaya düşen güneş ışığı kanıma dokunuyordu sanki. İlk defa bu kadar rahatsız ve yorgun olmadığımı hiss ede bildim. Yavaş yavaş gözlerimi hareket ettim gözlerimi açtığımda yabancı bir odada olduğumu gördüm her yer özenle dekolte ile işlenmiş göz kamaştırıyordu fakat çok karanlıktı. Kahve ve siyah rengin hakim olduğu bir oda karanlık olsada zevkli birinin yaptırdığı belliydi.

Yabancı odada olduğumu yenice fark etmiş olacağım ki teleslandim. Fakat burnuma muazzam havkulade kokuların birleşmesinin etkisinde kalmıştım. Benim kokum ve odun ve toprak kokusu, yabancı kokunun kimden geldiğini görmek için kafamı kaldırdığımda, güçlü kollar arasında yok olduğumu öğrendigimde kıpkırmızı kesilmiştim sahibine baktığımda Yunan tanrısı gibi güzelliğini bana sunan Kral Lee vardı.

Bir süre güzelliğinde kaybolduğum Kraldan bakışlarımı çektiğimde şuan nasıl bir durumda olduğumuza göz attım. Hayır, Hayır! Yaşanmadı dimi aramızda bir şey ama ikimizde çıplaktık...

Birlikte olmuştuk.

Omegam Alfası ile birlikte olduğu için adeta mutluluktan havalara uçuyordu. Lakin bu durum benim için aynı değildi, Evet ne kadar Kral'ı sevsemde o'nun beni sevdiğini düşünmüyordum. Bir yanım ne kadar mutlu olsa, Bir yanım ise kederliydi...

Yanımdaki bedenin harektlendiğini gördüğümde hemen gözlerimi kapadım birazcık oyun oynasam bir şey olmazdı.
Yanımdaki beden gözlerini açıp pür dikkati yüzümde geziniyordu. Omegam ne kadar delirsede gözlerimi açamazdım. Karşımdaki beden yüzüme yaklastiginda gözlerimi açıp bağırdım biraz geri giderek. "Aaa Ayıp degilmi Kral Lee Bir omega Prenses'e ay yani Prense yaklaşmak?! Tecavüze giriyor yalniz bu?! Hiic yakistiramdım." Kafamı sallayarak kendimi onaylıyordum.

"Biz eşiz omega'm ne tecavüzü? Biz hatta birl-" Omegam Alfanin Alfa sesiyle dediği hitapla adeta büyülendi. Dediği cümleni tamamlamasına izin vermeyerek ağzını elimle kapadım. "Off tamam anladım cümleni tamamlanana gerek yok, Sanada şaka yaramıyor Lee, Hem benim iznim olmadan bana yanaşmak falan noluyoruz Minho?"  Söylediğim hitapla gulumsemdeden edemedi. Yaklaşarak dibime girdi. O geldikce ben geri gidiyordum. "Bana şaka yaramıyor maalesef Omega'm, Bunu senmi diyorsun yani Preneses? Dün gece adeta deliriyordun yalvardin Bana Hwang, Seni becermem ve mühürlemem için adeta yalvardın? Yani sana yanasmakta benmi hata yapıyorum Lee Jisung." Gözlerimi sonuna kadar açtım konuşmasına izin vermeyerek hemen lafa atladım! "Belli şaka yaramadigida neyse, Dün gece dün'de kaldı Lee. Hata yapıyorsun Minho hemde çok, sevmediğin biriyle sırf ruh eşi olduğu için birlikte olmak saçma, evleneceğimi falan sanma ancak ruyalarinı süsleyecek seninle Evlenmem?!" Dikkatli gözlerle sanki her yüz hattımı (mimiklerimi/jestlerimi) ezberlemek istiyormuş gibiydi.

"Jisung" ilk defa ismimi güzel bulmuştum. "Efendim?" Diyerek kafamı Kral tarafına doğru getirttim. Yüzünü asarak dedi "Her kes bizim ruh eşi oldugumuzu biliyor, Uzatmadan lafa gireyim, Seo'nun son dediğini hatırla Jisung, Reddetmeden önce her şeyi iyi düşün sırf bana acı cektireceksin diye Krallığını Krallığımizi sarsamazsin Jisung sana yalvarıyorum. İlk defa birisine yalvariyorum, iyice düşün tam kararını verdiğinde Savaştan sonra cevabini alicam evet mi hayır mı?. Biraz fikirlere dalsamda kafamı kurcalayan sorular vardı tabiiki, kafamı sallamaya yeltendim ardından ağzımı harketlendirdim. "Kabul Lee"

Kafasını salladı. "Peki o zaman" diyerek ayağa kalktı tüm çıplak bedenini bana sunarak. Gözümün içinin parıldadigina eminim. Yutkundum. Bakışlarımı görmesede kıkırdadi. Ayağı kalkmak için hamle yaptığımda kalçalarıma vuran sızı ile acıyla inleyerek yatağa düştüm. Minho hemen bana dönerek yanıma yaklaşıp dedi; "İyimisin? Yardım etmeme izin ver en azından krem vurmama" izin almak istercesine bana baktiginda hayır anlamında başımı salladım.

Enemy Kingdom || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin